Günler hatta aylar sonra evimizin, yuvamızın girişindeydik. İnsan hiç bir kapıyı özler miydi, ben özlemiştim. Belki dışarıdan bakınca basit bir çelik kapı görüyordunuz ama bizim için özeldi. Çünkü bize ait sihirli bir dünyaya açılıyordu. Tüm maskelerimizi burada bırakıp sadece ve sadece kendimiz olarak o dünyaya girebiliyorduk. Kocamın iki adım gerisinde beklerken işte tam olarak bunları düşünüyordum. Sanki yıllardır uzak kalmışım gibi özlemle kapımızın her bir ayrıntısını incelemeye devam ettim. Cem anahtarı yuvasına yerleştirip çevirdi ve usulca araladı dünyamızın geçitini. Geri çekilip bana yol verince içeriye doğru adımladım. Her evin kendisine has bir kokusu olur ya hani, o kokuyu alınca gözlerimi usulca kapattım. Yuvamın o bilindik bana huzur veren rayihasının önce yüzüme çarpmasına ve sonra ciğerlerime nüfuz etmesine izin verdim. Derin soluklar alıp vererek odaları tek tek dolaşmaya başladım. Sanki ilk defa görüyor gibi, sanki her bir odayı en ince ayrıntısına kadar kendi ellerimle dizayn etmemişim gibi, merakla ve heyecanla evimin içinde gezindim. Nasıl da özlemiştim yuvamı, dile kolay altı aydır uzaktaydım. Ben evimden uzaktayken defalarca güneş sönmüştü. Kaç gece ay yüzünü bizlerden sakınıp bulutların arkasına gizlenmişti. Bazı gecelerde ise güzelliğini gözler önüne sererek gövde gösterisi yapmış bizi defalarca kendisine hayran bırakmıştı. Konağın damında bazı geceler yere uzanır ellerimi başımın altına yerleştirir yıldızları ve ayı izlerdim. Biricik aşkımla aynı göğün altında olduğumuzu bilmek, benimle aynı anlarda ayı ve yıldızları seyrettiğini hayal etmek bana huzur verirdi.
Cem odaları gezdiğim süre boyunca beni bir iki adım geriden takip etti. Ses çıkarmasa da hemen arkamda olduğunu biliyordum. Sanki görünmez iplerle birbirimize bağlanmıştık ve varlığını, yakınımda oluşunu her bir zerremle hissediyordum. Son kalan odaya yani yatak odamıza girmeden önce ayaklarım benim yerime düşündü ve daha nereye gittiğimi anlayamadan kendimi terasta buldum. Mardin de kaldığım süreçte en çok özlediğim şeylerden biri de deniz manzarasını izlemekti. Burada bazen yalnız ama çokça Cem'le vakit geçirmiştik. Yalnız geçirdiğim zaman dilimlerini eleyip aşkımın kollarında geçirdiğim en güzel zamanları hatırlayarak gülümsedim. Hepsi ayrı güzeldi hepsi birbirinden özeldi. Canımın içi yanıma gelerek beni kollarına aldı. Ah! İşte şimdi, tam anlamıyla yuvamdaydım. Evim ve aşkımın kolları bana tamamlanmışlık hissi veriyordu. İkisinden biri olmazsa sanki eksik kalıyordum. Başımı Cem'in boynuna gömüp uzun uzun kokladım, kollarım belini olabildiğince sıkı sardı. O da kollarını omuzlarıma dolayarak alnımın bitip saçlarımın başladığı noktaya uzun bir öpücük kondurdu.
"Nihayet evimizde olduğuna inanamıyorum Bade'm! Şu halimizi ne kadar özlediğimi tahmin bile edemezsin. Rüyalarıma bile girdi" dediğinde sesindeki titrek ton ve özlem dolu tını beni can evimden vurdu. Başımı onunla göz göze gelebilmek için yukarı kaldırdım. Aramıza biraz mesafe koyup sevdiğim adamın gözlerinin içine baktım aynı sesi gibi gözleri de buğulanmıştı. Bir an sonra ise başım sıcak göğsündeydi. Beni öyle sıkı sarmıştı ki, ruhumu ruhuna katık eder gibiydi. Sanki kollarını azıcık gevşetse ellerinden uçup gidecekmişim gibiydi. Kalplerimiz çoktan birbirine sarmaşık misali dolanmış, hiç ayrılmayacak şekilde tutunmuştu. Bir arada olamasak bile, aramızda kilometrelerce yol olsa bile, bunun bizim için artık hiçbir önemi yoktu. Ne o kalpler birbirinden ayrılırdı, ne de iç içe geçmiş ruhumuz birbirinden sökülüp alınırdı. Aşkımız bütün hücrelerimize işlemişken, sevdamız kalplerimizin her bir odacığını istila etmişken geriye kalan her şey önemsiz birer ayrıntıydı.
Gönlümüzde açan çiçeklerin o mis gibi kokusuyla sarıldı dört bir yanımız, birbirimizin yüzünde solup gitti nefeslerimiz. Sonrasında ise dudaklarımız buluştu özlemle, aşkla, tutkuyla ve biraz da avuçlarımızda biriktirdiğimiz mutluluğu kaybetmenin korkusuyla. O yüzden dudaklarımızı ayırmak çok zor oldu ama bu zorluk bile güzeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL BAKIŞLIM (MTS-3) TAMAMLANDI
ChickLitBade... İmam "Mehr-i müeccel olarak ne istiyorsun kızım?" diye sorunca "Üç talak hakkımı." diye cevap verdim. Cem kulağıma eğilip "Başka bir şey iste çünkü dinen o hakkını istersem elinden alabilirim." dediğinde bunu nereden bildiğini sorgulayamayac...