O günden sonra bir hafta boyunca Cem'i görmedim kendi hayatıma bakıyordum günlük rutinimi oluşturmuştum. Evet millet bomba haber geliyor trampetler çalsın ta ta ta tam yarın spora başlıyorum. Şimdi bu da nereden çıktı dediğinizi duyar gibiyim şöyle ki; adam bir hafta sonra aniden mantar gibi ortaya çıktı. Okuldan gelmiştim dairemin kapısının önünde beni bekliyordu içeri girince arkamdan o da daldı. Davetsiz misafirime dönüp kollarımı göğsümde bağladım "Buyurmaz mıydın içeri Cem?" diye dalga geçtim. Pişkin, yüzsüz herif sanki espri yapmışım gibi bir de kahkaha attı. Her neyse hiç onunla uğraşacak modda değildim salona doğru ilerleyip kendimi koltuğa attım.
Karşıma geçip oturunca yüzüne baktım o gözler çok yorgun bakıyordu. Göz altları gölgelenmişti anlaşılan iyi uyuyamıyordu. Üzüldüm mü? Hayır! İçim sökülürcesine ağladığım yerlerde süründüğüm anlar daha dün gibiydi. O yüzden karşımda oturan gözleri bulutlanmış adama zerre kadar acımadım. Artık gözümde benim kadar değerli değildi. Kendimden ödün vererek hatta bu adamı kendimden daha çok severek hayatımın hatasını yapmıştım. Hâlâ onu çok seviyordum bunu inkâr edemezdim ama kendisine çeki düzen vermediği bana layık bir koca olmadığı sürece bu evlilik bitmeye mahkumdu. Bir süre karşılıklı bakıştık "Tren gibi hissetmekten beni kurtarmayı düşünüyor musun?" diye sordum elimde değildi onu iğnelemekten kendimi alamıyordum. Önce biçimli kara kaşlarını çattı sonra yüzü yumuşadı "Senin bu hallerini o kadar çok özledim ki." diye mırıldandı. Kaş çatma sırası bana geçmişti.
"Ne söyleyeceksen söyle daha yeni okuldan geldim bir duş alıp kendime gelmeye ihtiyacım var."
"Seni geri istiyorum yeniden eskisi gibi olalım. Evi terk edip gitmemeliydim ama hatanı anlaman için bu gerekliydi." dedi. Bak sen şu hergeleye! Şeytan diyor atla üzerine, vur, tırmala ve ısır! Tabi ki öyle bir şey yapmadım ne kadar hanımefendi bir kadın olduğumu herkes bilir. Kendimi kontrol etmek için zorlansam da sesimi çıkarmadım bakalım daha neler yumurtlayacaktı?
"Sema konusunda hatalıydım Gözde konusunda da yanlış yaptığımı biliyorum. Geri kalan her şey saçmalık! Sen de biraz fevri davrandın ama sen de haklısın. Beni haddinden fazla seviyorsun bunun farkındayım ve seni anlıyorum. Bu yüzden seni bir defaya mahsus hoş göreceğim yalnız burası Mardin değil güzelim İstanbul biraz daha modern düşünmelisin. Her zaman hayatımda kadınlar olacak ve bir noktada bana güvenmek zorundasın. Seni sevdiğimi ve seni asla aldatmayacağımı bilmelisin. Bunu sana asla yapmam çünkü seni gerçekten çok seviyorum ve inanılmaz özledim."
Kendisinden gayet emin ve sözlerinden hoşnuttu tamam Cem bey öyle olsun. Sinirden kuduruyordum sakin kalabilmek için tırnaklarımı avuç içlerime batırıyordum. Kendime hayret etsem de ses tonumu sakin tutmayı başardım.
"Ne kadar da yüce gönüllüsün beni şaşırttın, çok teşekkür ederim. Bu konuda biraz düşünmeme izin ver lütfen." dedikten sonra ayağa kalktım o da ayaklandı ve beni takip etti. Nereye gittiğimi düşündü bilmiyorum ama sanırım dış kapı seçenek dahilinde değildi. Omzumun üzerinden ona bakıp cilveli cilveli "Banyoya gidiyorum sen de gelecek misin?" diye sormamın üzerinden sanki bir asır geçmiş gibiydi. Kapıyı açtığımda bana şaşkın şaşkın bakıyordu.
"Söylediğim gibi bu konuyu düşüneceğim... Elbette ki yalnız... Güle güle Cem." diyerek dışarıyı işaret ettim. Omuzları çökmüş ve kendine güveni biraz sarsılmış olarak eşikten çıktı o kadar kızgındım ki suratına kapıyı çarptım. Yukarı adımlayıp kendimi duşa attığımda sinirden resmen titriyordum. Spor salonunda adamların üzerine uçan sonra da saldıran sanki bendim. Akın'dan veya Ata'dan beni kıskanıp onlardan uzak durmam için kıçını yırttığını unutmuş bir de utanmadan modern düşünmemi talep etmişti. Modern düşünmenin zararlarını bu adama öğretecektim Selin'in dediği gibi bugüne bugün eğitimciydim. İşte o gece karar aldım spora başlayacak Cem'in burnunu sürtecektim. Ayrıca ertesi sabah Ata ile konuşup tanıdığı bir avukat olup olmadığını sormaya da karar verdim. Verilen sözler tutulmamış ve bozulmuştu bu yüzden artık Cem bana karışamazdı. Tavırları beni çıldırtmıştı aşkımdan ölsem bile bu adamla evli kalamazdım ailemle de bu konuyu konuşmak zorundaydım. Umarım abim katil olmazdı bu evlilik işine hiç onay vermemişti ve sonuç olarak haklı çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL BAKIŞLIM (MTS-3) TAMAMLANDI
ChickLitBade... İmam "Mehr-i müeccel olarak ne istiyorsun kızım?" diye sorunca "Üç talak hakkımı." diye cevap verdim. Cem kulağıma eğilip "Başka bir şey iste çünkü dinen o hakkını istersem elinden alabilirim." dediğinde bunu nereden bildiğini sorgulayamayac...