Gözlerimi pırıl pırıl bir güne açtım ama içim kan ağlıyordu. Havada benim ruh halimi yansıtacak tek bir bulut dahi yoktu. İnsana huzur veren mavinin en dingin rengine bulanmıştı gökyüzü. İçim karanlıklarla kaplıyken güzel havayı göremezdim. Kuşlar cıvıldayarak en güzel aşk şarkılarını seslendiriyor, ağustos böcekleri hep bir ağızdan sanki yarışırcasına bağırıyorlardı. Bu sesleri duyma sebebim mutluluk değildi. Tam tersi sanki kafamın içinde yankılanıyor gibi beni rahatsız etmeleriydi. Yoksa hava, kuş, börtü böcek görecek kıvamda değildim. Başım isyanlardaydı neredeyse çatlayacaktı.
Yattığım odanın kapısı açılınca üzerime başıma bakmak aklıma geldi. Ağzımdan minik bir küfür arkasından çığlığım firar etti. Üzerimde sadece iç çamaşırlarım vardı bu yüzden hemen çarşafı çeneme kadar çektim. Ben bu kadar sefil görünürken Cem'in parlaması haksızlıktı hem de büyük bir haksızlık! Sanki daha önce görmedim mi?" der gibi bakınca omuz silktim. Daha önce görmüş olması sonuçta bundan sonra göreceğinin garantisi değildi haksız mıyım? Adam pırıl pırıldı vay anasını gözleri bile parlıyordu "Günaydın dünyanın en güzel kadını!" diye şakıyınca etrafıma bakındım. Acaba benden başka bir kadın daha mı vardı içeride? Gerçi öyle bir şey yapsa Cem'i dolma gibi oyardım o yüzden buna hiç ihtimal vermedim. Gözlerimi büyütüp kendimi işaret ederek "Ben mi?" diye sordum.
"Bu odada başka bir dünya güzeli göremiyorum. Elbette sensin karıcığım."
"Doğru söyle kanserim kaçıncı evre? Kaç ay ömrüm kaldı?" diye sorma ihtiyacı hissettim.
Gözleri kocaman oldu "Allah korusun o nasıl soru öyle? Önümüzde uzun bir ömür var." dedikten sonra yanıma oturup yanağıma minik bir buse kondurdu. Pis pis sırıtıp "Daha çocuklarımı doğuracaksın ama tek çocuk yetmez. Ben tektim çok sıkıntı çektim en az üç tane isterim." dediğinde bende kayış koptu. Can havliyle ayağa kalkıp "Saçmalama! Ne çocuğu be? Bir yıl sonra boşanacağız. Hem senin o çok meraklı olduğun çocuklardan biri yolda olabilir. Sema denen aşüfte ile konuş çocuk sayısını! Manyağa bak!" dedikten sonra kendimi banyoya attım. Arkamdan kapıya vurdu "Saçmalama Bade! O çocuk benden değil dedim sana. Benim karım sensin! Senden başka kimseyi hayatımda istemiyorum!" diye bağırdı cevap vermedim.
Elim ayağım titriyordu çok değil bundan bir ay önce aynı sözleri söylese üzerine atlayıp hemen çocuk yapma çalışmalarına başlardım. Artık her şey değişmişti. Çocuk için çok isteksizdim sadece karısı olduğum için benden çocuk istemesinde mutlu olacak bir şey göremiyordum. Peki aşk neredeydi? Evlendiğimiz ilk günlerdeki gibi önüne atılan küçücük kemik parçasına sevinen minik fino değildim artık. Olsam olsam şivava olurdum onlarda küçüktü ama canını sıkanlara dünyayı dar etme potansiyelleri vardı. Benden cevap alma umuduyla kapıyı tekrar çalınca "Duşa giriyorum beni bekleme." diyerek suyu açtım. Hala rüyada olmadığımı yanlışlıkla soğuk suyun altına girip çığlığı basınca anladım. Cem telaşla "Bade güzelim iyi misin?" diye sordu. Allah Allah adamın ağzından sabah sabah bal damlıyordu "İyiyim." diyerek karşılık verdim sözlerine. Saçlarımı yıkarken dün gece neler olduğuna kafa yorsam da o kısımlar bomboştu. Benim bilmediğim bir şey olduğunu sanmıyordum olsa mutlaka hatırlardım. Sadece Cem'in elbisemi çıkardığı ve benim yan dönüp uyumaya devam ettiğim kısımlar vardı aklımda.
Acaba dün Selin ile Aras'ı görüp onlara imrenmiş olabilir miydi? Yok canım ben daha onu süründürüp bir yıl sonra kıçına tekmeyi basmayı planlıyordum. "Aptal aşık gibi yelkenleri suya indirmek yok!" diye kendime telkin verdim. Senden çocuğum olsun istiyorum şarkısını söyleyip iki güzelsin dedi diye olanları unutamazdım. Her şeyi sineye çekeceğimi sanıyorsa daha çok beklerdi. Yalnız kalıp düşünmek için banyoda bayağı bir oyalandım "Acaba çok mu ileri gidiyorum?" diye kendi kendime sordum cevabım ise koca bir "Hayır!" oldu. Beni Sema denen kadının karşısında küçük düşürmüştü. Bütün ilklerimi alıp bana basit bir öpücüğü çok görmüştü. Ben alelade bir kadın değildim ki onun karısıydım. Bana bu şekilde saygısızlık yaptıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi evliliğimize devam edemezdik. Kendime günlük gazımı verip öyle çıktım banyodan. Çabucak üzerimi giyerken telefonum çaldı. Babam arıyordu giyinme işine hız verdim neyse ki kapanmadan yetiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL BAKIŞLIM (MTS-3) TAMAMLANDI
ChickLitBade... İmam "Mehr-i müeccel olarak ne istiyorsun kızım?" diye sorunca "Üç talak hakkımı." diye cevap verdim. Cem kulağıma eğilip "Başka bir şey iste çünkü dinen o hakkını istersem elinden alabilirim." dediğinde bunu nereden bildiğini sorgulayamayac...