BÖLÜM 19: "Karanlık içimize sızarken"

4.1K 351 27
                                    

Herkes farklı bir dilden söylenti uyudurmaya ve durumu daha kötü bir hale sürüklemeye çoktan hazırdı. Hiçkimse mantıklı düşünüp, yardımcı olmaya çalışmıyordu. Akademide her yaştan öğrenci vardı ve hepsi ortalığı sonsuz bir karmaşaya sürüklemeye başlamışlardı.

Olaylardan bir saat sonra karmaşa daha da büyüdü...

Öğrenciler yalnız başlarına gruplar halinde akademiden ayrılmaya ve kasabaya inmeye başlamışlardı. Yaşı çok daha ufak olan çocuklar ise ne yapacaklarını bilemez halde etrafta korkuyla dolaşıyorlardı. Onlar daha dış dünyada tek başlarına hayatta kalabilecek yaşta bile değillerdi. Öğrencilerden bazıları, "Önce ailelerimizin iyi olduğundan emin olmalıyız" diye konuştular. İçlerinden bir tanesi çıkıp, "Görünüşe göre herkes bir anda ortadan kaybolmuş ama hepsinin birdenbire yok olması mümkün değil" dedi.

"Haklısın" diyerek ona destek verdi arkadaşı.

"Belki de sorun sadece akademinin içindedir" dedi esmer olan. Başımı çevirdim ve seslerini duymamak için yanlarından uzaklaştım. Ruby, düşünceli bir şekilde yanıma gelerek, "Annemi ve küçük kardeşimi merak ediyorum" dedi. Kimse içten içe en kötü ihtimali kabullenmek istemiyordu. Herkes kontrolünü yitirmemeye ve sakin kalmaya çalışıyordu. Özellikle Alec, soğukkanlı halini korumak için her zamankinden daha fazla çaba harcıyordu. Ruby'nin ailesinin evi akademinin hemen yanındaki kasabadaydı. Akademi daha fazla kaos ortamına dönüşmeden önce ayrılmaya karar verdik. Sadece onun kaygısını yok etmek adına atılmış bir adımdı.

Giderken Alec ve Noah'a haber vererek bize katılmalarını istedik. Çok beklemeden birlikte kasabaya doğru yürümeye başlamıştık. Alec ve Noah'ın gelmesini özel bir sebepten dolayı istemiştim. En kötü ihtimale karşı. Ruby'nin annesi de diğerleri gibi ortadan kaybolmuşsa, hepimizin desteğine ihtiyacı olacaktı. Akademinin çıkış kapısından sonra uzanan yolu, buraya geldiğimden bu yana en sessiz gördüğüm zaman olabilirdi. Adeta koşarcasına adımlarla kısa zamanda evin önüne geldik. Ruby, hiç beklemeden kendini ön kapıdan içeriye attı.

Bahçede beklerken birbirimizin yüzü hariç heryere bakıyorduk. Hiç kimse bir diğerinden gelebilecek herhangi bir soruya hazır değildi. Evin üst katından gelen yürüme seslerinden sonra küçük bir bağırış duyuldu ve daha sonra bu sesler bir ağlamaya dönüştü. Ruby tükenmiş bir sesle ağlamaya devam ederek merdivenlerden indi ve yavaş adımlarla yanımıza geldi. Ona bakmak için nerdeyse kapıdan içeriye girecektim. Arkadaşımın boğazına oturan yumruyu tahmin edebiliyordum, çünkü aynısını yaşıyordum. Yardım edebilmek için ne yapabileceğimi bilemez haldeydim.

Yanına ilerledim ve ağlamasını durdurmak için ona sarıldım. Başını omzuma yaslayarak, "Annem burada yok. Büyüsünü de yakınlarda hissedemiyorum" diyerek hızlı hızlı solumaya devam etti. Elimi omzuna koydum ve "Hepsini geri getireceğiz" dedim. Ruby yaşlı gözlerini omzumdan kaldırıp, sanki aklına ani bir fikir gelmiş gibi yüzüme baktı. "Kardeşim, en azından onu bulmam gerek" dedi. Bu kadar telaşta çocuğu tamamen unutmuştuk. Ruby, hızlıca eve koşarak kardeşinin eşyalarından bir tanesini aldı. Gözlerini kapattı ve büyüsünün izini bulmaya çalıştı. Ruby, kardeşinin mavi hırkasını sıkıca tutarak ayağa kalktı ve ormanın içine doğru ilerledi.

Daha altı yaşında bir çocuk orada tek başınaydı. Kafamda dolaşan fikirlerden nerdeyse tümü, bütün bu sorunların bizden dolayı yarandığını söyleyip duruyordu. Soğumuş elime başka bir tenin temasıyla irkildim ve hızla kafamı çevirdim. Alec, bana doğru döndü ve "Sakın böyle şeyler düşünmeye başlama" dedi. Gücümüzden kaynaklı olarak, bazı durumlarda birbirimizin hangi duygular içinde olduğumuzu hissedebildiğimizi, tamamen unutmuştum.

"Bildiğim tek bir şey, bunun sebebi biz değiliz"dedi ve ardından "Her şey düzelecek" diye ekledi. Böyle söyleyerek hem kendisini hem de beni bu fikre inandırmaya çalışıyor gibiydi. İçten içe buna inanmıyor olsam da, "Haklısın" diyerek ona katıldım. Noah, aynı şekilde destek vermek için "Elbette düzelecek. Bu sadece bir tür..." hiç kimse böyle bir cümleyi nasıl tamamlayacağını bilmiyordu. Ruby, ağlamaktan kızarmış gözlerini silerek arkaya döndü ve "Belki de tanrı yıllar sonra iki koruyucuyu bunun için getirmiştir" dedi. Kardeşi ve annesi yüzünden böyle konuştuğunu biliyordum ama daha yeterli bilgimiz bile olmadan bu kadar yükü omuzlarımıza alamazdık.

Ateş MührüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin