Gamze'ye bazı şeyleri daha aciklamak için kalmıştım yanında. Duyduklarına inanamıyordu ama artık İlkay ile ilişkisi olduğu için, biraz daha bilmeliydi neyin içine girdiğini. Artık yorulduğumu hissedince ayrılmış ve odamıza geri dönmüştük. Sandığımdan daha fazla sarsılmıştım çünkü o kadar yorgundum ki nefes almak bile büyük çaba gerektiriyordu. Yatağa girmeden önce tuvalete gitmek istediğimi söyleyip Oktay'dan izin istemiştim. Kapının önünde bekleyeceğini söylemişti. Önceki sefer aklıma gelince gülümsemiştim, o da aynı anı hatırlamıştı bana hafifçe gülümserken.
Tuvaleti kullandıktan sonra üstümdeki hastane elbisesini kaldırıp yaraya baktım aynadan. Zımbaları çıkartıp düzgünce dikmişler ve Baticon ile dezenfekte etmişlerdi. Bunca zaman nasıl anlamadığımı hala bilmiyordum. Babam bana bunu nasıl söylememişti ya da neden yapmıştı böyle bir şeyi? Silahın yapılmış olması ise ayrı bir dertti ve şimdi neler olacağını bilmiyorduk. Önlemlerimizi almalıydık. Eğer doğruysa kullanılması an meselesiydi. Belki de çoktan kullanılmıştı da haberimiz yoktu.
Elbiseyi düzeltip ellerimi yıkadım ve soğuk suyu defalarca yüzüme çarptım. Bu ben miydim gerçekten? Dağılmıştım... Cengiz'in vurduğu yerde hafif bir morarma vardı, hatırlayınca gözlerime dolan yaşlar yine genzimi yakmıştı. Boğazımdaki yumru hala orada olduğunu hemen belli etmişti. Bir günde hayatım yine alt üst olmuştu işte.
Ölmeyi, kendimi öldürmeyi bile beceremeyen bir korkaktım ben. Olanların en büyük suçlusu bendim, her şeyin suçlusu bendim. Oktay'ın ölen adamlarının da, korkup beklediğim için ölen kardeşimin de, Dilek'in hayatının içine edilmesinin de, İlkay'ın halinin de. Her şey benim suçumdu.
Ben kendi kendime sayıklarken aynadaki görüntüm gitmişti. Ardından bana bakan kanlı yüzler ve ağlayan soluk renkli çocuklar belirmeye başlamıştı. Sanki gerçek gibiydiler ve uzansam onlara dokunacağım kadar da yakındılar şimdi bana. Ama bu nasıl mümkün olabilirdi? Çok geçmeden fısıltıların sesi yükseldi, senin suçun diyen çocuklar ve eşlerini kaybeden kadınlar aynadan çıkmış ve etrafımı sarmıştı. Kendimi korumak için duvara geriledim ama gelmeye devam ediyorlardı. Beni bakışlarıyla öldürebilecek kadar öfkeliydiler. Kabusta olmalıydım ama hiç de öyle gelmiyordu.
Birinin beni sıkıca sarıp yere oturtmasıyla kendime geldim. Oktay da benimle çökmüş, sakinleşmem için kulağıma fısıldıyordu. Ben ise sadece ağlıyor ve lanetler okuyordum. O soğuk acımasız yüzler artık yoktu ama o histen kurtulamıyordum. Birkaç dakika daha devam eden bu halim sonunda biraz durulduğunda etrafta fark ettiğim ayrıntılar beni ürkütmüştü.
''Ne oldu böyle?''
''Bilmiyorum sevgilim. İçeriden ağlama ve bağırışını duyunca kapıyı açtım, seni durdurmaya çalıştım ama sabunluğu aynaya fırlatmanı engelleyemedim. Neyse ki kendine zarar vermeden seni kırık parçalardan uzaklaştırabildim. Ne gördün Damla?''
''Ellerimi yıkayıp yüzüme su vurdum, sonra aynada insan yüzleri belirmeye başladı. Çok geçmeden de odayı doldurdular, hepsi bana çok kızgndı. Benim üyüzümden zarar gören insanlardı onlar, eminim.''
''Kimse yok bitanem, güvendesin.''
''Biliyor musun bu hale nasıl geldiğimi hatırlamıyorum desem inanır mısın? Sence bana ameliyattan önce veya sonra başka bir şey vermiş olabilirler mi?''
"Aslında bu benim de aklıma geldi çünkü mezarlıkta söylediğin şey biraz ürkütücüydü. Testlerin sonuçları daha gelmedi ama gelince varsa bir şey çıkacaktır zaten.''
''Şizofreni belirtisi bunlar Oktay, aklımı mı yitiriyorum yoksa? Kendi aldığım morfin bazlı ilacın böyle etkileri olamaz, onu daha önce de kullanmıştım.''
![](https://img.wattpad.com/cover/247670084-288-k481753.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR DAMLA AŞK (TAMAMLANDI)
Mystery / Thriller"İnsan adını yaşarmış derler ya hani, bu yüzden miydi gözümden akan yaşın hiç dinmemesi?" Bir sır... Bir miras... Bir aşk... Hayatı 14 yaşında altüst olmuş olan Damla' nın, verdiği büyük savaş sonucunda bugünlere nasıl geldiğini ve hiç beklemediği a...