Bu gece gireceğimiz savaşın içerisine tam olarak karışmadan önce nerdeyse ezbere bildiğim kutsal kitabı elime aldım. Daha önce defalarca okumuş olmama rağmen, kafamı karıştıran bir detay vardı. Buna dikkat edemeden duramadım. Güçlerimin arasında gelecek ile ilgili görüntüler görmek yoktu. Fakat bunu bir dejavu şeklinde yaşamıştım. İçimde tuttuğum ve zamanının gelmesini beklediğim görüntüleri bir kez daha düşündüm. Zihnimi serbest bırakıp, kitabı eski yerine koydum. El parmaklarımın arasından küçük bir yılan gibi dolaşan enerjiyi dikkatle izledim ve gözümle takip etmeye çalıştım.
Kendimce savaşın gerginliğini üzerimden atmaya çalışıyordum. Yandaki odadan Alec, üzerini giyinip çıktığında tüm dikkatimi onun üzerinde topladım. İstemsizce onu baştan aşağı süzdüm. Benim elbisem her ne kadar bedenimi sıkıca sarıp öne çıkarsa da, Alec'in de giysisi de bir o kadar gizemli ve ilgi çekiciydi. Yanındaki dolaptan her zamanki kılıcını ve çantasını alarak tamamen hazırlanmıştı. Ben ise yanıma sadece bir kılıç almayı yeterli bulmuştum. Doğru düzgün kullanamadığım silahları yanıma almam anlamsız olurdu.
Eğitim boyunca farklı yönlerden çalışmış ve kendimi hazırlamıştım, fakat bütün çabamı, gücümü kontrol etme üzerine yoğunlaştırmıştım.
Kafamı karıştıran tek şey ise, savaşta her türlü korumaya ihtiyacımız olduğu konusuydu. Ruby'nin verdiği karışımı içip, içmemek arasında kalmıştım. Arkadaşıma karşı içten içe şüphe duymam kendimi suçlu hissetmeme neden oluyordu. Alec, benim elimdeki şişeyi görüp, ne olduğunu sorduğunda kısaca durumu anlatmıştım. Her ikimizin de kafası karışmış
ve şüpheye düşmüştük. Bir karışımla yarı ölümsüz bir varlığa ne yapmayı düşünüyordu ki?Bu konunun üzerinde fazla durmadık. Şişeyi cebime attım ve "Daha sonra düşünürüz" dedim. Alec, uzaklaşıp odadan çıkmadan önce "Pekala, kendine dikkat et" dedi. Başımı salladım ve elini bırakarak gitmesine izin verdim. Yatağıma oturdum ve derin bir iç çekerek düşünmeye çalıştım. Sağlıklı bir fikir yürütmem neredeyse imkansızdı. Bakışlarım önümde duran pencerede gezindi. Dışarısı kasvetli bir havaya bürünmüş ve gökyüzü siyah bulutlarla çevrelenmişti. Aklıma gelen anlık bir düşünceyle ayağa fırladım.
Yatağımın yanında duran dolabı açtım ve küçük bir şişe aramaya başladım. Doğa bilimi dersleri için kullanılan eski bir iksir şişesi. Kitablarımı yere atmaya ve hızla aramaya devam ettim. Dolabın en arkalarında duran iki küçük şişeyi gördüm. Her ikisini aldım ve yere oturdum. Cebimdeki şişeyi de çıkarıp diğerlerinin yanına bıraktım. "Şimdi öğreneceğiz" diyerek, boş şişelerden birini elime aldım. Hemen banyoya koştum ve içini su ile doldurdum.
Her ikisini de farklı cebime koydum. Birkaç dakika sonra yerimden kalktım ve kızların yanına gitmek için odadan ayrıldım. Şüphelerimin asılsız olmasını umut ederek aşağıya indim. Herkes tamamen hazırlanmıştı. Onlara yaklaşmadan önce şişeyi açtım ve içindeki sıvıdan birkaç yudum içtim. Ruby'nin kaçamak bakışlarla beni izlediğini biliyordum ve bu yüzden iksiri gözünün önünde içmiştim. Ardından hiçbir şey olmamış gibi Sera ve Ruby'nin yanına geldim. Ruby, aylardır olmadığı kadar neşeli tavırlar sergiliyor ve durmadan gülümsüyordu.
Aslında bunun olmasını normal buluyordum, çünkü Ruby'in annesi de diğerleri ile birlikte geri dönmüştü. Aylardır süren huysuzluğunun sebebi ortadan kalkmıştı.
Kızlar bir araya toplanarak, savaşın bilinmeyen konularını konuşmaya başlamışlardı. Dışarıdan gelen çığlık duyulduğunda hepimiz aynı anda dışarıya koşmuştuk. Her şey oracıkta ve o anda meydana gelmişti. Yüksek ve korkutucu tonda olan o ses, kulaklarımızı binlerce asırlık bir acı çığlığı gibi doldurdu ve zihinlerimizi darmadağın etti. Dışarıya geldikten sonra sesin ardından bir görüntüye şahit olduk. Öğrencilerden birisi yüzü üstüne düşerek, yerde kanlar içinde yatıyordu. Alba grubundan gençler telaşla yanına koştuklarında çocuk çoktan ölmüştü. Bu durum tüm zihnimi kuşattı, bütün diğer düşüncelerimi ve anılarımın tamamını bastırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Mührü
FantasyRuhumuz bazen kendi bedenimize ait hissetirmez. Bunu farklı yollarla bize gösterir. Kafada duyulan sesler, görülen gölgeler ve daha fazlası. Ruhumuz özgürlüğüne kavuşmak için bir sürü doğaüstü yolu dener. "Her gece ruhumunun bedenimden ayrılmaya ça...