Demirlerin birbirine değerek çıkardığı yüksek seslerle zihnim açılmaya başladı. Başım sızlıyor ve olduğum durumu anlamakta zorluk çekiyordum. Başımı kaldırıp gözlerimi açabilmek için kendimi zorladım. Kollarımı kıpırdatmaya çalışırken aynı zincir sesini yeniden duydum. Bedenim titrerken zorla etrafa bakındım. Kollarıma dolanan ve iki tarafa doğru uzanan kalın zincire baktım. Ellerimi kaldırıp olduğum hale inanamaz halde bakakaldım. Nasıl bu hale gelmiştim? Hatıralayabildiğim tek şey birkaç adam tarafından kovalandığımdı. Birkaç saniyenin ardından karanlık odanın kapısı gıcırdadı. Kapı yavaşça açıldı ve önden birisi içeriye girdi. Ardından iki siyah cüppeli adam onu takip etti.
Açık kapıdan içeriye dolan ışıkla birlikte elimi kaldırdım ve önüme tuttum. Kim bilir kaç saattir ışık görmüyordum. Gözlerim alışmaya başlayınca kısık bakışlarla önümdeki adama baktım. Bakışlarım yukarıya doğru çıkıp yüzüne ulaşınca, "Darian" diye fısıldadım. Rahatlamış bir hisle gülümseyerek gözlerinin içine baktım. Ardından zihnim parçaları birleştirmeye başladığında olanları hatırladım. Bakışlarım artık eskisi gibi değildi. "Sonunda uyanmışsın" dedi. Eliyle işaret yaptı ve adamlar bana doğru ilerledi. Bileklerime bağlanan zincirleri açarak geri çekildiler. Parmaklarımı tenimin üzerinde gezdirdim ve acıyan yerlere dokundum. "Kalk" dedi Darian.
"Neden?"
"Soru sorabilecek durumda olduğunu mu düşünüyorsun?" diye cevapladı. Benim tanıdığım ya da tanıdığımı düşündüğüm adam kesinlikle bu değildi. Olayların boyutunu ve neden burada olduğumu bilmiyordum. Bu adamların kim olduğunu, Darian'ın neden onlarla birlikte çalıştığını ve bize neden ihanet ettiğini de bilmiyordum. Kolumu tuttu ve beni ayağa kaldırdı. Karanlık odadan çıkınca koridor boyunca dümdüz ilerledik. Yolun sonunda görünen demir kapıya yetişince adamlar hemen önden yürüdüler. Biri kapıyı araladı ve geçmemiz için yer açtı. Darian kolumu sıkıca tutarak beni alt katın merdivenleri boyunca yürümeye zorladı. Her kolumu çekişimde daha fazla sıkıştırdı.Son basamağa geldiğimizde ağzım açık etrafa bakındım. Burası yerin altında kocaman bir sığınak gibiydi. Büyük alanın ortasına gelince arkası dönük bir adamın yakınında durduk. Adam yavaş hareketlerle arkasını döndü ve "Sullivan" dedi kollarını iki yana açarak. "Sonunda burada, benim karşımdasın" diyerek yanıma yaklaştı. Gerilemek istesem de Darian buna izin vermedi. Adam elini ozuma koyduğunda, "Bunu ikinci kez söylüyorum, ben Sullivan değilim" dedim. Gülerek başını iki yana salladı ve "Zavallı küçüğüm, hiçbir şey hatırlamıyorsun" dedi. "Güvendiğin tanrın sana ve arkadaşlarına acımadan bir hiç gibi buraya sürgün etmiş."
"Neden bahsettiğinizi anlamıyorum" dedim yüzüne bakarak. Yunan tanrılarını andıran ilahi bir yüz çizgilerine sahipti. Bir o kadar da karamsar ve korkutucuydu. Yaydığı aura normal bir insanınkine kıyasla çok daha baskındı. "Anlayacaksın" dedi başını sallayarak. Başını hafifçe yukarı kaldırdı ve kapıda duran iki adam onun yanına geldi. "Diğerlerini getirin" dedi adama. Siyah cüppeli adamlar başlarını salladılar ve bir şey demeden ayrıldılar. "Diğerleri kim? Darian, burada neler oluyor?" diye sordum. Yüzüne bakmaya çalışıyordum ama kolumu o kadar sıkı tutmuştu ki, bedenimi hareket bile ettiremiyordum. Gözlerini kaçırıp dümdüz önüne bakıyordu. "Göreceksin."
Başka hiçbir şey söylemeden öylece bir robot gibi durdu. Adam bizden uzaklaşınca rahat bir nefes alabildim. Kendimi Darian'a daha çok yaklaştırmaya çalıştım ve fısıldayarak "Bunu neden yapıyorsun? Seni tehdit mi ediyor?" diye sorguladım. Yaptıklarının herhangi bir mantıklı açıklaması olamazdı ama bir şeyler duymaya ihtiyacım vardı. Zihnimdeki binlerce belirsiz fikirden birisine tutunmalıydım. "Hiç kimse beni tehdit etmiyor. Kendi isteğimle yapıyorum" dedi. "En başından bana yaklaşman, sergi işi ve dahası hepsi bir oyun muydu?" diyerek yüzüne baktım. Kolumu sıkmayı bırakmıştı. Bir saniyeliğine bakışları gözlerime değip geçti ama çok kısaydı. Çenesini yukarı kaldırdı ve kaşlarını çattı. "Çeneni kapat ve karşı gelme" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Mührü
FantasyRuhumuz bazen kendi bedenimize ait hissetirmez. Bunu farklı yollarla bize gösterir. Kafada duyulan sesler, görülen gölgeler ve daha fazlası. Ruhumuz özgürlüğüne kavuşmak için bir sürü doğaüstü yolu dener. "Her gece ruhumunun bedenimden ayrılmaya ça...