Bölüm 10

262 44 270
                                    

Dilek'le konuşuyordum ama aklım Oktay'daydı. Onu kırdığım için üzgündüm, evet ama bunu onu korumak için yapıyordum. Yakınımda durması ölmesine belki daha da kötüsüne sebep olabilirdi, buna izin veremezdim. Beni kimse anlamıyordu, bazen ben bile anlamıyordum ya neyse.

Biz konuşurken, Ahmet Oktay'la biraz kafa dağıtacaklarını söyleyen bir mesaj atmıştı. Anlık bir kararla biz de Dilek'in tasarlayıp diktiği pijamalarımızı giyip aşağı indik ve kendimize yiyecek bir şeyler hazırlayıp bir de film ayarladık. Öncesinde Dilek bana balayında neler yaptıklarını ve o geceyi de anlatmayı ihmal etmedi. Onun adına sevinmiştim.

''Üzme kendini, Ahmet ona anlatacaktır neden böyle davrandığını. Hem senden gerçekten hoşlanıyorsa zaten buna takılmayıp özür dileyecektir o da. Ben seni anlıyorum, tehlikeli olduğunu da biliyorum ama sadece bir şans ver işte. Belli ki o buna hazır, bu kadar esaret ve yalnızlık yetmedi mi? Sen istesen her şeyi yapabilirsin, buna inanıyorum.''

''Haklısın, o bunu istiyor gibi. Ben de istiyorum ancak biliyorsun canım, tehlikeli bir yolda yürüyorum ben, ya ona bir şey olursa?"

Ruhum artık yitip giden canların ağırlığını taşıyamıyor. Yoruldum... Aynaya bakıp etrafın kan gölüne döndüğü o anları görmekten yoruldum. Nefesimin bile benim canımı yakmasından, acıdan, her şeyden bıktım. Onu dinlerken bunları haykırmak isteyen dudaklarımı birbirine bastırıp konuşmaması için kilit vurdum yine. Bunu biliyordu zaten, yine de kendi acımla kimseyi üzmemeliydim.

"Bu bir bahane değil güzelim, korktuğunu biliyorum ve hak da veriyorum sana ama ona bakarsan yolda yürürken başına saksı düşüp de ölebilir. Kader yazıldıktan sonra geri kalan herşey sadece bir aracıdır. Öyle veya böyle, öleceğin varsa ölüyorsun. Engellemenin ya da kaçmanın bir yolu yok, bunu en iyi sen bilirsin."

"Bugünkü açık sözlüğünü neye borçluyuz? Sen kimsin ve Dilek'e ne yaptın?"

"Ben hala benim, ne söylediğimi de biliyorum. O çabalıyor, sen de cesur ol biraz. Tek istediğim düşüneceğine söz vermen, sonra konuyu kapatacağım."

"Söz eğer adım atarsa ona bir şans vereceğim. Şimdi veya sonra, deneyeceğim Dilek. Ama büyük bir sorun var, adı da Emir.''

''Emir mi? Nasıl yani, bir şey mi yaptı yoksa?''

''Dün eve gelip Oktay'a tehditler savurdu. Benime ilgili bir şeyler biliyormuş. Onu karşıma almamam gerektiğini de ima etti konuşmasında. En çok da beni kızdıran ve üzen neydi biliyor musun? Beni kardeşimle vurdu. Ben terbiyesizmişim ve eğer Yağmur yaşasaymış onu da kendim gibi yetiştirirmişim, iyi ki ölmüş.''

''Ne? O şerefsizi öldüreceğim.''

''Ahmet onu ne kadar tanıyor Dilek? Yani benim hatırladığım bir anda bomba gibi hayatımıza girdiğinden fazlası değil. Sonra her şeyde yakınımızdaydı. Saldırıya uğradığımız gün bana zorla bir randevu ayarlattı, işten çıkışta da vuruldum işte. Bağlantı var gibi geliyor bana, yoksa bir hafta İstanbul'da girmediğimiz delik kalmadı Oktay ile, neden o zamanlar değil de o gün oldu? Çözemiyorum henüz, bunu ısrarla inkar ediyor oysa. Güya bana zarar vermektense ölürmüş daha iyiymiş, sonra da senin kurtuluşun olabilirdim ama şimdi kabusun olacağım deyip çekip gidiyor. Ne yapmaya çalışıyor bilmiyorum, açıkçası beni korkutuyor.''

''İnanamıyorum, nasıl öğrenmiş olabilir? Ahmet ona çok güvenir ve sever de ama anlattığını hiç sanmıyorum. Olayın ciddiyetinin farkında yıllardır. Bir şekilde öğrenmeliyiz aslını astarını.''

''Öğrenmeliyim... Senin karışmanı istemiyorum, tek başıma olursam yanaşmam ve konuşturmam kolay olur. Hem sizden şüphelenmemesi lazım, bilmiyor sanmalı ki köstebek kimmiş öğrenelim.''

BİR DAMLA AŞK (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin