BÖLÜM 17: İhanet kıvılcımları

388 47 6
                                    

Gözlerimi açarken başımı Darian'ın göğsünden kaldırdım. Yerdeki kıyafetlerime ulaşmak için hareketlenirken Darian kıpırdandı ve "Günaydın" diye mırıldandı. Hafifçe arkama dönerek, "Günaydın" dedim. Kolunu uzattı ve belimden tutarak eski yerime yatmamı sağladı. "Kaçıyorsun" dedi gülerek. "Hayır, kaçmıyorum" dedim yüzüne bakmaya çalışırken. "Sadece Melinda'nın bana söylediği işi halletmem gerek" dedim. Yüz ifadesi değişirken kararsız bir hal aldı. "Anladım" dedi. "Gitmemi istemiyor musun?" diye sordum. "Şu sıralar güvenebileceğimiz çok az insan var ve tek başına oraya gidecek olman beni rahatsız ediyor" dedi. "Ama Melinda bu," diyerek yatakta oturdum. "Onu aylardır tanıyoruz" dedim. Başını salladı ve "Biliyorum ama yine de temkinli olmalıyız" dedi.

"O zaman benimle gel" dedim. Sırtını yatak başlığına yasladı ve "Bu gün halletmem gereken çok önemli işlerim var" dedi. "O zaman başka seçeneğimiz kalmıyor" dedim omuzlarımı silkerek. Birkaç saniye beni izledi ve ardından dudaklarıma doğru uzandı. Kısa ama duygulu bir öpüşmeden sonra geri çekilirken, "Yanımda, benimle olduğun için çok mutluyum" dedi. Gülümseyerek, "Hızlı gelişse de, ben de mutluyum" dedim. Saatler birbirinin ardından ilerlerken biz de diğerleriyle iletişim kurmaya çalışmıştık. Dünden bu yana hiçbiri ne aramış ne de buraya gelmişti. Adeta birdenbire ortadan kaybolmuşlardı. Kanepede otururken telefonumdan son kez Felix'i aradım. Birkaç çalış sonrası yine hüsranla sonuçlanınca kapatarak bıkkınca bir nefes verdim.

Darian odaya girince, "Kendini hırpalamayı bırak" dedi. Telefonu yan tarafa bırakıp, "Bu bizim son şansımızdı. Onlar yapbozun son parçaları bile olabilirlerdi" dedim. Darian yanıma gelip oturunca ona doğru döndüm. Elleri benimkine uzandı ve güven verici bir şekilde tutundu. "Korkuyorum" dedim fısıldayarak. "Neden?" diye sordu. Endişeli bakışları sabırsızca üzerimde dolandı. "İçimde kötü bir his var. Sanki her şey çok daha kötü olacakmış gibi geliyor" dedim. Derin bir nefes almak için başımı yukarı kaldırdım. Elimi enseme atarak ovaladım. "Her şey üst üste geldiği için böyle hissediyorsun" dedi Darian. "Hislerim beni hiç yanıltmaz" dedim huzursuzca. Başını salladı ve "Öyle diyorsan" diyerek omuzlarını silkti. Kolumdaki saate baktıktan sonra yerimden kalktım. "Neredeyse gitme saatim geldi" dedim. Darian benimle birlikte ayaklanınca, "Belki de kalmalısın" dedi.

Başımı iki yana sallayarak, "Bunu yapacağıma söz verdim. Üstelik dönünce sana uğrarım" diyerek ona doğru uzandım. Yanağını öperek, "Söz veriyorum" dedim. Dudakları yana doğru kıvırılınca ben de gülümsedim. Buruk bir tebessümü vardı. Sebebini anlayamadığım bir belirsizlikle süslenmişti. Melinda'nın verdiği kitapları alıp yola çıkınca en yakındaki durağa kadar yürüdüm. Güneş batalı yaklaşık yirmi dakika oluyordu. Attığım her adımda bir şey beni ruhen eziyormuş gibi acı çekiyordum. Ruhum ve zihnim milyonlarca parçaya ayrılıyordu. Durak ile aramdaki mesafe giderek azalınca uzaktaki otobüsü görebilmiştim. Hızla koşmaya başladım. Elimi sallayarak beni görmesi için uğraştım. Otobüs hareket edince hareketlerim giderek yavaşladı. Kaçırmıştım. Nefesimi düzenlemek için dururken ileriye baktım. Otobüs durdu ve korna çaldı. Derin bir nefes alarak yeniden koştum ve araca bindim.

Yolculuk boyunca zihnimdeki düşünceleri dizginlemeye çalışmıştım. Otobüs tenha bir kilisenin önüne geldiğinde "Burası sizin söylediğiniz adres" dedi sürücü. İnmek için kapıya doğru ilerlerken, "Bu gece son gidişimizdi. Geri dönmek için seni alabilecek birisi var mı? Buradan kolay kolay araç geçmez" dedi. Huzursuz bir şekilde, "Teşekkür ederim, bir yolunu bulacağım" dedim. Otobüsten inince birkaç adım ilerledim. Araç giderek uzaklaşmaya başlayınca onun ardından bakındım. Melinda böyle bir yerde ne arıyor olabilirdi ki? Ellerimde duran kitaplara bakarak düşündüm. Birkaç adım ilerledim ve binayı iyice izledim. Burası bir kilise, hatta bir tapınak gibi duruyordu. Çok eski olduğu belliydi.

Ateş MührüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin