Bölüm 43

154 15 175
                                    

Oktay anlatımından;

Bedenimi bir buz kütlesinin üzerine koymuşlar gibi titriyordum. Konuşmak için bir hamle yapmaya çalıştığımda ağzıma takılı hortumu fark etmiştim. Boğazımı cayır cayır yakıyordu. Bir güçle elimin altında ki düğmeye defalarca basıp burnumdan nefes almaya çalışarak beklemeye koyuldum. Böyle yapmazsam daha çok acı çekecektim, biliyordum.

Hastanedeydim ve belli ki yoğun bakımdaydım. Peki ne zamandır buradaydım? Ne olmuştu da beni makinelerle hayata bağlamışlardı?Kapı açılıp koşarak içeri giren doktorlar başımda dizilmiş ve nefes almamı sağlayan hortumu bir çırpıda çıkarmışlardı. Entübe olduğuma göre durumum bayağı kötü olmalıydı ama işin garibi şuan iyi hissediyordum. Acım vardı evet, ancak ölecek gibi değildim. Nasıl bu kadar çabuk uyanabilmiştim? Çabuk gibi gelse de kaç saat veya gündür burada olduğumdan emin değildim.

Doktorların yüzünde resmen güller açarken görüşüm kararmıştı tekrar. Duyduğum tek şey; ''Bu bir mucize, siz gerçekten kutsanmışsınız.'' cümlesiydi.

Ne demek istemişti?

Odadaki seslerle gözlerimi açmıştım. Bulanıklık yerini cam gibi bir netliğe bıraktığında da, ilk onu görmüştüm. Yanıbaşımda ki sandalyede oturmuş, başını ellerinde tuttuğu bastonunun üstüne yerleştirmişti. Sanırım o dedemdi.

''Dede.'' diye seslendim sesimin tonunu ayarlayamadan. Bana ait değil gibi çıkmıştı, muhtemelen hortumdan kaynaklıydı.

''Şükürler olsun Allah'ıma, seni bana bağışladı.'' diyerek elime sarılmış ve saklayamadığı gözyaşlarını başını eğip silmişti. 

Hafifçe doğrulmak istediğimde sol tarafıma keskin bir acı saplanmıştı. Hemen geri yatıp bakışlarımı bedenimde gezdirdim. Kalbimin hemen altında ve kasığımda büyük bir bandaj vardı. Olanları ise yavaş yavaş hatırlıyordum artık.

''Herkes iyi mi?''

''Olacak, sen merak etmeyesin evlat.''

''Çok kişiyi kaybettik değil mi?''

Kenan'ın rahatlamış ama üzgün ifadesiyle buluştuğunda gözlerim cevabımı almıştım. Birden odada ki eksiklik zihnimin açılmasını sağlamıştı.

''Damla nerede? Bir şey mi oldu yoksa?''

''Hayır, o iyi ama bir süredir görmedim.''

''Ne demek görmedim?''

Aklıma gelen ve narkozun etkisinde iken gördüğüm rüya aklıma geldiğinde irkilmiştim. Aklımdan geçen ihtimaller beni korkutmuştu.

''Bilmiyorum Oktay, belki de eve Yağmur'u almaya gitti. Sakin ol, buluruz.''

''Hayır, beni bırakıp asla gitmez. Ona bir şey oldu, buna eminim.''

Benim çıkışıma karşılık kapıda ki adamlara bir talimat vererek onu bulup getirmelerini söylemişti.

''Onu en son ne zaman gördün?''

''Birkaç saat olmuştur.''

''Ben nasıl uyandım?Kaç saattir bu haldeyim Kenan?''

''Saat beş olmak üzere, hastaneye getirildiğinde on buçuk civarıydı. Damla yanından çıktığında saat bir buçuk olmuştu."

"Yani en az üç saattir ortada yok ve bunu kimse fark etmedi mi?"

"Neler olup bittiğini anlamaya çalışıyorduk, dikkat etmedim açıkçası."

Çalan kapıyla konuşmayı kesip korumanın söylediklerine odaklanmıştım. Kenan'ın ifadesine bakılırsa haberler iyi değildi.

BİR DAMLA AŞK (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin