Bölüm 41

141 14 71
                                    

2 Hafta Sonra...

Kutuyu açalı tam iki hafta olmuştu. Babamın bize bıraktığı, veda niteliğinde bir videoyu izledikten sonra günlerce elleyememiştim bir daha. Sonra yavaş yavaş, anılarımı, kanıtları, belgeleri ve daha bir sürü şeyi boş odalardan birine yerleştirmiş ve günden güne anlamaya çalışmıştık.

Artık karşı tarafın beni neden öldürmek istediğini daha iyi anlamıştım. Başta amaçları başkaymış meğerse, şimdi ise babamın onlara bıraktığı sahte aşı ile, bizim tarafımızdan aşı üretilemesin diye peşime düşmüşlerdi. Artık her şey daha tehlikeli ve karmaşıktı. Ama ellerindekinin sahte aşı olduğunu fark ettiklerinde nasıl bir rezaletin yaşanacağını tahmin ediyordum. İşte asıl o zaman saklanmamız gerekecekti.

Yine zekice ama çok karanlık bir hamle yapmıştı babam. Cengiz'in de tahmin ettiği gibi içimdeki o bilgi kartında gerçek aşının formülleri vardı. Tabii ellerindeki kartı açmak için kutudaki şifreye de ihtiyaçları olduğu kesindi. Şuan bana ulaşmak için delicesine bir çaba içinde olmalıydılar. Şifre ve tamamlayıcı diğer tüm materyaller bende iken, o aşıyı yapmalarını geçtim formüle ulaşmaları bile imkansızdı.

MİT'in başkan yardımcısıyla görüşerek onlara Cengiz'in yaptıklarını, tavrını, çekip gittiklerini ve rızam dışında bana zarar vererek sözleşmeyi yok saydığını bir güzel anlatmıştım. Duyduğunda çok şaşırmış olsa da belli etmemeye çalışmıştı ama ben anlamıştım. Babamın sözleşmesine ek olarak kendim bir sözleşme hazırlamış ve onlara sunmuştum. Cengiz ve ona yardım eden-kim olduklarını birkaç saat içinde öğrenmiş olacaktım- herkesin teşkilattan çıkarılmasını talep etmiş, bu yapılırsa aşı için gelecek bilgileri seve seve paylaşacağımı, hatta üretimi için yeterli finansman ve gerekli bilim insanlarına sahip olduğumuzu da söylemiştim. İhtimal vermesem de kabul edilmişti, şaşırmıştım ama çok da sevinmiştim buna.

Oktay ile ortak karar alarak, aşı formülünü aldıktan sonra bizzat kendisinin kurulacak tesisin başında olacağını iletmiştik, belki de bu yüzden izin vermişlerdi. Onun potansiyelini biliyorlardı ki, Oktay da bu konuda kendine güveniyordu zaten. Ben de başaracağından emindim. Yeri bilinmeyen, konumu asla saptanamayan bir yere kurulacak tesisin çalışmaları başlamıştı çoktan. Bizim için de insanlık içinde büyük bir adım oalcaktı bu.

Silahın ne zaman kullanılacağını bilmediklerini ama eğer bahsi geçen kutu gelirse mutlaka onlara haber vermem gerektiği söylenmişti. Zamanı gelince öğreneceklerdi elbet, babamın başlattığı işi layığıyla bitirecektim. Her şey bittiğinde de onlardan özgürlüğümü istemiştim. Hiç ikiletmeden kabul edilmiş ve o zaman beni bir ödülün beklendiği de araya sıkıştırılmıştı. Kardeşimden bahsettiğine emindim, tabii hiç çaktırmamıştım.

Onun yanımda olduğunu kimseye söylememe kararı almıştık. Dilek'e bile... Bir tek Kaan ile irtibata geçmiş ve olan biteni güvenli bir hattan anlatmıştım. Çok şaşırmış ve sevinmişti de. Bilseydi bana mutlaka söyleyeceğini de eklemişti saatler süren konuşmamızın sonunda. Zaten hiç şüphem yoktu ondan. Her şey istediğim gibi gitmişti.

Bu iki haftada güzel şeyler de olmadı değildi elbet. Kardeşimle daha yakınlaşmıştık. Oktay ile ayrılığımız da üç gün sürmüştü sadece, ona istediği gibi güzel bir oda hazırlamıştık. Kendi isteğiyle Amerikan tarzı evimizin tavanarasına yerleşmişti. Aradaki iki duvarı kırarak ona hem geniş bir oda hem de aktivite alanı yaratmıştık. Odayı harika dekore etmişti.

Emir'e bu süreçte neredeyse hiç ulaşamamak onun canını sıkmıştı ama bir yerden sonra vazgeçmişti aramaktan. Bir derdi olduğu kesindi, telefonlarımızı açıyor ama iki kelime etmeden kapatıyordu. Ülkede olduğundan bile emin değildim açıkçası. Bunca yıl yanında kalıp ağabey gibi gördükten sonra Yağmur'a böyle davranması onu çok üzmüştü. Yine de güçlü bir kız olduğunu kanıtlamıştı davranışıyla. İlk haftadan sonra bir daha hiç aramamıştı onu. Dönmemesini umsak da, bir gün çıkıp geleceğinden emindik biz Oktay ile.

BİR DAMLA AŞK (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin