Bölüm duyuruları ve edit'ler için beni takip etmeyi unutmayın <3 IG/Tiktok: Miilyedit
Aynı zamanda beğenebileceğiniz videolar paylaştığım bir hesabım da var. Belki de bazıların biliyordur💗 IG: Miilenaly***
Zihnimin en derinlerinde, en ucra köşelerinde belirsiz kırıntılar vardı. Zincirlerinden kopmayı bekleyen ve saklanmaya zorlanan kırıntılar. Zihnim hiç olmadığı kadar zorlandı ve bana tarifsiz bir acı bahşetti. Ellerim sıkıca hançeri tutuyordu, fakat bedenim aynı şekilde ruhumu tutamıyordu. Rüyalarımız bazen bir haberci, karanlık dünyaya bir ayna veya tuzak olabilirdi. Benim ölümümü görmem ise bunların bir karmaşasından ibaretti. Karşımızda saldırmayı bekleyen gölgeler öyle sıradan değildi. Cehennemden firar eden bir iblis ile, kabuslardan kaçan şeytani düşüncelerin birleşimi gibiydiler. Kabuslardan gelen yaratıklar insanlara dokunabilir miydi? Belki. Eskiden cevabını kesin bir dille verebileceğim her sorunu artık belirsizdi. Biz artık hiçbir şeyin doğruluğundan veya yalnışlığından emin olamazdık. Biz buradan sağ çıkıp çıkamayacağımızı bile bilemezdik. Belki de ölüm bizim için yaşamdan çok daha kolay olacaktı. Fakat ölümü arzulayan insanların bir çoğu bile son anlarında hayatta kalmak için direnirlerdi. Birkaç ay önce ölmeyi dileyen ben bile şimdi buradan kurtulmak için birçok şeyimi feda edebilirdim. Kaderimin bundan sonra nasıl şekilleneceğini görebilmek için...
Darian biraz önümde durup gardını almıştı. Kılıcını o kadar ustalıkla tutuyordu ki, neredeyse ilk seferi olmadığını düşünebilirdim. Başını çevirmeden ileriye doğru pür dikkat odaklanmıştı. "Ne olursa olsun arkamda kal" dedi. "İki gündür tanıdığın bir yabancı için çok fazla risk alıyorsun" diyerek gergin bir gülümsemeyi serbest bıraktım. Bir şey söylemesine bile fırsat bulamadan gölgelerin karanlığı iyice yayıldı ve üzerimize doğru atıldılar. Siyah dumandan oluşan pençeler havada savruldu ve savunmasız hedefini aradı. Herkes büyük ağacın etrafında toplanmış birbirini kolluyordu. Yedi yabancı bir arada ve hepsi sadece canı için savaşıyor. İlk atılgan kendini Morgan'ın üzerine saldı. Boris onu belinden yakalamak ve tutmak istedi ama gölgenin tutuşu daha hızlı ve güçlüydü. Kızın kolunu sardı ve onu boşluğa düşürdü. Beyaz saçlarının arasından siyah dumanlar süzüldü ve güzel yüzüne ulaşarak gözlerini buldu. Gözbebekleri büyüdü ve simsiyah oldu. Hiç kimse korkudan kıpırdayamadı. "Size dokunmalarına izin vermeyin" dedi Darian. Felix başını iki yana sallayarak, "Bunu nasıl yapacağız, dahi?" diye sordu. Bu durumda bile kafa tutmaya çalışıyordu.
O sırada Darian benim üzerime atılmaya hazırlanan gölgeyi fark etti ve kılıcını savurdu. Gölgenin uzattığı eli sadece tek bir saniyede kesiverdi. Felix'e döndü ve "Böyle yapacağız" dedi. Tek kaşını havaya kaldırmış ve kendinden emin bir bakış atmıştı. "Bu nasıl olur?" dedim korkuyla titereyip gerilerken. "Onları rüyamda gördüğümü söylemiştim" dedi bana bakarak. Ardından diğerlerine döndü ve "Onlar sıradan bir gölge değiller. Zarar görebilir ve hatta öldürülebilirler" dedi. Boris başını salladı ve boynunu iki tarafa doğru kırarak, "O zaman bitirelim şu sikiklerin işini" diye konuştu. Kılıcını tutan elini sıkılaştırdı ve sağdan gelen gölgenin boynuna geçirdi. Önüme gelen bir gölgeden korunmak için hançeri sıkıca kavradım. Üzerime doğru koşmaya başladığında ben de durmadım. Ne yapacağımı düşünmeden sadece içgüdüsel olarak harekete geçtim. İblis havaya atıldığında bedenimi serbest bıraktım ve adeta yerde süründüm. Gölgenin altından geçerken hançerimi kavradım ve üzerimdeki yaratığa sapladım. Hançer onun gövdesi boyunca derin bir boşluk açtı ve havaya karışarak kaybolmasını sağladı.
Hızım azaldığında sırtımı rahat bıraktım ve elimi karnıma koyarak derin nefesler almaya başladım. "Siktir!" dedim kendi kendime fısıldayarak. "Bunu yapabileceğimi bile bilmiyordum" diyerek yerimden doğruldum. Hiç dövüş eğitimi olmayan birisinin bunu yapabilmesi mantıksal olarak imkansızdı. Fakat garip bir şekilde bedenim buna oldukça hazırlıklı gibi duruyordu. Lorna kenardan bana baktı ve koşarak yanıma gelip kalkmam için elini uzattı. Hançeri diğer elime aldım ve onun uzattığı elini tuttum. Parmaklarımızı sıkıca birbirine sardım ve "Sakin ol, hiçbir şey olmayacak" dedim. "Nasıl yaptın?" diye sordu heyacanla. Omuzlarımı silktim ve "İnan bilmiyorum" dedim. Başını salladı ve gülümsedi. Tam o anda omzundan siyah bir el sarıldı ve onu sertçe geriye çekti. Elini bırakmadım ve onu tutmak için direndim. "Yardım edin!" diye bağırdım acıyla. Bir saniyeliğine arkamı döndüğümde Faye ve Felix'in karanlığın içine çekildiğini ve sadece Boris ile Darian'ın kaldığını gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Mührü
FantasyRuhumuz bazen kendi bedenimize ait hissetirmez. Bunu farklı yollarla bize gösterir. Kafada duyulan sesler, görülen gölgeler ve daha fazlası. Ruhumuz özgürlüğüne kavuşmak için bir sürü doğaüstü yolu dener. "Her gece ruhumunun bedenimden ayrılmaya ça...