Konuşmamız bitince eşya seçme işine geri döndük seçimlerimizi yaparken sık sık gözlerimiz kesişiyordu. Hafifçe eğildiğimde göğüs dekoltemle göz ziyafetine sebep olduğumu Cem'in bakışlarını yakalayınca fark ettim. Utanmıştım her ne kadar cadı olsam da bu konularda çok tecrübesizdim. Tam işimiz bitmişti ki Bahar'ın aramasıyla elime telefonu aldım. Az önceki konuşmamızda teklifimi söylediğimde şaşırsa da sessiz kalmayı tercih etmişti. Bahar Cem'in mantık insanı olduğundan bahsetmişti bir yıl sonra bitecek bir evlilik için sanırım olayı dallandırıp budaklandırmaya gerek olmadığını düşünmüştü. Sessiz kalmasını kabul etmesinin göstergesi olarak düşündüm. Zavallı bebeğim gerçekten bir yıl sonra benden kurtulabileceğini mi düşünüyordu? O günlerde deli gibi peşimden koşacağından haberi yoktu. Vah vah yazık sana...
Telefonu "Efendim Bahar." diyerek açtığımda "Aşağı gelin seni tanıştıracağım iki kişi var görüşürüz." dedikten sonra konuşmayı sonlandırdı. Ben ayaklanınca bu sefer mini kot şortumun açıkta bıraktığı bacaklarımı dikizlerken yakaladım Cem'i. Sanırım aldığı malın defolu olup olmadığına bakıyordu. Evelallah güveniyordum kendime, zaman zaman bu zedelense de genel olarak kendimi beğeniyordum.
Kapıya doğru ilerlerken "Bahar bizi aşağıda bekliyor beni tanıştırmak istediği iki kişi varmış." dediğimde o da arkamdan yetişti. Asansöre bindiğimizde "Bu koku ne?" diye sorunca hazırlıksız yakalandım. Tedirgin bir şekilde "Ne oldu kötü bir koku mu?" derken utanmıştım acaba terlemiş miydim? Hiç farkında değildim o yüzden huzursuz oldum. Başını olumsuz olarak salladı "Hem gül gibi hem değil bir türlü çözemedim. Eşya seçerken yanıma oturduğunda fark ettim." dediğinde sırıttım. Cem beyimiz beni koklamıştı demek ki.
Bu yeni bilgi ile ne yapacağımı bilemesem de bozuntuya vermedim. Saf saf "Bu Urfa Halfeti'de yetişen kara güllerle yapılan özel bir losyon. Sadece orada yaşayan birkaç kadın yapıyor bunu, annem özel olarak oradan getirtiyor." diye anlatıyordum ki, paneldeki tuşlardan birine basarak asansörü durdurdu. Ne olduğunu anlamak için başımı kaldırıp şaşkınlıkla hareketlerini izlemeye başladım. O üzerime doğru yürürken bende korkuyla geri geri gidiyordum ama sırtım asansörün aynasıyla bütünleşince durmak zorunda kaldım. Zaten küçücük bir alandı bulunduğumuz yer, heybetiyle dolduruyordu asansörün içini.
Sanki içerideki tüm hava çekildi resmen burada onunla kapana kısılmıştım bakışları utanmama sebep olunca başımı eğmek zorunda kaldım. Her ne kadar deli dolu olsamda çok tecrübesizdim karşımdaki Cem olunca zaten haddinden fazla heyecanlanıyor elimi kolumu nereye koyacağımı şaşırıyordum. Saçlarımı at kuyruğu yapar gibi toplayıp eline dolaması ve boynumu açığa çıkarmak için yana doğru canımı yakmadan çekmesi üzerine donup kalmıştım. Ona itaat etti başım, açığa çıkan boynuma burnunu gömüp koklaması üzerine tüm duyularım harekete geçti.
Bir anda dudaklarını hissettim burnunu gömdüğü yerde. Nefes alışverişim hızlandı dudaklarının teması kesilince kendimi yoksunluk çekerken bulmam iyice afallattı beni. Saçlarımı bırakırken "Mmm. Çok güzel bir koku bayıldım." diye mırıldandı. Başım hala önümdeydi çenemi tutup gözlerimiz buluşana kadar kaldırdı. Gülümseyerek "Senin gibi bir cadının bu kadar utangaç olması da ayrı bir ironi." dedikten sonra tekrar düğmeye basarak asansörü çalıştırdı. Elini çenemden çekip bir iki adım geriye giderek benden uzaklaştı. Gözlerimi şaşkınlıkla kırpıştırdım.
Ben bu çocuğun aklını başından alırım derken tam tersi olmuştu ava giderken avlanmak deyimi az önce vuku bulmuştu. O elbette benden kat kat tecrübeliydi resmen kedinin fareyle oynadığı gibi benimle oynamıştı. Olsun iyi yönünden bakarsak beni koklamıştı sonra da boynumu öpmüştü. Kendi kendimi kandırmaya devam edebilirdim benden gayet güzel bir Polyanna olurdu. Eğer bu adamı istiyorsam sabırlı olmalı ve olaylara olumlu tarafından bakmalıydım. Az önce yaşadıklarımı kullandığım losyona borçluydum özel bir kokuydu hem cildi nemlendiriyor hem de hoş bir koku yayıyordu ve çoğu insan bunu bilmezdi. Çeyizim için kutu kutu almaya karar verdim bu düşünceyle dudağımın yukarı doğru kırılmasını engelleyemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL BAKIŞLIM (MTS-3) TAMAMLANDI
Chick-LitBade... İmam "Mehr-i müeccel olarak ne istiyorsun kızım?" diye sorunca "Üç talak hakkımı." diye cevap verdim. Cem kulağıma eğilip "Başka bir şey iste çünkü dinen o hakkını istersem elinden alabilirim." dediğinde bunu nereden bildiğini sorgulayamayac...