Bölüm 49

133 15 82
                                    

Oktay anlatımından;

Takdim töreni günü...

İşte o gün gelip çatmıştı. Günlerdir planı en ince ayrıntısına kadar ezberlemiştik. Bu kez hata payımız yoktu çünkü batırırsak muhtemelen hepimiz orada ölürdük. Gergindim, Dünya'yı sırtımda taşıyordum sanki.

Atlas misali...

Atilla dün gece bize tam gün ve saatini söylemişti baskının. İki gün sonra, gece saat 11'de yapılacaktı. Muhtemelen takdim töreninden haberleri vardı ve benim Damla'yı götüreceğimin kurallara aykırı olduğunu düşünerek, onu tek bırakmış olabileceğimi varsayıyorlardı. Damla ile onlara harika bir sürpriz hazırlamıştık. görünce Cengiz'in yüzündeki ifadeyi merak ediyordum açıkçası.

Tayfun, Yağmur ve Gamze de bizimle gelmişti. Törenden sonra, Türkiye'ye geri dönmeyip doğruca tesise gidecektik. Aşıyı bulana kadar orada gizlenecektik, çok sürmemesini umsam da hala kaygılarım vardı bu konuda. Dünya'nın en iyi bilim insanları ve alanında yetenekli doktorları, mühendisleri getirtilmişti ama ilk hali hep benim elimden çıkacaktı. Formülü öylece kimseye veremezdim. Onlar benim birleştirdiğim formülü deneyip sonuçlarını iletmekle yükümlü olacaklardı sadece.

Hava sahasına girer girmez iki eskort jet etrafımızı sarmıştı. Alana sorunsuz iniş yapmamız ve sonrasındaki transferlerden iki ülkenin hükümeti sorumluydu. Tabii güvenliğimiz de onlara emanetti. İndiğimizde bizi neredeyse bir ordu koruyordu. Vakit kaybetmeden de tören alanının ve sığınağın olduğu bölgeye gelmiştik. Şehirden oldukça uzakta, kırsal diyebileceğim bir yerdi. Dikenli tellerle çevrili, dev bir saraydan oluşuyordu alan. Kuzey ışıklarını andıran renklerle donatılmıştı. Hayran olunacak bir mimariye sahipti kesinlikle. Bu kadar büyük bir şey beklemiyordum, ama hoşuma gitmişti.

Dedem bizi kapıda karşılamıştı. İçerisini gezdirdikten sonra dinlenmemiz ve akşama hazırlık yapmamız için kısa bir konuşmadan sonra serbest kalmıştık. Aradığımız fırsat tam da buydu. İlkay ve benim kontrolümde seçilen en iyi adamlarımızı bir odaya toplayıp önceden bildikleri talimatları hatırlattık ve işlerini yapmaları için hepsini saraya dağıttık.

''Umarım bir sorun çıkmaz, yoksa buradan sağ çıkamayabiliriz.''

''Haklısın, çıkmaması için ne gerekiyorsa yapacağız.''

''İşin büyük kısmı sende. Hala yapmak istiyor musun?''

''Evet, bu yaşanmak zorunda. Kimse bizi, beni hafife alamayacağını görmeli. Dahası ben bir şey yapmayacağım zaten, sadece kendi kazdığı kuyuya kendi düşecek.''

''Fena ders vereceksin. İtiraf ediyorum Oktay, bu kadar ileri gidebileceğini düşünmezdim, ama sen beni hep şaşırtıyorsun dostum ve haklısın, herkes bunu görmeli.''

''Ben de düşünmezdim ama denize düştüğünde ya yüzmeyi öğreniyorsun ya da boğuluyorsun. Ben iyi yüzerim, onlar düşünsün.''

''Aynen öyle adamım. Sonuna kadar yanındayız. Kızlar nerede?''

''Odalarında. After Parti'de ne giyeceklerini seçiyorlar sanırım.''

''Yandık desene. Yine kalbimize indirecekler. Onlara yan bakan olursa derisini yüzerim, açık konuşayım.''

''Merak etme olacaklardan sonra kimsenin etrafına bakacak halde olacağını sanmıyorum. Hem bakmaya çalışana da acırım açıkçası, kızlar afilli. Bize gerek kalmadan ifadelerini alırlar.''

''Haklısın galiba. Ben bir teftişe çıkıyorum, sen de konuşmanı gözden geçir istersen. Önemli bir şey olursa haber veririm.''

İlkay emanetleri kontrol edip adamların işlerini yaptığından emin olmak için kontrole çıkmıştı. Ben de soluğu Damla'nın yanında almıştım. Arkasından yaklaşıp boynuna bir öpücük bıraktım. Düşünceli görünüyordu cama yansıyan aksi.

BİR DAMLA AŞK (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin