Bölüm 45

161 13 169
                                    

Damla anlatımından;

Yatağımda dönüp dururken Yağmur'u kontrol etme isteği duymuştum aniden. Oktay bu gece atölyede olacağını ve yatmaya gecikebileceğini söylemişti, beni de nedense uyku tutmuyordu bir türlü. Üçüncü kata çıkıp sessizce odasına girdim kardeşimin ama yatağında değildi. Su sesi de gelmediğine göre banyoda olamazdı.

Telaşa kapılmadan önce etrafı kontrol ettim ve yaşam alanında ki açık pencereyi fark ettim. Gecenin tatlı rüzgarı içeri doluyordu. Bu pencerenin çatıda ki küçük bir yere açıldığına emindim. Ayağımı dışarı atıp üçgen, yukarı doğru uzanan duvara sırtını yaslayıp kulaklığını da takmış olan kardeşimin yanına çıkmıştım iki adımda. Benim geldiğimi anlayınca hemen çıkartıp gülümsemişti.

''Her şey yolunda mı meleğim?''

Kollarını bana dolarken derin bir iç çekmişti. Bir derdi vardı geldiğinden beri, anlıyordum ama üstüne gitmek istemiyordum. Kendi anlatmak istediği zaman anlatacaktı.

''Evet, iyiyim abla. Sadece biraz, nasıl desem melankolik bir havadayım. Burayı çok sevdim, odaya taşındığımdan beri çıkıyorum diyebilirim. Yıldızlar çok güzel, sanki dokunsam ulaşacağım kadar yakın görünüyor.''

''Sevdiğin şeyleri yapmayı erteleme zaten.''

Başını dizime koyup güzel gözlerini yüzüme odaklamıştı. Ama boş bakıyordu, sanki benim yerimde başkasının olmasını ister gibiydi. Sormalı mıydım? Emin olamıyordum, yine de merakım ağır basacaktı galiba.

''Abla, Oktay ağabey ile tanıştığında ona nasıl güvendin? Yani sana zarar vermeyeceğini, gerçekten sevdiğini nasıl anladın?''

''Bayağı hareketli bir tanışma olmuştu bizim ki. Aslında biraz da klişeydi. Ben onu düğüne getirmek için havaalanına gitmiştim ve bulmaya çalışırken de yürüyen merdiven elbisemi kapmıştı.''

''O şeyler beni hep ürkütüyor, çok korkunç. Sonra?''

''Eteğimi ve kendimi yem olmaktan kurtarmaya çalışırken bir el bana yardım etti ama dengemizi kaybedip yere düştük. Daha doğrusu yere değil, Oktay'ın üstünde buldum kendimi. Tabii o ara iyi sövüyordum adama, kim olduğunu öğrendiğimde elbisemle aynı renge ulaşmıştım.''

''Ciddi misin? Koskoca hava limanında birbirinizi böyle mi buldunuz?''

''Çok ciddiyim, feci utanç içindeydim ama olan olmuştu. Onu alıp son sürat düğüne gittim.''

''Anlamadığım bir şey var, neden sen aldın onu? Kendi gelemiyor muydu?''

''Gelirdi elbet ama o adamın nikah şahidiydi ve ben de Dilek ablanın nikah şahidiydim, yaniriske atmak istemedik. Ayrıca o uzun süre burada olmadığı için pek yol bilmiyordu. Aramızda kalsın, Google haritalar ile yarışırım bu konuda."

''Emir bunu birkaç kez söylemişti bana. Nereden geldi, ne iş yapıyordu o zamanlar?"

"O mankendi. O gün de bir defileden çıkıp son anda uçağa yetişerek gelmişti. Yanında valizi bile yoktu."

"Oktay ağabey bir manken miydi? Senin için bunu bıraktı yani.''

''O çok yetenekli biri. Dünya'nın en güzel şehirlerinden birinde yaşıyordu ayrıca, Amsterdam'da. Gittiğimde aşık olmuştum adeta. Bana orada ilan-i aşk etmişti, benim için özel bir yer olacak her zaman."

"Ne kadar güzel. Birbiriniz için yaratılmış gibisiniz, o kadar tatlısınız ki beraberken size bakmaya doyamıyorum. İyi ki yanında o varmış.''

BİR DAMLA AŞK (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin