BÖLÜM 19: "Çember'in enerjisi"

411 43 2
                                    

Bir yıldır parçalara bölünen zihnim bir kaos alanına dönmüştü. Kayıp parçaları bulmaya çalışırken kendimi tüketmeye başlamıştım. Bu parçaları bulduğum anda ise yanıldığımı anlamıştım. Eskiden bunun sadece bir zihin hastalığı olduğunu düşünürdüm. Şimdi ise olayların bu kadar basit olmadığını anlıyorum. Dizlerimi yerden kaldırmaya çalışarak acıyla inledim. Küçük çakıl taşları tenime batmaya başlamıştı. "Onları hazırlayın" dedi Lendor. Darian tam arkamdaydı. Adamları diğerlerini tutunca o da beni kaldırdı. Kolumu çekmeye çalışarak "Bırak!" diye bağırdım. Faye arkamdan kısık bir sesle "Bizi ne için hazırlıyorlar?" diye sordu. Sesindeki korkuyu anlayabiliyordum.

"Sakin ol, tehlikeli bir şey olmadığına eminim" dedim. Aslında değildim. Sadece daha fazla paniğe kapılmaması için onu rahatlatmaya çalışıyordum. "Onun hain olduğunu biliyor muydun?" diye sordu Felix. Darian sanki bunları duymuyormuş gibi davranıyordu. "Hayır" dedim onun yüzüne bakarak. "Bu şerefsiz en başından her şeyi planlamıştı. Bizi bu yüzden kaçırdı!" diyerek adamların elinden kurtulmaya ve Darian'a saldırmaya çalıştı. Adamlar Felix'in kollarını sıkıca tutarak omuzlarından bastırdılar. Felix yerinde sinirle kıpırdandı ve nihayetinde pes ederek durdu. Darian yavaş bir hareketle adımlarını durdurdu ve ona doğru döndü. İşaret parmağını Felix'e doğru salladı ve "Hayatta kaldığın için bu şerefsize dua etmen gerek" dedi.

Cevap beklemeden yeniden arkasını döndü ve kolumu tuttu. Yürümeye başladı ve binanın kapısından içeri girdik. Bu sefer farklı bir koridora sapınca dikkatle etrafı inceledim. Bir kaçış planı için burayı mümkün olduğu kadar iyi tanımalıydım. Yanlış atılan her adım bizim için ölüm demekti. Sağ tarafa dönünce uzun koridor bitene kadar ilerledik. Sonunda bizi üç kapı karşıladı. Adamlar Faye ve Megan'ı çekiştirerek ilk odaya soktular. Endişeyle yerimden kıpırdanarak "Neler oluyor? Neden onları oraya götürdüler?" diye sorguladım. Darian kurtulmaya çalıştığımı anlayınca önlemini en baştan aldı ve bileğime dolanan ipi sıktı. "Sadece kıyafetlerini değişecekler" dedi. Adamlar odadan çıkınca onların yerine iki kadın içeriye girdi.

Ardından Felix bize bakarak ileriye doğru adımladı. Buna zorlandı. İkinci odaya girdi ve birkaç kıyafet eline tutuşturuldu. Darian ilerleyince ben de onun peşinden sürüklendim. Üçüncü odaya girdiğinde içeriye baktım. Gri duvarlar ve ortasında küçük bir masa vardı. Sağ köşede el yıkamak için küçük bir yer ve karşısına da bir dolap koyulmuştu. Odada pencere bile yoktu. Darian beni masaya doğru ilerletince itiraz edemeden yürüdüm. Masanın önünde durunca bana baktı ve ardından derin bıkkın bir nefes vererek kollarını kaldırdı. Benimkilerin altına koydu ve bedenimi kucakalayarak masaya oturttu. "Çıkar" dedi arkasını dönerken. Dolaba ilerledi ve birkaç bez aldı. "Ne?" diye şaşkınca sordum.

"Yaralanmış yerlerine pansuman yapmam gerek. Üzerini çıkar" dedi. "Böyle iyiyim" dedim keskin bir tavırla. Derin bir nefes aldı ve sinirle başını çevirip "Ya kendin yaparsın, ya da ben yapmaya mecbur kalırım" dedi. İçimden dene ver gör dedim. Bakışlarım dizlerime kayınca pantolonun altında oluşan yaranın kanadığını ve kumaşın yüzeyine kadar çıktığını gördüm. "Ellerimi aç" dedim ona bakarak. Dolabın önünde duran bıçağı aldı ve yanıma geldi. Yüzüme bakmadan bileğimi tuttu ve ipi ortadan kesmeye başladı. Bu düğümün açılabilir bir yanı yoktu. İp kesilip yere düşünce rahat bir nefes verdim. Parmaklarımı tenimde gezdirdim ve acıyla sızlayan yerlere dokundum. Pantolonuma uzandım ve acıma rağmen direnerek çıkardım.

Darian elinde tuttuğu bezi ıslatarak yanıma geldi.  Gözleri önce çıplak tenimde kaçamak bakışlarla gezindi. Dizlerimde durdu ve bezi yaranın üzerinde gezdirdi. Soğuk su ile ıslatılmış bez tenime değince ürpermeden edemedim. Kuruyan kanları silerek etrafını iyice temizledikten sonra geri çekildi. "Bu acıtacak" dedi ve hiç duraksamadan diğer bezi yarama bastırdı. Ani yaptığı hareketle acıyla inleyerek elimi onunkinin üzerine koydum ve uzaklaştırmaya çalıştım. "Tamam, bırak! Yaramı mı temizliyorsun yoksa sakat mı bırakıyorsun belli değil" dedim sinirle. Başını kaldırdı ve bu kez çekinmeden gözlerime baktı. Kollarını iki yanıma masaya koydu. Paşparmağı kalçalarıma yakın yerde tenime değiyordu. Bunu farkedince bakışları oraya düştü.

Ateş MührüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin