Türkü söyleyerek Vildan ablayı dinlemekten kurtulmuştum ama acilen buna bir çözüm bulmalıydım. Mardin'e tayin istemek bile seçenek dâhilindeydi. Yoksa Vildan abla ile birlikteyken akıl sağlığım tehlikedeydi. Allah'ım sen bana yardım et. Cem mutfağa girince en sonunda normal şekilde nefes almaya başlamıştım. Neredeyse kucağına atlayıp dudaklarına yapışacaktım. Tabii öyle bir delilik yapmadım bir eve bir deli yeterdi diğer deli gidene kadar uslu duracaktım. Ben kocişime bakarken Vildan abla neyse ki gözümün önünden pembe tüylü kelepçeleri kaldırmıştı. Neredeyse sevinçten ağlayacaktım çok rahatlamıştım. Bu kadınların neyi vardı, siz ihtiyarsınız adı üstünde ihtiyar! Konumunuza uygun davransanıza kardeşim! Hem ne kadar zor olabilir ki, haksız mıyım?
Yemekler yendi çaylar içildi Vildan ablayla Mazlum abi el ele eve doğru yola çıktılar. Kapıda Vildan abla bana göz kırpıp "Yarın saat onda seni bekliyorum konuştuğumuz gibi." dediğinde öylece kalakaldım. Vücudum karıncalanmaya başladı acaba kalp krizinin belirtileri nelerdi? Allah'ım hayır ya! Mandanın sinek kapan yavrusunun peşine düştüğüm için kadının ne dediği hakkında en ufak fikrim yoktu. Acaba hangi saçma fikrine gülümseyerek onay vermiştim, altından ne gibi bir sapıklık çıkacak bilmiyordum. Tek bildiğim kafayı yemek konusunda emin adımlarla ilerliyordum. Bakın söylüyorum ölümüm bunların elinden olacaktı.
Daha fazla sabredemeyip anne ve babasının arkasından kapıyı kapatan Cem'in yakasına yapıştım "Yalvarırım kurtar beni annenden! Söyle Mardin'e gitsinler. Babanla mavi tura falan çıkıp bir yıl dünyayı gezsinler." dedim. Cem gömleğinin yakasını ellerimden kurtarıp parmak uçlarıma öpücükler sıralarken "Nasıl anneme 'Karımdan uzak dur.' derim güzelim?" diye sordu. Canım benim ya, parmak uçlarımdan öpmesi ne kadarda romantikti...
Dur bir dakika! Kocişim deyip bağrıma bastığım adam beni reddetmişti! Yaptığı şey romantik olmak için değildi ki, amacı dikkatimi dağıtarak bana bu acı gerçeği unutturmaktı.Elimi elinden kurtarıp ona arkamı dönerek merdivenlere yöneldim "Senin annen çantasında kelepçe taşıyacak kadar manyak tamam mı! Bugün babanın en çok mor renk iç çamaşırı sevdiğini öğrendim. Şimdi de bu gece yatak odalarında yaşanacakları bilmenin insanı boğan ağırlığıyla baş etmeye çalışıyorum. İşin özü, bu gece seninle sevişmeyi düşünmüyorum! Dükkan kapalı tamam mı, ne zaman açılacağı da belli değil!" diye çemkirdim. Yatak odasına girince belimden yakalandım elinden kurtulmak için çırpınsam da bırakmadı. Arkamı dönüp bacak arasına dizimi geçirmeyi düşündüm ama düşününce bu işten zararlı çıkabilirdim. Sonuçta bebek yapmak için ona muhtaçtım işin eğlencesinden ziyade görev bilinciyle hareket ediyordum tabi inanırsanız. Yine de yüzümü ona döndüm ama üstü çıplak kocamla karşı karşıya geldim. Bu adam ne ara gömleğinden kurtulmuştu ki? Ellerimi göğüs ve karın kaslarında gezdirmemek için yumruk yaptım.
Elleri belimden aşağı inip kalçamı sıkınca bu hareketi doğrudan kadınlığıma akşam yarım kalan işimizi hatırlattı "Ne dersin güzelim, esnafı dükkanı açmak için ikna edemez miyim?"
Omuz silktim "Yok! Edemezsin, esnafın morali çok bozuk!" diye cevap verdim.
Sözlerimi tamamladığım anda dudaklarım Cem'in dudakları tarafından örtüldü. Önce direnecek gibi oldum ama arkası gelmedi çünkü kollarım çoktan kocamın boynuna dolanmıştı. Beni kucağına alıp yatağa götürmesine itiraz etmedim. Vildan abla yüzünden yarım kalmış bir işimiz vardı anlayacağınız dükkan anında açıldı. Aferin bana, kocama direncim hiç olmayacak kadar zayıftı. Neyse artık yarın denerdim ama yine yenilirdim sonuç değişmezdi.
Ertesi sabah kahvaltıda ve sonrasında diken üstündeydim. Vildan abla ile bir araya gelmemin sonuçlarına feci şekilde kafayı takmıştım. Bu Cem'i uzun bir öpüşme seansından sonra şirkete yolcu etmemi engellemedi. Bayılıyordum kocamı öpmeye ona bir türlü doyamıyordum. Çok seviyordum onu, aşkımı anlatmak için 'dünyalar kadar' sözü yeterli gelmiyordu. Samanyolu galaksisi bile aşkımın ölçüsü için küçük sayılırdı. Kollarında olmak bana yaşanan tüm olumsuzlukları unutturuyordu. Dün yaşadığım kabus gibi günü bile öpücükleriyle unutmamı sağlamıştı. Tabii bugünün ne getireceği de meçhuldü çünkü Vildan abla faktörü vardı. Cem gittikten sonra yaşadıklarım yeniden aklıma geldi. Bu yüzden evden korka korka çıktım. Bugüne ilişkin tek sevindiğim nokta sabahın köründe Vildan ablayla burun buruna gelmeyişimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL BAKIŞLIM (MTS-3) TAMAMLANDI
Chick-LitBade... İmam "Mehr-i müeccel olarak ne istiyorsun kızım?" diye sorunca "Üç talak hakkımı." diye cevap verdim. Cem kulağıma eğilip "Başka bir şey iste çünkü dinen o hakkını istersem elinden alabilirim." dediğinde bunu nereden bildiğini sorgulayamayac...