25. İÇERİDEKİ DÜŞMAN

4.1K 367 408
                                    

İnsanoğlunun bazı dönüm noktaları vardır ben de bir eşiği geçmek üzereydim. Yatak odasının zemininde gözlerimi tavana dikmiş bir zavallı gibi yatarken içim çoktan ölmüş gibi hissediyordum. Kalbimi bir erkek daha kaç kere kırabilirdi? Daha kaç kere yaşarken ölmek zorundaydım. Halbuki ne kadar umutluyum bir zamanlar, tüm dünyaya kafa tutabilir herkes ve her şeyle savaşabilirim sanıyordum. Hayatımın aşkıyla hatta çocukluk aşkımla evlenecektim. Hayallerim vardı benim, umutlarım vardı. Önce umutlarımla vedalaştım sonra hayallerimin benden gidişini izledim. Bir ara benim olduğunu sandım sonra da hiç benim olmadığını anladım. Bulutların üzerinde süzüldükten sonra yerin yedi kat dibinde müebbet yedim. Kalbimin sesini dinlediğimi sanırken bir de baktım ki aptal yerine konmuşum. Hakkı olmayan bana ait ne varsa gönüllü teslim ettim. Kalbimi, bedenimi son olarak da ruhumu verdim.

Ne kadar çok sevmişim ben Cem'i, dünyamın onun etrafında dönmesine izin vermişim. Onunla nefes alıyor o olmadan karanlıklara mahkum olmaktan bile gocunmuyordum. Hiç kimse onu benim kadar sevemezdi onun için hiç düşünmeden canımı bile verirdim. Aşkım için yaşıyordum onun varlığı ile huzur buluyordum. Cem uğruna en ağır savaşları verdim defalarca kan sızan yaralarımı kendim sarmak zorunda kaldım. Zavallı Bade güzeller güzeli Bade gücün, azmin, musmutlu günlere olan inancın nereye gitti? Bu adam olmadan neden kendimi bir hiç gibi hissediyordum? Birini bu kadar sevmemeli insan ona bu kadar bel bağlamamalı. Çünkü sonuçta yerle yeksan olmak lime lime olup tükenmek vardı.

Başka kollara misafir olmuşken beni ateşe verdiğinden haberi bile yoktu. Cayır cayır yanmak zorunda kalırken bile Cem'i suçlamıyordum çünkü asıl suçlu bendim. Onu ışığım sanıp etrafında pervane oldum ateşe kavuştum ama pervane gibi yanarak ömrümü de tamamladım. Şükür sebebim olduğunu, aşkıma kavuştuğumu sandım halbuki koskoca bir yalanı yaşadım. Gözlerimde akıtacak yaşım kalmadığı için ağlayamıyordum sesim kısıldığı için haykıramıyordum. Dün gece gözyaşlarımı ve sesimi tüketmiştim yaşarken ölümü tatmışken başka söze veya gözyaşına ne hacet vardı ki? Bana "Benim ailem sensin." dediği ilanı aşk ettiği gün daha dün gibiydi. Çok değil kısa bir sürede önce bu gece yanında uyuduğu Sema yüzünden "Beni bırakma." dediğinde gözyaşlarımız birbirine karışmıştı. Bunu bana nasıl yapmıştı? Ben onu deli gibi severken bana nasıl kıymıştı? Nasıl onu koynuna almıştı aklım almıyordu. En ufak tartışmada evden kaçmak sonra da soluğu başka bir kadının kollarında almak ne demekti? Hiç mi hak etmedin sana olan aşkımı Cem sen bu kadar aciz bir adam mısın?

Beni yok etmişti çiğneyip geçmiş kolumu kanadımı kırmıştı. Hem gerçek anlamda hem de mecazi anlamda ayağa kalkamıyordum. Gücümü, içimdeki yaşama sevincimi ve kalbimi elleriyle söküp almıştı. Kollarım bacaklarım tutmuyordu kalbi göğüs kafesi parçalanarak sökülüp alınan bir insan müsveddesiydim. En sonunda güçlükle de olsa, her denememde yere yığılmama rağmen oturmayı başardım. Kendi halime acıdım tükenmişliğime içim parçalandı sonra bittiğini sandığım yaşlar sağanak gibi yağmaya başladı. Anlaşılan kendime acıma partim biraz daha devam edecekti o yüzden kendimi tutmadım tutamadım. Sonbaharda yapraklarını döken ellerini semaya açmış ağaçlar gibi savunmasız ve çırılçıplaktım. Arkasından kışım çabucak gelmiş gibi üşümeye başladım. Kollarımla kendimi sarmaya çalışsamda ısınamıyordum titrediği için dişlerim birbirine çarpıyordu. Ağlayarak ayağa kalktım ağlayarak duş aldım ağlayarak bavulları çıkardım ağlayarak Cem'in eşyalarını toplamaya başladım. Canım öyle bir yandı ki birlikte güldüğümüz mutluluktan gözlerimizin parladığı anlara daha şimdiden özlem duymaya başladım. Tişörtlerini yerleştirirken gözyaşlarım damlayıp ıslattı onları. Kalbim daha ne kadar dayanırdı bu acıya bilemiyordum. Önce okşayıp sevdim göğsüme bastırdım ondan sonra yerleştirdim her bir eşyasını.

GÜL BAKIŞLIM (MTS-3) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin