43. DENSİZ KARDEŞLER

3.4K 258 291
                                    

Arkadaşına kocamı nasıl elimden alacağını anlatan kadınla nihayet yüz yüze gelmiştik. Bu kadar şaşırdığına göre galiba onun tahmin ettiği Kezban tanımına pek uymuyordum. Belki saçlarını elime dolayamayacaktım ama sözlerimle de adam dövebilirdim. Zavallıcık onunla işim bittiğinde kendisine neyin çarptığını bile anlamayacaktı. Gözlerimi düşmanımın gözlerine dikerek iyice yanlarına yaklaştım. Kocamın bana uzattığı eline elimi bırakıp kadınla 'Aslında seni zerre kadar takmıyorum' tavrıyla tanıştım. Cem'e iyice sokulurken kadına duyduğum tiksintiyi gizlemek için çabalamam gerekti.

Cem bizi tanıştırınca bu geceki düşmanımın adının Ela Sancak olduğunu öğrendim. Beraber ihaleyi kazandıkları Sancak holdingin ortağı iki kardeşten birisiydi. Londra'da okuduğu üniversiteyi bitirince, orada kalmak yerine ülkesine temelli olarak dönme kararı almıştı. Babası bu sene emekli olup işlerin başına abisiyle onu getirmişti. Masamızı bulmak için ilerlerken öfkeden gözüm dönmüş kendi kendime içimden kadına sövmüştüm. Eh, sonuç olarak gömdüğüm savaş baltalarını çıkarmak hatta bileyip hazır etmek bana farz olmuştu. Sırf başıma geliyor diye değil hiç hazzetmezdim evli, nişanlı ve sevgilisi olan adamlara asılıp onları sevdiklerinden ayırmak için çabalayanlardan. Bu da fahişeliğin ayrı bir boyutuydu bana göre. Eh bu kadına mekânın yani Cem'in sahibinin kim olduğunu göstermek şarttı. "Hadi bakalım kevaşe seninle biraz oyun oynayalım." diye düşünüp ilk atağımı yaptım. Kocişimin gözlerine bakıp "Galiba bensiz bir dakika bile yapamıyorsun sevgilim." diyerek tatlı tatlı gülümsedim.

Cem "Aynen sevgilim." diye karşılık verdi. Bir yandan da "Hayırdır hacı, ne işler karıştırıyorsun?" der gibi bakıyordu. Gerçi kibar ve centilmen kocişim eminim o bakışlarla "Hayırdır bebeğim bir sorun mu var?" demek istemişti. Çünkü o benim aksime kibar bir adamdı beni kıskandığı zamanlar hariç. İşte o zamanlar gözü dönüyor içinden tam bir mağara adamı çıkıyordu. Benim de onu kıskandığım zamanlar içimden saç yolmaya hazır gerçek bir cadı çıktığı gibi. Tabii bu bakışın anlamını sadece ben çözmüştüm, çünkü onu en iyi ben tanıyordum. Ne yapıyor olabilirim kocişim, seni kurda, kuşa, evli adamlara sarkan yellozlara yem etmemeye çalışıyorum. Daha ne yapayım!

"Özür dilerim aşkım, Lavaboda fazla oyalandım." dedikten sonra kadına baktım.
"İçeride kimsenin olup olmadığına bakmadan neler konuştuklarını duysan şaşarsın. Hatta kadının biri evli bir adamı köylü karısının elinden nasıl alacağını arkadaşına ballandıra ballandıra anlatıyordu. Ne kadar iğrenç değil mi, yaptığı bir nevi fahişelik bana göre. Siz ne dersiniz Ela hanım?" dediğimde kadının yüzü görülmeye değerdi. Gözleri, yanakları gibi alev almıştı. Ağzında bir "Evet." geveleyip sorumu geçiştirdi. Kendini savunamıyordu çünkü bahsettiğim kadın olduğunu kocama açıklayamazdı. Yaptığı şeyin savunulacak, ele alınacak hiçbir yeri yoktu. Üstelik rezil olduğuyla kalırdı. Evet sayın seyirciler! Kezban attığı golle fileleri havalandırıp bir sıfır öne geçiyor! Üstelik maç daha yeni başladı ha ha hay! İşte böyle kevaşe! Seni böyle itin popişine -pardon ağzımdan kaçtı 🙈- yerin dibine sokarım.

Bakışlarımı Cem'e çevirdiğimde zeki kocamın olayı çabucak kavradığını gördüm.
"Haklısın karıcığım, erkekler çok dikkat edip bu tür tuzaklara düşmemeliler. Neyse ki ben sana çok aşığım, senden başka kimseyi gözüm görmüyor. Hem evlilik kurumunda sadakat en az sevgi kadar önemlidir." dedi. Neyse ki kadının biraz aklı vardı da tanıdıklarını bahane ederek yanımızdan ayrıldı. Cem beni nispeten daha sakin yere çekince o sormadan cevap verdim "Ela denen yellozu, seni elimden nasıl alacağını arkadaşına anlatırken duydum. Asistanın Duygu hanım ağzı sıkılığıyla benden geçer not aldı ama babanın asistanı sınıfta kaldı. Kadın köyden biriyle zorla evlendirildiğini anlatıyormuş sağda solda. Bir de benden Kezban diyerek bahsediyordu yahu, çıldırdım anlayacağın."

GÜL BAKIŞLIM (MTS-3) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin