CEM
Sema ile konuştuktan sonra Bade'nin odada olmadığından emindim yine de bakmaktan zarar gelmezdi. Odanın yedek kartını alıp içeri girdiğimde yakacağıma ant içtiğim kırmızı elbise çıkarılıp atılmıştı. Küçük valizinin yerinde ise yeller esiyordu. Gitmişti işte! Beni bırakıp gitmişti! Telefonumu cebimden çıkararak şirketin güvenlik müdürünü aradım "Kemal abi karım kayıp bul onu!" dedikten sonra telefonu kapattım. Bu sözler ona yeterdi ne yapar eder bana karımı bulurdu. Otelde yapacak bir şey kalmadığı için eve geçtim ama otursam olmuyor kalksam olmuyordu.
Bade'nin yerini öğrenene kadar yerimde duramayacağımı huzurun bana uğramayacağını biliyordum. Odada deli danalar gibi bir ileri bir geri yürüyüp durdum çünkü elimden başka şey gelmiyordu. Gece üç sıralarında elimden bir an bile düşürmediğim telefonum çalınca hemen cevap verdim. Kemal abi "Bade hanım Şadoğlu şirketler topluluğuna ait zincir otelde kalıyor. Odasında şu anda dinleniyor olmalı, ışığı yanmadığı için uyuduğunu tahmin ediyorum." diyerek konuşmayı sonlandırdı. Garip bir adamdı konuşmaya başlarken herhangi bir girişe gerek duymadığı gibi sözlerini bitirince de direkt telefonu kapatırdı.
İşte şimdi rahatlamıştım ama biraz da kızgındım. Bade hanım horul horul uyurken ben aklımı kaybetme noktasına gelmiştim. Kızmam çok saçmaydı biraz düşününce fark ettim. Bunu hak ettim mi? Hem de dibine kadar! Keşke Sema ve saçmalıklarını o manyaktan önce ben söyleseydim. Sevdiğim kadın bunu benden duymalıydı ondan değil. Hakkımda kim bilir neler düşünüyordu? Sema'nın evli olması zaten başlı başına bir sorundu. Hem de çıkışı ve affı olmayan devasa sorunlar yumağıydı. Bade'nin iyi ve güvende olduğunu öğrensem de yorgunluktan bedenim isyanlarda olsa da uyuyamadım. Yastığındaki kokusu odamızdaki hayali işkence edip durdu bana, en son yastığına sarılıp koklayarak uyuyabildim.
Ne ara bu kadar içime işlemişti? Ne ara onsuz yaşayamadığıma karar vermiştim? Yatakta döne döne yatmaya alışmış bir adamken ne ara yanımda bir bedenin varlığını arzu etmeye başlamıştım? Bu herhangi bir beden değildi. Sadece ve sadece yanımda, yatağımda, hayatımda karımı istiyordum. Bade'yi sevmediğimi düşünürken onsuz geçen her dakika saatler olmuştu. Yokluğunun acısıyla benim için ne kadar değerli ve vazgeçilmez olduğunu anlamıştım. Keşke daha önce fark etseydim keşke daha önce "Ben karımı seviyorum." diyebilseydim. Küçük çilli kıza, gözleri gökyüzü gibi kadına, bana ait olmuş kadınıma aşık olmuştum. Aman Allah'ım hayatımda ilk defa gerçek anlamda aşık olmuştum.
İlk ne zaman veya nasıl olduğunu ben de bilmiyordum tek bildiğim onu herkesten ve her şeyden deli gibi kıskandığım ve çok sevdiğimdi. Bunu Bade de bilmeliydi önce kendimi affettirmeli sonra onu deli gibi öpmeliydim. Ona ilk öptüğüm kadın olduğunu söylemeliydim. Bu güne kadar hiçbir kadını öpmediğimi sadece aşık olduğum kadını öptüğümü, yani ona aşık olduğumu söylemeliydim. İkimizin de birbirimizin ilk öpücüğüne sahip olduğumuzu öğrenmeliydi. Ne yazık ki olmadı o mükemmel anı bir türlü ayarlayamadım. Umduğum gibi mükemmel an olmadığı gibi bir de yediğim tokatla kaldım. Çok kötü canım yanmıştı ama tokat değil de gördüğüm gözyaşlarıydı canımı yakan. Dilim "Hayır hayır! Lütfen ağlama canım! Lütfen ağlama güzelim." derken, yüreğim "Senin bir damla gözyaşın için ölürüm ben yapma!" diyordu.
Bade fırtınalar kopan gözleri ile beni yakıp kavururken "Senin acımana ihtiyacım yok!" diye bağırıp yanında daha nice sözler sarf etmişti. Ben daha ne olduğunu anlamadan koşup gitmiş ve kendini yatak odasına kilitlemişti. Bir an için boş bulunup ne yapacağımı bilemedim sonra arkasından koştum. Yetişemeyince de kapıyı yumruklamaya başladım. Bir türlü ikna edemedim kapıyı açmaya. Bunun üzerine gözlerimi kapatıp kendimi zihnimin uçurumlarından atmaya karar verdim. Bir daha asla yapmam dediğim şeyi yapacak kalbimi asıl sahibine açacaktım. Bunun sonucunda ya sevdiğime kavuşacak ya da varlığımı sadece nefes alıp veren bir et parçasına çevirecektim. Beni reddetme ihtimali vardı ama kazanç çok büyüktü hatta devasaydı. Bu kumarı oynamak zorundaydım çünkü seviyordum ve sevilmek için yanıp tutuşuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL BAKIŞLIM (MTS-3) TAMAMLANDI
Literatura FemininaBade... İmam "Mehr-i müeccel olarak ne istiyorsun kızım?" diye sorunca "Üç talak hakkımı." diye cevap verdim. Cem kulağıma eğilip "Başka bir şey iste çünkü dinen o hakkını istersem elinden alabilirim." dediğinde bunu nereden bildiğini sorgulayamayac...