BÖLÜM 6: "DARİAN"

504 57 9
                                    

Gerçekten delirip delirmediğimi bilmek istiyordum. Aynı şeyleri görüp görmediğimizi. Tabloya doğru adımladı ve "Sabah anlattıklarınla neredeyse aynı" dedi. İçimde tuttuğum nefesi sesli bir şekilde dışarıya verdim. "Tanrıya şükür" diyerek fısıldadım. Lorna, bana doğru döndü ve "Ben burada sevinecek bir şey göremiyorum" dedi. Yarım ağızla gülerek, "Bakış açımız farklı diyebiliriz" dedim.

Gözlerini çizimden ayrımadan yaklaşık bir dakika boyunca inceledi. İşaret parmağını öne doğru uzattı ve "Sahibini bulmamız gerek. Bu iş giderek daha çok ilgimi çekmeye başladı" dedi. Kendini olayların içinde bulduğu ilk andan intibaren bile ilgisini çekmişti. Bu durumun içinde aylardır kıvranan ise bendim. Onu bulmak benim için artık bir ilgiden çok daha fazlasıydı. Hayatımı bu kısır döngüden kurtarmak ve üstü kapalı duran gizem sandığını aralamak için ona ihtiyacım vardı. Her şeyden daha çok.

"Sergi bitene kadar insanlara solabiliriz. Ne kadar çok insanla tanışırsak o kadar şansımız yükselecektir" dedi Lorna. "Sergi salonunda yüzlerce insan var, bunu yapmaya kalkışmak bile delilik."

Ellerini beline yerleştirdi ve derin bir nefes vererek, "Belki çizimin arkasında duran harfler hakkında bir şeyler bulabiliriz. Denemeden bunu bilemeyiz değil mi?" diye sordu. Haklıydı. Bu sergi dışında onu bulmamız neredeyse imkansıza yakındı. Bana bakarak arkaya doğru birkaç adım attı ve uzaklaşırken, "Yarım saat sonra burada görüşürüz" diye konuştu. Başımı salladım ve son bir kez arkama baktıktan sonra oradan uzaklaştım.

Aradan geçen dakikalar boyunca onlarca insanla iletişim kurdum. Normal zamanlarda birkaç kişiyle bile iletişim kuramayan ben, işime gelince onları kolayca sohbete davet etmiştim. Hiçbiri ilgimi çekecek ve ya şüphe uyandıracak bir bilgi vermemişti. Karamsarlığa kapılmadam önce, Lorna'nın gelmesini bekledim. Yarım saat önce ayrıldığım yere döndüm ve tablonun tam karşısında durdum. Gözlerimi sıkıca kapattım ve dışarıya doğru bıkkın bir nefes vererek bekledim. Arkamdan gelen adım seslerinin içinden birisi daha yakından gelmeye başladı. Sol tarafımda durdu ve gölgesi üzerime düştü.

"Aslında o kadar da can sıkıcı bir çizim değil."

Tedirgin ve meraklı bir şekilde gözlerimi açarak yan tarafıma döndüm. Kumral saçları ve renkli gözleriyle yeniden karşımda duran tanıdık bir yüz vardı. Geçen hafta sergiye erken gelip, karşılaştığım adamdı. "Her hafta geliyor musun?" diye sordu. Kafası yarı dönük bir şekilde duruyordu. Sol tarafından yüzüne düşen güneş, saçlarını altın kızılı, gözlerini ise parlak bir yeşil halinde gösteriyordu. Birkaç saniye duraksadım ve alışık olmadığım görüntünün zihnime kazınmasına izin verdim.

Ressamların çoğusu böyle yapardı. Gözlerine güzel görüntüleri anında çizer ya da zihinlerine kaydedip daha sonrasında kağıda geçirirlerdi. Kalemlerin ve fırçaların agenkli uyumu bu görüntüye canlı bir hal getirirdi. Tekrar önüme dönerken, "Eskiden gelmezdim" dedim. "Son iki haftadır ilgimi çeken bir olay için burdayım."

Başını salladı ve bedenini tamamen bana doğru çevirdi. "Seni yeniden gördüğüme sevindim," diyerek elini kaldırdı ve bana doğru uzatarak, "Henüz tanışmadık. Ben, Darian" dedi. Gözlerim yüzünde dolandı ve ardından kaldırdığı eline odaklandı. Elini tuttum ve "Lena" diye cevapladım. Hafifçe tebessüm ederek, "İlk karşılaşmamız hoş olmasa da, telafi etmiş sayılırız" dedim. Gülümseyerek elini ensesime götürdü ve "Aslında telafi etmenin başka yolları olabilirdi" dedi.

"Ne gibi, mesela?"

"Örneğin, seni kahve içmeye davet edebilirdim" diyerek tek kaşını belli belirsiz havalandırdı. "O zaman teklifini reddetmek zorunda kalırdım" dedim. "O kadar kötü bir teklif miydi?" Diye sordu. Başımı iki yana salladım ve "Hayır, tam aksine, ben bu teklifi kabul edebilecek kadar iyi bir insan değilim. İnan bana, tanışmak istemezdin" dedim. Çenesini biraz daha yukarı kaldırdı ve kendinden emin bir şekilde, "İsteyeceğimden emin olurdum" dedi.

Ateş MührüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin