Bölüm 56

138 15 1
                                    

DİKKAT!!!
Bölümde yoğun derecede +18 içerik (Cinsellik) bulunmaktadır. Lütfen bunu dikkate alarak okuyunuz.

Damla;
Etrafta virüsten eser kalmamış, her yer nokta nokta dezenfekte edilerek tekrar düzenlenmişti laboratuvarda. Artık daha dikkatliydik, robot kol ile taşıyarak çıkartıyorduk numune tüplerini. Ben de her geçen gün biraz daha çözüyordum babamın yazısını, ama küçük ve karmaşık olduğu için oldukça zorluyordu beni bu durum. Yine de yılmayacaktım, eğer cevap burada gizliyse mutlaka onu bulacaktım.

Dedemiz verdiğim bilgiler doğrultusunda eliyle koymuş gibi bulduğunu söylemişti Oktay'ın annesini. O kadar rahatlamıştım ki, gördüğünde nasıl sevineceğini düşünüp hayaller kuruyordum günlerdir. O olduğunu kesinleştirmişlerdi gizlice test yaparak ama Çetin bey yılların ona iyi davranmadığını da eklemişti. Yüzüne bakıp ona söyleyememek çok zordu ama yapamazdım. Eğer burada işimiz daha da uzarsa bir şekilde onu adaya götürecektim, ama öyle olmayacağına emindim. Neden bilmiyorum ancak Oktay'daki inanç bana da bulaşmıştı, sanki çok yaklaştığımızı hissediyordum ve artık daha rahattım.

''Bu neşeyi neye borçluyuz güzellik?''

''Hiç, bugün içim kıpır kıpır. Sebebi belli aslında, sen, sen ve yine sen.''

''Ne mutlu bana o zaman. Sevdiğimin yüzünü güldürebilmekten başka derdim yok.''

''Seni çok seviyorum.'' diyerek ensesinden öpüp kucağına oturmuştum. Elindekileri bırakıp ara vermişti hemen, hiç dayanamazdı dizlerinin üstündeki ağırlığıma. Dakikalarca süren öpücüklerimizi gelen yemekler bitirmişti. Bugün noddle günüydü, daha iyi denk gelemezdi.

Yemeğimizi yerken havadan sudan konuşuyorduk, onunla böyle sohbet etmeyi özlediğimi fark etmiştim. O kadar olaylı günler geçiriyorduk ki bunlar lüks olmuştu hayatımızda sanki.

Haddinden uzun sürdüğünü anlayınca bitirip işimize geri dönmüştük. Oktay'a çözdüğüm bir yazıyı göstermek için yaklaşırken dosyadan kayan kağıtları tutmak için elimi altına koymuştum ama nasıl olduysa kağıtlar parmaklarımı kesmişti bir anda. Acıyla inlediğimde Oktay dosyayı alıp kanayan parmağımı dudaklarına götürmüştü hemen. Bir yandan iyi gelirken bir yandan da yanıyordu ama yüzüne bakınca gülmemi engelleyememiştim.

''Tam da vampirler gerçek değildir diye düşünmeye başlamıştım.''

''O nereden çıktı aşkım?''

''Dudaklarında hala biraz kan var da ondan, ama çok seksisin.''

''Ah öyle mi? Tükürük asidik olduğu için kanı durdurur hem de enfeksiyonu engeller, kıyamadım ne yapayım.''

''Seni içmeye alıştım demiyorsun da.''

''Noddle'ına ne koydular senin, anlamakta zorlanıyorum bugün bebeğim. Kan içmeye başlamadığıma eminim.''

''O senin düşüncen. Nasıl iyileştin sanıyorsun yakışıklı? Bence seni iyileştiren aşkımla harmanladığım kanımdı.''

''Dur bir dakika, sen bana kan mı verdin?''

''Evet, yine. Vurulduğunda da vermiştim, virüsü kaptığında da verdim. Gurur duyuyorum, o yüzden diyorum ki ilaç benim, gerisi boş.''

''Ne dedin sen?''

''Boşver gitsin, ben de ne saçmaladığımı bilmiyorum.''

''Bir daha söyle, lütfen.''

''Kanım, ilaç dedim. Bunu hep söylüyorsun ya, ben söyleyince niye garipsedin. Sen benim ilacımsın demiyor musun bana?''

BİR DAMLA AŞK (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin