Bölüm 22

244 37 281
                                    

Odada delicesine çalan telefonun tanıdık melodisi kulağıma ulaşınca, kendikim olduğunu anlamıştım. Hızlıca göz gezdirdiğimde Oktay'ın yanımda olmadığını ve yine beni yatağa taşıdığını da fark etmiştim. Yastığın üstüne iliştirilmiş bir not hemen dikkatimi çekmişti.

''Spor salonunda olacağım, seni uyandırmaya kıyamadım aşkım.''

Yüzümdeki gülümseme iyice yayılırken liseli aşıklar gibi notu öpüp koklamıştım. Ne güzel bir histi...

Arayan kimse vazgeçmeye niyeti yoktu belli ki, doğrulup komodine uzandım ve telefonu elime aldım. Arayan Gamze'ydi. Ayrıca İlkay'ın da aradığını görmüştüm bildirim panelinden. Gamze bu kadar ısrarla arıyorsa, bir şey olmuş olmalıydı. Sesimin çıkacağından emin olduktan sonra açmıştım.

[Günaydın Damla, nasılsın? Uyandırdım sanırım ama çok önemliydi.]

''Günaydın canım, sorun değil uyanmıştım zaten. Her şey yolunda mı?''

[Senin mevcut çizdiğin tasarımlarından biriyle harika bir iş bağladım ama çok acil yapılması gerekiyor ve müşterinin isteği doğrultusunda pastayı Swarowski taşlarla süslememiz lazım.]

''Taşlar da evimdeki kasada, doğal olarak ulaşamazsın.''

[Yeni sipariş versem asla yetişmez, alelade bir şey de olsun istemiyorum. Nasıl çözebiliriz bu durumu sence?]

''Ben gelebilecek konumda değilim açıkçası ama sana biriyle yollayacağım Gamze, birkaç saate elinde olur. Gelecek kişiyi tanıyorsun aslında İlkay, ne kadar gerekiyorsa al kalanını yine ona ver olur mu canım?''

[Harikasın, çok sevindim buna. Bekliyor olacağım, tatil nasıl gidiyor?]

''Her şey muhteşem, çok teşekkür ederim Gamze'ciğim. Sen olmasan böyle rahat gezemezdim, yokluğumu aratmıyorsun. Geri döndüğümde sana güzel bir izin planı yapalım istersen, ne dersin?''

[Hayır, yani ben çalışmayı seviyorum, izine ihtiyacım yok. Buraya gelmek beni kendime getiriyor.]

''Peki sen nasıl istersen ama bir şey olursa söylemekten çekinme. Görüşürüz canım, ben İlkay'ı yönlendiriyorum hemen.''

Tepkileri biraz garip gelmişti açıkçası, geri döndüğümde bunu araştırmayı aklımın bir köşesine not etmiştim. Gamze gerçekten de çok iyi bir çalışan, aynı zamanda da pastane kurulduğu günden bu yana bana çok destek olan gönülden bir arkadaşımdı. Nerede çalışan nerede dost olacağını çok iyi bilirdi. Ses tonu ve çıkışı bana iyi şeyler olmadığını düşündürmüştü. Ona değer veriyordum ve asla başına bir şey gelmesini istemezdim. Neden böyle düşündüğümü bilmiyordum açıkçası, yine de gözardı etmeyecektim.

Yataktan kalkıp banyoya yöneldim, dişlerimi fırçaladım ve yüzümü güzelce yıkayıp saçımı tepeden toplayarak at kuyruğu yaptım. Gardroptan siyah bir tayt ile bir de sporcu atlet seçtim kendime. Spor yapan yakışıklıyı yalnız bırakmaya niyetim yoktu. Spor yapmayı pek düşünmüyordum sadece onu izleyip, biraz gözlerimin de sefa sürmesi derdindeydim. Çünkü ağrılarım süper bir şekilde azalmış olsa da özellikle kasıklarımdaki kendini ara ara belli etmeye devam ediyordu. Başıma bir iş açmamasını ummaktan başka çarem yoktu şuan için. Gerçi reglim yaklaştığı için de olabilirdi ya, neyse.

Hazırlanmıştım ama gitmeden önce bir telefon görüşmesi daha yapmam gerekiyordu, hemen İlkay'ın numarasını tuşladım, daha ilk çalış sonlanmadan açılmıştı.

''Selam, dost dediğim ama post çıkıp arkamdan iş çeviren arkadaşım.''

[Oo, siz beni arar mıydınız Damla hanım? Fena mı yaptım be, sayemde özel korumayı kaptın. Teşekkür edeceğin yerde, bir de gönül koyuyorsun.]

BİR DAMLA AŞK (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin