3. Bölüm "Kabusumu çizen adam"

772 65 12
                                    

Hastaneden ayrıldıktan sonra doktorun dediklerini uzun bir süre düşündüm. Onun bana önerdiği yöntemi denemek istiyordum. Diğer taraftan ise bu kadar kalabalık bir ortamın içinde nasıl hissedeceğimi düşünmeden edemiyordum. Aylardır sadece iki arkadaşımla görüşmüş ve onların dışında hiç kimseyle iletişim kurmamıştım. İşler ne ara bu raddeye gelmişti ve ne ara eski yaşamımdan bu kadar uzaklaşmıştım bilmiyorum. Uzun bir süredir sadece kendi içimdeki sese odaklanarak sorunumu anlamaya çalışmıştım. Bu süreç bana sanki sonsuza kadar bitmeyecekmiş gibi geliyordu. Her karanlık gecenin bile şafağı söktüğü bir saati vardır, fakat benim zamanım gecenin en karanlık saatinde donup kalmıştı. Benim için zaman kavramını yitirmiş ve en karanlık noktada kalmıştım.

Belki bir gün bu karanlığın ortasından çıkmayı başarır ve kendi aydınlığıma ulaşabilirdim. Beklediğim bu süre gelene kadar kendime son bir şans vermeliydim. Doktorun tavsiyesini dinlemeden önce son kalan işimi halletmek için yola koyuldum. Dün geceki yoğun rutinden sonra işimi tamamen unutmuştum. Lorna'nın yerine işe gideceğime söz versem de, olaylar yüzünden bunu hatırlayamamıştım. Sabah bana karşı sergilediği tavırlar belki de tamamen bu olay yüzündendi. En azından öyle olmasını umuyordum. Geriye kalan iki arkadaşımı da kaybetmek ve onlardan uzaklaşmak en son isteyeceğim şeydi. Sokak boyunca bu düşünceleri aklımda dolaştırdım ve yerleştirmeye çalıştım. Uygun bir yer bulana kadar çabaladım. Sorunlarımı aklımda halledemeden yolu bitirdiğimi fark ettim.

Çalıştığım kafenin önüne çoktan gelmiştim. Birkaç saniye sonra fark etmiş olsaydım çoktan kafeyi geçip gitmiş olacaktım. Bakışlarım kafenin camından içeriye doğru kaydı. Kapının önüne geldim ve derin bir nefes alarak kendimi yiyeceğim azara hazırladım. Üniversite durumu olmadan önce çalışmama gerek yoktu. Annemin durumu bizi idare edecek kadar yerindeydi. Yaşım on dokuzu geçince ve üniversiteyi de kazanınca çalışmaya karar vermiştim. Psikolojik durumum yerinde olmasa da kendi ayaklarımın üzerinde durmayı bir görev haline getirmiştim. Bu beni hem mutlu hissettiriyor, hem de kendime olan güvenimi arttırıyordu. Okuldan ve işten arta kalan zamanımı küçük atölyemde resim çizerek harcıyordum. İlk başlarda annem üniversiteyi resim üzerine okumama karşı çıkmıştı.

Kendisi gibi bir sağlık çalışanı olmamı istiyordu. Fakat benim küçük yaşlarımdan sanata olan aşkımı ve ilgimi bir kör bile bariz bir şekilde anlayabilirdi. Annem psikolojik ve ruhsal durumumu daha da kötüye etkilememek için bu kararımı saygıyla karşılamıştı. Onun da desteği sayesinde istediğim üniversiteye başvurmuş ve kabul edilmiştim. Lorna ve James farklı üniversite seçimleri yapmışlardı. Lorna aynı şehirde bir üniversiteye kabul olurken, James ise daha uzakta bir şehire taşınmak zorunda kalmıştı. Yeni üniversite, yeni yaşam yeri ve yeni arkadaşlıklar insana çok heyecan verici görünüyordu. İşlerin en başında ben de bunu yapmayı düşünmüştüm. Fakat kendi başıma yaşayarak sorunlarımı çözemeyeceğimi biliyordum. Bu yüzden kaçmanın sadece geçici bir çözüm olduğunu kabullenerek, burada kaldım. Şimdi kendi başıma atıldığım bu işi, sürdürmeye çalışıyordum.

Sağ elim ile sırtımdaki çantanın kulpunu sıkıca kavrayarak stresimi azaltmaya çalıştım. Bu işten kovulursam tekrar yeni bir iş bulana kadar evde daha fazla yalnız kalmam gerekecekti. Özellikle bu sıralar kendi başıma kalmak ve kafamdaki sesleri daha çok duymak bir işkenceydi. Bu yüzden insanlarla daha çok iç içe olabileceğim bir iş seçmiş ve bunu en iyi şekilde yapmaya çalışmıştım. Tam da bu yüzden işimden atılmamak için kendimi toparladım ve müdürün odasına doğru yürüdüm. Hem kendi işimi hem de Lorna'nın işini riske atmayacak bir konuşma yapmalıydım. Müdürün kapısının önüne geldim ve elimi havaya kaldırarak kapıyı çalmaya hazırlandım. Nabzım daha hızlı atmaya başladı ve gerginliğim de yükseldi.

Ateş MührüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin