Dün gece rüyamda söylediğimi sandığım şeyleri Cem duymuştu. Allah'ım vurun beni yada rahmetli Kayahan amcanın dediği gibi atın beni denizlere. Oof off! Cem'in yüzüne utanmadan nasıl bakacaktım? Nasıl yüz yüze gelecektim? Üstelik evlenecektim ben bu adamla. Dün sözleşmiştik sabah gelecek bizi kahvaltıya götürecek sonra da alışveriş merkezine bırakacaktı. Kapı zili çalınca pikeyi kafama kadar çekip kendimi sakladım belki görünmez olabilirdim. Yattığım odanın kapısı açılınca "Bahar ne olur hasta der misin? Bulaşıcı veba olduğumu da söyleyebilirsin. Yok yok en iyisi ölümcül hasta üç günlük ömrü kaldı de yeter ki gönder..."
"Hayırdır beni nereye gönderiyorsun?" sorusuyla neye uğradığımı şaşırdım. Allah'ım gerçekten vurun beni yaa! Bu nasıl bir şanssızlıktır böyle? Ben bu şansla Cem'in hayatının aşkını bulmasını da sağlarım onlar aşk tazelerken ben de acılar içinde çocuklarını büyütürüm. Yok canım olacak şey değil! Cem'in hayatının aşkı benim bir kere! Ben çocuk yapacağım ondan ben doğuracağım onun çocuklarını! Kendime verdiğim gazla kafamdaki pikeyi yavaşça indirip bakışlarımı yanında kendimi her türlü rezil ettiğim adama çevirdim.
Dudaklarında gülümseme olsa da kendini zorlukla tuttuğu belli oluyordu. Pes edip kaderime razı oldum başımı öne eğerek "Sal gitsin." dediğim anda odanın içini Cem'in kahkaha sesleri doldurdu. Bir süre sonra "Artık gülmen bittiyse odadan çıkar mısın? Üzerimi giyeceğim." desem de yerinden kıpırdamadı "Beş gün sonra karım olacaksın nasılsa çıkmama gerek yok yanımda soyunabilirsin." demesi üzerine yakınımdaki yastığı kafasına fırlattım ama yüzüne çarpmadan yakaladı pislik. Ayağa kalkıp arkasından iteklerken "Hadi oradan! Daha neler." diyerek en sonunda odadan dışarı yolladım. Yüzüne çarptığım kapıya sırtımı dayadım, suratımda kocaman bir gülümseme oluştu. Bana soğuk ve mesafeli davranan sürekli beni istemediğini gözüme sokan bir Cem yerine bambaşka bir adamla karşılaşmıştım. İlk günkü haliyle bugünkü hali arasında bile dağlar kadar fark vardı bir ay sonra Allah bilir nasıl olurdu.
Kısa kot eteğim, kırmızı ip askılım ve spor ayakkabılarımı giyince hazırdım. Odadan dışarı çıktığımda Cem bacaklarıma bakıp başını olumsuz şekilde salladı "Bu etek çok kısa değil mi?" diye sorunca gözlerim büyüdü yani bilmesem kıskanıyor derdim sadece omuz silmekle yetinip "Hadi ama ben acıktım." diye çemkirdim. Daha şimdiden kıyafetlerime karışabileceğini sanıyorsa çok yanılıyordu o kadar da uzun boylu değil. Önce alışveriş merkezinde bir yerde kahvaltı yaptık Cem bu akşam Vildan abla ve Mazlum abinin bizi evlerinde yemeğe davet ettiğini söyledi. İyi sabretmişti Vildan abla yine de bizi huzursuz etmenin yolunu bulmuştu kadını takdir etmek gerek kötülük ve fesatlık konusunda kafası çok iyi çalışıyordu.
Kahvaltımız bitince hep beraber ayaklandık tam Cem'in yanından ayrılırken bileğimi yakalayınca durmak zorunda kaldım. Bahar bize mahremiyet tanımak için el sallayıp uzaklaştı. Kulağıma fısıldamak için yaklaşınca ılık nefesi tenimi yalayıp geçti "Sen de benim gibi kırmızı rengi seviyorsun galiba umarım bu iç çamaşırı için de geçerlidir. Nasılsa bugün onlardan alacaksın kırmızı al." deyince kıpkırmızı oldum umarım domates gibi kızarmış yüzü de seviyordur. Bileğimi elinden kurtarıp saçımı savurarak arkamı döndüm ve koşarak Bahar'a yetiştim. Yüzümün halini görünce "Yandın kızım, bu Şadoğlu erkekleri kadınları utandırma konusunda çok iyiler." dediğinde ona hak verdim gerçekten bu konuda çok iyilerdi abim ve babamdan biliyordum.
O kadar çok alışveriş yaptık ki artık aldıklarımızı taşıyamaz olduk. Neyse ki imdadımıza Mesut abinin kardeşi Akın yetişti elimizdeki poşetleri taksiye götürdü kısa sürede elimiz kolumuz yine dolmuştu. Oradaki işimiz bitince Bahar bizi rahmetli annesinin terzisine götürdü. İlginç bir şekilde yeri çarşıdaki bir işhanındaydı kapalı otoparka indiğimizde aşırı lüks arabalardan inen veya arabalara binen kokonalar dikkatimi çekti. Bahar onları işaret ederek "Müşterileri." diye mırıldandı. Akın'ı taksisinde bırakıp asansöre bindik en üst kata çıktık ve devasa bir atölyeyle karşılaştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL BAKIŞLIM (MTS-3) TAMAMLANDI
ChickLitBade... İmam "Mehr-i müeccel olarak ne istiyorsun kızım?" diye sorunca "Üç talak hakkımı." diye cevap verdim. Cem kulağıma eğilip "Başka bir şey iste çünkü dinen o hakkını istersem elinden alabilirim." dediğinde bunu nereden bildiğini sorgulayamayac...