BÖLÜM 4: "Lanet"

9.6K 734 159
                                    

Hayatımda ilk defa kendim için, başkalarını düşünmeden bir şey yapmak istemiştim. Bu sefer de şanssızlığım yüzünden başaramamıştım. Küçükken neden bu kadar garip olduğumu hep merak ederdim. Ne zaman bir okul gezisine gitsek benim yüzümden kötü şeyler yaşanırdı. İlk dönemlerde annem bunu kasten yaptığımı düşünüyordu ama sonra bunun elimde olmadığını anlamıştı. Büyüdüğümde bunun şanssızlıktan daha çok hastalık olduğunu düşündüm ve her türlü psikolojik tedaviyi almaya razı oldum.

İşler daha da kötüleştiği anda yolumu aydınlatan kişi gelmişti. Alec'in o gece bana anlattıklarından sonra içimde bir umutla ait olduğum yeri bulduğumu sanmıştım. Fakat görünüşe bakılırsa yine yanılmışım. Alec, portaldan başka dünyanın insanlarının geçemediğini söylemişti ve benim gerçekten oradan olup olmadığıma böyle emin olacaktık. Şimdi sadece çaresiz ve akıl hastası birisi olduğum kesinleşmişti. Belki şimdiye kadar olanlar bile benim hasta beynimin hayal ürünüydü. Oturduğum soğuk topraktan kalkarken, gecenin bir yarısı geldiğimiz mezarlıkta korkar adımlarla yürüdüm.

Kapşonumu taktım ve fazla görünmeden ilerlemeye çalıştım. Alec beni farketmeden hızla buradan uzaklaşmaya istemiştim. Tüm dikkatini bu sorunu çözmeye odaklamıştı. Artık onun bile gerçek olduğundan şüpheliydim. Etrafta insanın bedenini ve kalbini buz edecek kadar kasvetli bir ortam vardı. Burası gündüz vakti bile yeterince ürkütücüyken, gecenin bir yarısı olması durumu daha da kötüleştirmişti. Yolu yarıladığımda arkamdan bir çatırtı sesi geldi. Yerimde donakaldım. Birisi yere düşen kurumuş yaprakların üzerine basmıştı ve bunu benim yapmadığım oldukça kesindi.

Kalbimin hızlanan atışını yok sayarak yavaşça kafamı geriye çevirdim. Önce tanıyamadığım siyah bir silüet gördüğümde ürktüm. Fakat başını kaldırdığında Alec'in tanıdık simasını gördüm. Hızlı adımlarla yanıma geldi ve "Sanırım yeni bir problemimiz var ve ne olduğunu çözene kadar güvenli bir yere gitmemiz gerek" dedi.

Kolumdan tutarak çıkışa doğru ilerledi. Bezgin bir sesle "Alec, neler oluyor? Gerçekten anlayamıyorum ama belki de bu işin peşini bırakmalıyız" diye konuştum. Ağzını açıp bir şey söyleyeceği sırada sustu ve etrafa baktı. Neler olduğunu sormak istediğimde hızla elini kaldırdı. Bir eliyle sus işareti yaptı ve diğeriyle de benim ağzıma bastırdı. Sanki bizden başka birileri varmış gibi etrafa bakınmaya devam etti. Portalın olduğu yerden birisi bize doğru yaklaştığında tüm dikkatimle onu izledim ve kim olduğunu görmeye çalıştım. Karanlığı bölen hafif ışıkta yüzünü görebilmiştim. Onun parktaki adam olduğunu fark etmem uzun sürmemişti. Şaşkınlığım iki kat daha çok arttı. İkinci kez gördüğüm biri olsa da yabancı gelmemişti.

Kafamı hafifçe sallayarak, içimden bunun normal olmadığını kendime söyledim. Alec, gelen adama kaşlarını çatarak baktı. Ağzını açıp bir şey söyleyeceği sırada karşımızdaki adam ondan önce davaranarak konuştu. Beni hayatımda duyduğum her şeyden daha fazla şok edecek sözleri söyledi.

"Kardeşimden uzak dur!"

O an aldığım nefes yumruk gibi boğazıma oturdu. Kahretsin ki, bunu duymayı hiç beklemiyordum. Ağzımı açıp da dışarı çıkmasına izin veremediğim çığlık göğsümde patlacayak gibi kaldı. Kendimi toparlayıp "Peki" dedim, "Tam olarak ne tür bir şaka bu?" diye sorduğum sorudan sonra tüm bedenim buz kesmişti. Muhtemelen alacağım cevap beni daha da çıkılmaz bir duruma sokacaktı. Önümüzdeki çocuk bir adım daha bana yaklaştığında Alec, onu durdurdu ve "Noah, neler saçmalıyorsun sen?" diye sertçe çıkıştı.

Alec, ona tekrar baktığında yüzündeki ifadesi aniden değişti ve "Sen ciddisin?" dedi şaşkınca. Buz kesmiş sadece orada durmuştum. Birisinin bana neler olduğunu anlatması için neredeyse yalvaracaktım ama sakinliğimi bozmadan önce "Seni daha önce gördüm, parktayken. Neler olduğunu anlatmak isteyen var mı?" diye sordum. Noah, bana bakarak içimi ısıtacak bir şekilde gülümsedi ve "Anlatacak çok şey var ama şunu bilmelisin ki, söylediğim şey gerçekti" dedi. Alec, aklına gelen fikirle "Dur bir dakika" dedi ve devam etti "Eğer kardeşinse neden burada?" diye sordu.

Ateş MührüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin