Gözlerime dolan yaşları geri itip birkaç kez derin nefes aldıktan sonra açtım telefonu, beni kendime getirecek tek kişi oydu şuan. Konuşmak istemiyordum aslında, sadece bana ne olursa anlatmasını, o dinlendirici sesinin içime işlemesini istiyordum.
[Merhaba güzelim, nasılsın?]
''İyiyim, sen nasılsın?''
Ne yalan ama, iyi neydi unutmuştum o gittiginden beri. Özellikle şimdi yanımda olmasını çok isterdim.
[Ben iyiyim ama sen değil gibisin, ne oldu?]
''Hiç, önemli bir şey değil. Konuşmak istemiyorum desem darılır mısın?''
[Tabii ki hayır ama endişelenirim, bunu ister misin?]
''Hayır, asla. Bu isteyeceğim son şey olur.''
[Bana her şeyi anlatabilirsin, seni yargılamayacağıma söz veriyorum. İyi değilsin Damla, ağlamışsın bunu anlayabiliyorum. İçinde tutmaya devam edersen seni yiyip bitirecek. Emir'le ne oldu? Planın işe yaradı mı?]
''Evet, harika gitti. Bunu yapmak istemedim, hiç istemedim ama mecburdum Oktay.''
Kendimi böyle kandırıyordum işte, bir yere kadar doğruydu sadece. Belki de başka yolu seçmeliydim öğrenmek için. İçimde biriken öfkeyi bazen beni kullandıkarında bu şekilde kusuyordum. Onlar kötüydü evet, ama insandı. Ben ise acımasızca bir kez daha iyilerin tarafındayım, bunu onlar için yapıyorum diyerek kendimi avutuyordum.
[Peki öğrenebildin mi?]
''Hayır, söylemedi. Zamanı gelince açıklayacakmış kendisi. Benim için tehdit olamayacağı belli, yaptığından çok pişman olmuş ama ne anlamı var ki? Sanırım bir süre daha katlanmak zorundayım, bu son uyarımdı ona.''
[Her ne olduysa, bunu sonuna kadar hak ettiğine eminim. O sözleri söylemiş olması bile yeterli bana göre. Kimse kaybetmediği birinin acısını bilemez, konuşmak her zaman kolaydır ama yaşayanlar için bu hiçbir zaman kolay olmaz.]
''Öyle haklısın ki. Kendimi yapmak zorunda olduğum şeyler var diyerek kandırıyorum Oktay ama bunlar çok ağır. Ben böyle biri değilim. Benden nefret edersin, inanamazsın belki anlatsam.''
[Bunu anlatmadan bilemezin değil mi?]
''Peki, sen istedin. Beni dinlemesi için ona karşı ilaç tarzı bir şey kullanarak kısmi bir felç haline soktum bedenini, sonra da tehditlerimi savurup panzehri verdim ve gitti.''
[Kanima yılanının zehrini mi kullandın?]
Duyduğumda şoka uğramıştım resmen, nasıl bilebilirdi? Bunu o kadar az kişi bilirdi ki, bulmak neredeyse imkansızdı.
''Evet, nasıl bildin Oktay?''
[Manken olabilirim ama iki üniversite bitirdim ve yüksek lisanslı bir kimya mühendisiyim ben. O zehrin yapay benzerini üretmiştik laboratuvarda. Ülkemizde o yılan türü bulunmuyor sadece ilaç yapımında kullanıldığını biliyorum. En zararsızını kullanmışsın aslında, hiçbir yan etkisi yok ve hayati organlara hasar vermiyor. Vücutta kalma süresi uzarsa orası biraz sorun olabilir tabii, neyse konumuz bu değil. Yapmasaydın seni dinleyeceğinden nasıl emin olabilirdin ki? Öfke kontrolü olmayan biri o, sana zarar verebilirdi ve bu hayatında yaptığı son şey olurdu. Bilerek ıskaladığım parmakları ona yapabileceklerimin sadece fragmanı olabilir. Ben de değer verdiklerimi korumak için ne kadar gerekiyorsa o kadar ileri giderim.]
''Ben ne diyeceğimi bilmiyorum gerçekten. Yaptığımın doğru olduğunu söyleyeceğini zaten düşünmüyordum ama destek vereceğini de hiç düşünmemiştim. Afedersin, sadece çok şaşırdım.''
![](https://img.wattpad.com/cover/247670084-288-k481753.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR DAMLA AŞK (TAMAMLANDI)
Mystery / Thriller"İnsan adını yaşarmış derler ya hani, bu yüzden miydi gözümden akan yaşın hiç dinmemesi?" Bir sır... Bir miras... Bir aşk... Hayatı 14 yaşında altüst olmuş olan Damla' nın, verdiği büyük savaş sonucunda bugünlere nasıl geldiğini ve hiç beklemediği a...