Reyyan ilk önce ne gördüğünü idrak edemedi. Gözlerini kaçırmaya bile fırsatı olmamıştı. İlk kez bir erkeği çıplak görüyordu. Gözlerini ayna haricinde birçok yerde gezdirdi.
R:Miran üzerini giy.
Miran bakışlarını varlığını unuttuğu Reyyan'a çevirdi.
M:Pardon ben unuttum. Çok özür dilerim.
R:Giyindin mi?
M:Evet..Evet giyindim.
Reyyan sinirle arkasını döndü.
R:Miran bu neyin rahatlığı? Senin bana hiç mi saygın yok? Ya insan birazcık düşünür ya. Belki bu kız rahatsız olur der ama yok Miran bey rahatını hiç bozmasın. Sen bana böyle mi söz verdin?
M:Reyyan bak yemin ederim ki unuttum. Kusura bakma ne olur? Ben birisiyle yaşamaya alışkın değilim. Özür dilerim.
R:Öperken hiç unutmuyorsun ama birisiyle yaşadığını.
M:Reyyan bak çok ciddiyim inan ki bilmede..
R:Tamam Miran dışarıya çık. Ben, ben sakinleşmek istiyorum.
M:Tamam. Tamam çıkıyorum. Tekrar özür dilerim.
Miran utanç içinde hızla odadan çıktı. Reyyan başını ellerinin arasına almış sakinleşmeye çalışırken, bir yanda da gözlerinin önüne gelen görüntüyü silmeye çalışıyordu. Engelleyemediği bir dürtü tüm bedenini alt üst etmişti. Engellemediği bir titreme vücudunda geziniyordu. Kendisini sakinleştirmeye çalışarak birkaç dakika daha oyalandı. Kaçış olmayınca mutfağa indi. Ayla hanım çoktan kalkmış, çayı demlemişti. Mutfağa girdiğinde burnuna gelen güzel kokularla birlikte, gözlerini kapatıp derin bir nefes çekti içine. Gözünün önüne gelen görüntüyle hızla gözlerini açıp, başını iki yana salladı.
R:Reyyan kendine gel. İyice kendini kaybettin.
Reyyan kendi kendisine konuşurken kapıdan Ayla hanım içeriye girdi.
A:Hayırdır gelinim. Ne konuşuyorsun öyle kendi kendine?
Reyyan bakışlarını Ayla hanımın üzerine sabitledi. Gülümsemesi yüzüne yayılmıştı. Yanağına hafif bir öpücük kondurdu.
R:Günaydın efendim.
A:Günaydın yavrum. Maşallah sabah sabah ne kadar güzelsin sen?
R:Estağfurullah.
A:Öyle öyle. Hala Miran'ın senin gibi şahane bir kızla evlendiğine inanamıyorum. Orada olmasam evlilik cüzdanınızı isterdim valla.
Reyyan duyduğu cümleyle hafifçe gülümsedi.
A:Bu arada benim nikaha gelmem için Miran'ı ikna ettiğini biliyorum...Çok teşekkür ederim. Benim için çok önemliydi. Ne kadar teşekkür etsem az kalır. Miran'a kalsa asla gelemezdim.
R:Etmeyin teşekkür. Hem Miran'ın da suçu yok ki. Hasta olduğunuz için endişeleniyordu. Gelmenizi de o da çok istiyordu. Çok sevindim ben gelmenize. Sizsiz olmazdı..
Gülümseyerek kurduğu her cümle Ayla hanımın yüzünde yeni bir gülücüğe sebep oluyordu.
A:Nasılsın? Rahat etmişsindir inşallah. Elimizden ancak bu kadarı geldi.
R:Estağfurullah o nasıl söz? Çok rahat ettim sağ olun. Asıl ben rahatsızlık verdim. Siz neden beni uyandırmadınız, kahvaltıyı hazırlamışsınız. Yok yorgunluğu sanırım uyuyakalmışım. Valla sağımdan soluma bile dönmemişim...
Ayla hanım sinsi bir gülüş kondurdu yüzüne.
A:Bilerek uyandırmadım. Siz daha yeni evlisiniz. Bir birinizin tadını çıkartın.
Reyyan hemen utançla başını eğdi.
A:Utanma utanma. Ee nasıl bir his evli olmak?
R:Bilmem. Ben pek bir şey anlamadım. Daha yeni. Şu an pek bir değişiklik yok hayatımda.
A:İnsanın sevdiği insana sarılıp yatmasının tarifi yoktur kızım. Varken kıymetini zor anlarsın ama yokluğunda gözüne uyku bile girmez. Nasıl peki? Rahat ettiniz mi?
R:Evet ettik. Sağ olun.
A:Eee.
R:Eee derken.
A:Yeni evlisin anlatsana biraz. Nasıl anlaşabildin mi Miran'la? Alışabildin mi birlikte yaşamaya?
R:Be-ben al-alıştım.
A:Çekinme kızım.
R:Miran uyumsuz birisi değil. Sadece beni bazen çok sinirlendiriyor o kadar.
A:Olur canım o kadarı. Rahmetli babası da öyleydi. Beni sürekli sinirlendirirdi. Gelir gider öperdi.
Reyyan istemsizce Miran'ın bu konuda babasına çektiğini söyledi içinden hafif bir gülümsemeyle.
A:Birlikte uyumaya peki.
R:Güven verici, sahiplenici..Huzur veriyor.
A:Bak işte buna çok sevindim. Sizin mutluluğunuz her şeyden önemli. Rahat etmene çok sevindim kızım.
Aklına dün gece ve sabah olanları getirmek istemiyordu. Evet gerçekten de hayatının en rahat uykusunu uyumuştu yalan yok. Hiç bu kadar huzurlu olduğunu hatırlamıyordu. Konuyu değiştirmeye çalışarak bakışlarını ocaktaki çaydanlığa çevirdi.
Onlar mutfakta konuşup, vakit geçirirken Miran'ı Ayla hanım ekmek almaya göndermişti her zaman ki gibi. Söylenerek girdi kapıdan içeriye. Adımlarını mutfağa yönlendirirken hala söylenmeye devam ediyordu.
M:Yahu koskoca adam oldum. Otuz iki yaşıma geldim, hala beni ekmek almaya gönderiyorsun. Bir de burada keyif yapıyorsunuz. Ben de kasımın soğuğunu yiyorum. Niye? Annemle, karım ekmek yesin diye. Hadi çok efor kaybediyorum şu birkaç gündür. Enerjim kalmadı resmen. O enerjileri geri toplamam lazım. Benim karnım acıktı.
Miran'ın kurduğu cümleler Reyyan'ın utanmasına sebep oldu. Başını aşağıya eperken, aklından geçen bu adamın neden duru, durağının olmadığıydı. Sabah adamı çıplak görmüştü hiç mi utanmazdı bir insan. Ayla hanım, Reyyan'ın başını önüne eğmesiyle oğluna sinirle baktı.
A:Nasıl konuşuyorsun sen oğlum? Utandırmasana kızı..
M:Ne dedim ben anne? Sizin içiniz fesat.
A:Sus sus hadi ben masaya son bir göz atayım.
R:Tamam geliyoruz biraz sonra.
umarım beğenirsiniz. yeni bölümde görüşmek üzere.. bu arada yakın zamanda hercai kitabı final yapacak inşallah. anlaşmanın 50 bölüm sınırı kalktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hercai
FanfictionÇok sevdiğim bir hikayeden esinlenerek oluşturdum. Umarım güzel olur