"Kendi yaşamın için bütün gezegeni tehlikeye mi atacaksın?"Bayan Almeida konuştuktan sonra becerebildiğince odaklanmış olsam da, soruyu aklından çıkaramıyordum. Yana dönüp Alec'e baktığımda sesleri düşünmek onu zorlamış gibi, yavaşça dönüp diğerlerine baktı, başı santim santim dönerken nefesleri daha da düzensizleşti. Yaklaşık bir saatir akademinin bütün bölgesinin üzerine yoğun bir kar yağıyordu, ama o da açıklanamaz bir biçimde sıcaktı. Sadece daireye alınmış belirli bir bölge diğer yerlerden ayrılmıştı. Kara ateş kendi öfkesini üzerimize yağdırmak için şimdilik daha zararsız yöntemler seçmişti. Onun öfkesinden daha çok kendisini merak ediyordum. Herkesin bir tanrı olarak gördüğü ve bu yüce güce ev sahipliği eden kişi kimdi?
Kozmik bir enerjiden mi ibaretti yoksa kanlı canlı bir bedene mi sahipti? Bütün bu sorular kafama dolanırken bütün hayatımızı altüst edecek o varlığı hayalimde canlandırmaya çalıştım. Her dakika geçerken gün doğumuna giderek daha çok yaklaşıyorduk. Büyücüler en eski kitaplarını açmış ve çeşitli yollar aramaya başlamışken her direnişimiz boşa çıkıyordu. Biz karşı çıkmaya çalıştıkça Kara ateş bildiğini yapmaya devam edip, gözümüzü korkutmak adına doğanın felaketlerinden yararlanıyordu. Ona öylece eli kolu bağlı oturmayacağımı göstermek adına binanın etrafını bir güvenlik büyüsü ile çevrelemiştim. Her ne kadar bu büyünün sağlamlığından emin olmasam da ona karşı elimden gelen her şeyi yapmaya çalışıyordum.
Yaslandığım duvardan ayrılıp cadıların oturduğu masaya ilerleyince Ruby kafasını okuduğu kitaptan kaldırdı ve bana bakıp "Henüz bir yenilik yok" dedi. Kafamı salladım ve anladığımı söyledim. Bu sırada ekibin alfası olan kız kuşkulu bir şekilde konuşup "Bunu belirtmek isterim, çünkü hepimizi ilgilendiriyor," diye başladı ve bana bakarak devam etti. "İşe yarayacak büyüyü bulsak ve ikiniz güçlerinize sahip bir şekilde kalsanız bile bu durumda kara ateş bize karşılık verecektir" dedi. "Hoş gerçi bulabileceğimiz belli bile değil". Bunu duyunca ürperdim. Kuşkuları doğru çıkarsa felaketin sonuncusundan kurtulurduk. Hayır, kuşku değil; kesinlik. Haklı olmak zorundaydık! Ama haklı olsak bile, kalanlar konusunda kız doğruyu söylüyordu.
Daha fazla orada duramadım ve Alec'e son bir bakış attıktan sonra bir şey söylemeden kütüphaneden ayrıldım. Arkamdan duyulan ayak seslerinden onun geldiğini anlayabiliyordum ama arkaya bakmadan yukarı çıkıp terasa doğru ilerledim. Açık havaya kavuşunca derince bir nefes çekip soğuk havayı sıkışan ciğerlerime doldurdum. Kafamı kaldırıp etrafa baktığımda gökyüzü berrak ve karanlıktı, hafif bir esinti havayı hareketlendiriyordu. Kenarları iki tepe arasındaki güz dolunayından yayılan kırmızı ışıkla parlayan gümüş rengi bir bulut etrafını saran dağların üstüne doğru süzüldü. Şafağın sökmesine ve karanlığın tamamen gitmesine tahmini iki saatimiz kalmıştı. Sonrasında olacak şeyleri hayalimde canlandırmak bile istemiyordum.
Alec arkamdan gelip başını omzuma yasladı ve sakin bir sesle "Ne kadar endişeli olduğunu biliyorum ama bu durum bize yardımcı olmuyor" dedi. Usulca arkamı döndüğümde kafasını kaldırdı ve aşağıda duran ellerimi tutarak "Bizi sadece ölüm ayırabilir, birbirimizi unutsak bile seni bulurum" diye konuştu. Gözlerim dolsa bile cevap vermemek adına bu sefer ben başımı onun göğsüne yasladım. "Ya umduğumuz gibi olmazsa ve bambaşka hayatlarımız olursa?" diye konuştum. Kafasını iki yana sallayarak "Bizi birbirimize bağlayan tek şey mühür değildi" dedi ve yanağımı okşayarak "Seni sen olduğun için seviyorum" diye devam etti. Dudakları önce gözlerimden düşen ve yanağımda yol bulan damlaya dokundu. Ardından olması gerektiği yeri bularak dudaklarıma değdi. Öpüşü bu sefer diğerlerinden çok daha farklıydı. Sadece özlem ve endişe duygusuyla hissedilen narinlik vardı. Geri çekilince kendi dudaklarını benimkinin sol kenarına bastırarak birkaç saniye öylece durdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Mührü
FantastikRuhumuz bazen kendi bedenimize ait hissetirmez. Bunu farklı yollarla bize gösterir. Kafada duyulan sesler, görülen gölgeler ve daha fazlası. Ruhumuz özgürlüğüne kavuşmak için bir sürü doğaüstü yolu dener. "Her gece ruhumunun bedenimden ayrılmaya ça...