Bugün duygusal ve fiziksel olarak çok yorucu bir gün geçirmiştim gece gördüğüm kabus ve uykusuzluk da üzerine eklenmiş tüm yaşam enerjimi çekerek beni takatsiz bırakmıştı. Neredeyse yürümeye mecalim yoktu ama kendimi zorladım. Nihayet Cem ile yuvamıza dönüyorduk canımızı yakan sebepler biz izin vermedikçe o kapının dışında kalacak mutluluğumuzu tehdit edemeyeceklerdi. Bu hissin verdiği güven duygusu paha biçilemezdi yanına yorgunluk ve rahatlama eklenince uyku kaçınılmaz oldu. Cem'in kucağında olduğumu hayal meyal fark ettim kollarımı boynuna sarıp burnumu göğsüne gömdüm. Onun kokusu beni her zaman rahatlatır ve sakinleştirirdi yine görevini yerine getirmiş ruh halimi dengelemişti.
Vücudum soğuk çarşaflarla buluştu gömleğim ve pantolonum üzerimden sıyrıldı. Sadece iç çamaşırlarımla kaldığımda bile uyanmayı inatla reddediyordum. Çok sürmeden sıcak bir beden tarafından sarıldım yüzümü ona dönüp başımı omzuna yasladım. Elimi Cem'in güçlü atan kalbinin üzerine yerleştirip derin uykuma geri dönmeye çalıştım. Kocamın saçlarımı öpüşünü "Seni seviyorum hayatımın kadını." sözlerini duyumsayarak mutlu bir uykunun kollarında yerimi aldım. Özellikle geçirdiğim akşam ve rüyam düşünülürse huzur tam da ihtiyaç duyduğumuz anlarda geliyordu. Gerçeklerin nerede başlayıp nerede sona erdiğini artık bilemiyordum. Tek bildiğim ve inandığım gerçek sevdiğim ve sevildiğim gerçeğiydi, o da bana yeter de artardı.
Bugün yaşadıklarım bana çok önemli bir şey öğretmişti bu bebek doğacaktı kaçmak veya yok saymak mümkün değildi. Bebek Cem'in veya değil bu konuyu düşünmek istemiyordum zamanımı beni üzen ve yoran düşüncelerle geçirmeyecektim. Günün ve anın tadını çıkarmak sevdiğim adamla mutlu yaşamak tek gayem olmuştu. Umuda, huzura, yanında olmazsa olmaz aşka kucak açmıştım Cem ile birbirimize duyduğumuz aşkımız bizi güçlü kılacak yegane şeydi. Sema ve Nurbanu da dahil herkes Cem'in beni sevdiğini, bebeğin onu benden koparmayacağını görmüştü. Bunun gururumu okşadığını ve içimden "Oh olsun!" demek geldiğini ithaf etmeliyim. Cem'in onlara beni sevdiğini söylemesi hepsine güzel bir kapak olmuştu. İçimde kalmasın diye söylüyorum "Oh olsun! Canıma değsin! Gelsin güzel bir halay havası verin elime mendilimi Oh! Oh! Oh! Çatlasın düşmanlar."
Güzel bir cumartesi sabahına gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm kocamın yakışıklı yüzü oldu. İnsan sırf bu yüze bile aşık olabilirdi. Küçük bir kız çocuğuyken Cem'de ilk dikkatimi çeken de çocuksu simasıydı o zamanlarda bile çok ama çok güzeldi. Sonra bir erkekten beklenmeyecek ağır başlılığı küçük bir çocuk olmasına rağmen düşünceli olgun tavrı üzerine eklenmiş ona olan aşkımı perçinlemişti. Şimdi ise benim için her şey demekti erkeğim, arkadaşım, sırdaşım en değerlimdi hayatımın anlamı ve hayatımın aşkıydı. İlk zamanlar beni üzse de Pınar arkadaşımızın dediği gibi bayağı bir öküzlük yapsa da seviyordum ben bu adamı. Artık aşkından emindim beni ailesine ve teyzesi olacak o gudubet Nurbanu'ya karşı bir cengaver gibi savunmuştu. Kahramanım benim, canım kocam! Bak yine aşka geldim kendime gaz vermek konusunda çok iyiyim ne yapabilirim?
Cem'i öpücüklere boğarak uyandırdım gülen yüzüne, açılan göz kapaklarının altından görünüp nefesimi kesen bir çift yeşil göze tekrar tekrar aşık oldum. Kolları beni daha sıkı sardı burnunu boynuma gömüp beni uzun uzun kokladı. Uykudan kalınlaşmış sesiyle "Gül kokuşlum." diye mırıldandı sonra da boynumda sıcak dudaklarını hissettim. Güne bundan daha güzel başlanamazdı resmen rüya gibiydi. Terasta kahvaltı yapmaya iyiden iyiye alışmıştık özellikle kocam bana yardım ederken her şey çok daha kolaydı. Beraber sanki bir bütünün iki yarısı gibi senkronize hareket ediyorduk bu sayede çabucak kahvaltı masasına kurulduk. Cem "Dün spor salonunda çocukluk arkadaşlarımdan Gözde ile karşılaştım. Biz Bahar da dahil beş arkadaştık bir dönem yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi sonra eskisi kadar görüşemez olduk. Gözde, Bahar, Mehmet, Oylum ve ben. Yarın onları da çağırıp bir tekne turu yapalım mı? Seni onlarla tanıştırmak istiyorum tabi istersen." dediğinde kahvaltımı bitirmiş tarçınlı çay keyfi yapıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL BAKIŞLIM (MTS-3) TAMAMLANDI
ChickLitBade... İmam "Mehr-i müeccel olarak ne istiyorsun kızım?" diye sorunca "Üç talak hakkımı." diye cevap verdim. Cem kulağıma eğilip "Başka bir şey iste çünkü dinen o hakkını istersem elinden alabilirim." dediğinde bunu nereden bildiğini sorgulayamayac...