Bölüm 5

310 45 148
                                    

Yine konuşarak yol nasıl bitti anlamamıştım, alışveriş merkezine varmıştık bile. Burayı seviyordum. Harika bir kitap-kafe yeri vardı. İkinci katta, direk havuzu gören bir konumdaydı. Saat başı havuzda müzik çalarak ritimle ışık saçıp su dansı yapılıyordu.

Park edip güvenlikten sorunsuz bir şekilde geçtikten sonra ikinci kattaki birçok seçkin mağazayı sırayla dolaştık. Burada kaç gün kalacak bilmiyordum ama çok fazla kıyafet almaması dikkatimi çekmişti. Her gün değiştirirse en fazla on gün idare ederdi onu. Neredeyse hepsini seçerken fikrimi sormuştu. İtiraf etmeliyim ki, üstüne ne giydiyse çok iyi taşıyordu. Manken olmasının da kıyafetleri denerken büyük katkısı olduğuna emindim. İlgilenen görevliler de aynı fikirde olmalı ki deneme kabininden her çıkışında ağzı açık bakıp etrafından ayrılmıyorlardı. Üstelik sadece kadınlar değildi bunu yapan, tercihlerinden mi yoksa gerçekten yakıştığı için mi bilinmez bazı erkek personeller de ona düşmüştü. Bakıldığına çok uçuk bir yakışıklılığı olduğunu düşünmüyordum aslında ama hareketleri, nezaketi, bakışları ve fiziğiyle karşı tarafı etkileyebilecek biriydi bence.

Kimseye ters bir söz söylememiş, çok nazik davranmıştı. Benim gibi çok gerekli olmadıkça kredi kartı kullanmamış olması da gözümden kaçmamıştı doğrusu. Aldığı her şeyi nakit ödemişti. Ayrıca marka takıntısı olmamasını da sevmiştim. Onunla gezerken ben de gözüme çarpan bazı elbiselerle, bir de trençkot alıp ona eşlik etmiştim. Son olarak bir tane valiz alması gerektiğini söyleyerek ilk gördüğü çantacıya girdi ve ne istediğini açıkça ifade edip, kızın getirdiği valizi satın aldı.

Elimizdekileri arabaya bırakıp, tekrar içeri girdik ve benim en sevdiğim restorana oturup harika bir öğlen yemeği sipariş ettik. Beklerken telefonu çalmıştı. Konuşmasından anladığım kadarıyla karşı taraftaki Ahmet’ti. Belli ki arkadaşının halini hatrını sorup, bir ihtiyacı var mı öğrenmeye çalışıyordu. Sonunda aklına gelmesi iyi bir şeydi ama taze evlilerden pek dönüş beklememek gerekirdi değil mi?  Yanılmamıştım, garson elinde yemeklerimizle yaklaşırken o Ahmet’in selam söylediğini iletip benim de karşılığını verdiğimi söyleyerek telefonu kapatmıştı.

Havuzun tam önündeki bahçeli bir restorandaydık. Buranın yemekleri gerçekten çok güzeldi. Özlediği şeylerden birinin mantı olduğunu söyleyip onu sipariş etmişti. İlk çatalı aldığındaki yüz ifadesi çok hoştu doğrusu.

‘’Dondurulmuş alıyorum ama bu kadar güzel olmuyor. Özlediğim şeylerden biriydi ve gerçekten çok güzelmiş. Ortama zaten diyecek lafım yok, tam benlik.’’

‘’Öyledir, çok nezih bir mekan. Hem mantıları kendileri açıyorlar burada, sıkça gelirim ben de. Afiyet olsun.’’

‘’Yanımda olduğun için ve beni evine de kabul ettiğin için tekrar teşekkür ederim. Bu konuda içim hala rahat değil aslında, seni daha fazla rahatsız etmek istemiyorum. Bildiğin iyi bir otel ya da rezidans varsa söyleyebilirsin ve asla yanlış anlamayacağım söz veriyorum. Ahmet’ten çekiniyorsan da bu aramızda kalır. Bana güvenebilirsin.’’

Onu rahatsız mı etmişti acaba davranışlarım? Böyle demesine üzülmüştüm açıkçası hatta biraz da kızmıştım, yine de belli etmemeye çalıştım.

‘’İtici görünmek istemem ama aklından bile geçirme bunu. Eğer evimde rahat değilsen ya da beni istemiyorsan orası ayrı tabii, istediğin şekilde ayarlayabilirim.’’

‘’İstiyorum. Yani, seninle kalmak istiyorum demek istedim. Sadece beni yanında çanta gibi taşıman senin için zor olur ya da işine engel olurum diye teklif etmek istemiştim. Yoksa evin harika, sen de çok naziksin. Yanında olmaktan mutluyum.’’

Düşüncelerinde samimi olduğunu anlayabiliyordum ama onu kesinlikle bir yere yerleştirmeye niyetim yoktu. Kaan temiz olduğunu söylemişti zaten, bu benim için şimdilik yeterliydi. Bu süre zarfında da işe gitmeyi düşünmüyordum. Çünkü ona evimin anahtarını veremezdim asla, bu yüzden de beraber vakit geçirmeye mahkumduk. Kötü olacağını hiç sanmıyordum açıkçası.

BİR DAMLA AŞK (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin