5500 kelimenin ve Final bölümü olmasının hatırına lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın canlarım. Haa, bu arada özel bölümü de okumayı unutmayın. İyi okumalar. Öpüldünüz. 😘
Vildan'ın teklifiyle Bade'nin yüreğinde depremler olmuş, fırtınalar kopmuş, tabiri caizse taş üstünde taş kalmamıştı. Duydukları yüzünden karmakarışık hislerle boğuşuyordu. Şaşkınlık, minnet, acıma duygusu ve hayret gibi. Bir kadının annelik heyecanına ortak olurken aynı annenin diğer evladının mutluluğu için o heyecanı yaşamaktan vazgeçişini izliyordu. Vildan bu konuda şaka yapmıyordu, tüm kalbiyle istiyordu bebeğini vermeyi. Şov amaçlı değildi gözyaşları, veya onu daha fazla sevmeleri için de çabalamıyordu. Asıl sorulması gereken Vildan'ın samimiyeti değildi. Sorulması gereken asıl soru, bencilce bir karar vererek bir bebeği annesinden ayırmak hangi vicdana sığardı? Peki Bade bunu yapabilir miydi, hayır! Öldürseler bile yapamazdı. Biraz cadıydı, kimsenin acıtıcı sözlerini sineye çekmez ağzının payını verirdi ama yüreği çok güzeldi kızımızın. Bile isteye kimsenin kalbini kırmaz herkesin iyiliğini mutluluğunu isterdi. Vildan'ın yaptığı teklif her ne kadar iyi niyetli olsa da Bade bundan nefret etmişti. Her çocuk kendi annesi babasıyla büyümeli ve yuvadan uçup gidene kadar onların korunaklı kanatlarının arasında kalmalıydı. Vildan ile konuşması ve bebeğini asla almayacağını kesin bir dille belirterek aralık kapı bırakmaması gerekiyordu.
"Henüz doğmamış bebeğini bize vermek istemen bile seni gözümde en yüksek annelik mertebesine oturtmama yetti. Gerçi bunu gözümüzde değerini arttırmak için yapmadığını biliyorum ama olmaz anne. Bizim sorunumuzun çözümü bu değil. Henüz tam anlamıyla tıbbi yardım almaya başlamadık bile. Üstelik evlat edinme seçeneğimiz de her zaman mevcut. Bırak bebeğin anne ve babasıyla büyüsün, biz de seçeneklerimizi değerlendirelim. Sakın beni üzeceğini düşünerek kendini kasma, doya doya yaşa annelik heyecanını. Ben de senin mutluluğuna ortak olurum hatta birlikte yaşarız bu heyecanı." dedikten sonra güven verircesine gülümsedi. Sözlerini bütün samimiyetiyle söylemiş ve Vildan'ın bunu iliklerine kadar hissetmesine sebep olmuştu.
Vildan önce itiraz edecek gibiydi ama Bade'nin taviz vermeyen bakışları susması için yeterli oldu. Üstelik Bade çok haklıydı henüz bebek sahibi olmak için tıbbi yardım almaya başlamamışlardı. Oğlu da gelini de çok gençlerdi ve her zaman bir umut vardı. Sadece başını sallayarak Bade'yi onayladığını belli ettikten sonra usulca gözlerini kapattı. Yaşadığı duygu karmaşası ve akıttığı gözyaşları onu tüketmişti. Üzerine bir de hamileliğin getirisi olan genel yorgunluk ve uyku hali de eklenince, içinde bebeğinin olduğu güzel rüyalara kendisini bıraktı.
Bade saçlarını okşadığı kadının uykuya daldığını anlayınca yavaşça ayağa kalktı. Annesi her zaman "Uyuyanın üzerine kar yağar." derdi. Bunu hatırlayınca ince pikeyi Vildan'ın üzerine örterek yanından ayrıldı. İçeride boğuluyormuş gibi hissettiği için kendisini bahçeye attı. Dışarıda hafif bir rüzgar esiyordu ürperince ince hırkasına daha sıkı sarıldı. Etrafındaki bakımlı bahçeye ve özenle dikilmiş çiçeklere göz gezdirerek evin arkasına doğru ilerledi. Henüz çimler yeni biçilmiş ve taze kesilmiş ot kokusu dört bir yanı sarmıştı. Bade en çok yağmurun başlamasıyla ortaya çıkan toprak kokusunu, bir de taze biçilmiş çim kokusunu severdi. Evin arkasında geniş bir yüzme havuzu vardı kenarına yaklaşıp suyu izledi bir süre. Rüzgar, temiz suda minik dalgalar oluşmasına sebep oluyordu. Havuzda yakındaki çınar ağacından düşen sararmış bir yaprak vardı. Şezlonga oturup havuzda bir o tarafa bir bu tarafa savrulan yaprağı izledi. Şu anda kendisini aynı bu yaprak gibi hissediyordu. Kocasını çok seviyordu, konu Cem değildi. Hayat tarafından hırpalandığını, aynı sonbaharla savaşını kaybedip suya düşen sararmış bu yaprak gibi savrulup yorulduğunu düşünüyordu. Bu yüzdendi evin içindeyken duvarların üzerine üzerine gelmesi ve bahçeye çıkmak istemesi. Nefes alamıyordu, sanki solukları ciğerlerindeki hava açlığını doyurmaya yetmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL BAKIŞLIM (MTS-3) TAMAMLANDI
ChickLitBade... İmam "Mehr-i müeccel olarak ne istiyorsun kızım?" diye sorunca "Üç talak hakkımı." diye cevap verdim. Cem kulağıma eğilip "Başka bir şey iste çünkü dinen o hakkını istersem elinden alabilirim." dediğinde bunu nereden bildiğini sorgulayamayac...