138

348 20 6
                                    

Mu:Sen maili at şimdi. Ben arkadaşımı hemen arıyorum. Sabaha haber veririm sana.
M:Tamam kardeşim çok sağ ol. Hakkını ödeyemem.
Mu:Ödersin ödersin, hiç merak etme.
M:Nasıl olacakmış o?
Mu:Hesaplaşmaya tek gitmeyeceksin.
M:Onu unutacaksın.
Mu:O zaman kapat telefonu. Git polisi derdini onlara anlat. Bu adamı neden bulmak istediğini, bulunca ne yapacağını eminim büyük bir heyecanla dinlerler.
M:Aman be tamam. Ama sadece sen bileceksin tamam mı başka kimsenin haberi olmayacak.
Mu:O zaman ben kapatıyorum sonra görüşürüz.
M:Dur kapatma, söz vermedin.
Mu:Al-alo Mir-Miran ses gittttii.. Tünele girdin galiba.
M:Lan..
Mu:Hadi gör-görüşü-rüz-rüz-rüz..
M:Lan Yahşi Cazibe mi burası? Lan..
Suratına kapanan telefonla gözlerini yumdu sinirle.
M:Ah Mustafa ah..
Gözleri hemen kızına çevrildi.
M:Gördün değil mi kızım? Senin bu amcalarının biri değil, hepsi başa bela. Zafer beni gömer, Selim laf sataşmadan durmaz, Suat laf sokmadan durmaz. Yavuz’u, Vural’ı, Osman’ı ve diğerlerini saymıyorum bile. Allahtan onlardan ayrı şehirde yaşıyoruz da, bu kadar görüşemiyoruz. Ee haliyle de sürekli tepemde olamıyorlar.
Mira’yı bir sağa bir sola dolandırıp durdu dakikalarca. Kızı uyuyor, o bir şeyler anlatıyordu. Zaman bir türlü geçmek bilmiyordu. Sabah olsun ve şu adamın yanına gitsin istiyordu. Aklına son anda gelen bir soruyla ikilime düştü. Reyyan’la bu adamı yüzleştirmek gerekir miydi acaba? Ya daha kötü olursa? Ama içinde ki yarayı kapatmanın yolu onun üzerine gitmekti. Canı acırdı ama o adamın cezasını çektiğini bilmek içine sular serperdi en azından.
Karısının yarasına dokunmak, onu iyileştirmek istemişti ama Reyyan’ın yarası tahmininden daha acıydı. Bu konuda çokta derman olamayacaktı sanırım.
Uyuyan kızıyla birlikte yukarıya çıktı tekrar. Üzerini açan karısına şefkatle baktı.
M:Şu annene üzerini örtmesini bir öğretemedik kızım. Ne yapacağız sen söyle?
Kızını yavaşça beşiğine yatırıp, karısının kollarının arasına girdi. Karısının sıcağı arasında uykuya dalması çok kolay oldu ama uykusunda huzursuzdu. Sık sık uyandı. Sabahı zor etti. Reyyan çoktan uyanmış, Mira’nın karnını doyurmuş, altını değiştirmiş, tekrar uyutmuştu. Aşağıya inip kahvaltı hazırladı hızlıca. Ardından da yatak odasına gitti. Sırt üstü yatan kocası şu an çok çekici gelmişti gözüne. Üzerine atlamak güzel olurdu… Tabi yeni doğum yapmamış olsaydı. Dudağını bir an için ısırıp, yatağa yaklaştı. Saçlarına, ensesine birkaç öpücük kondurdu.
R:Aşkım uyan hadi. Sen bugün ne kadar çok uyudun böyle.
Miran kısık sesle homurdanıp, hafifçe kıpırdandı. Reyyan bu kez kendisine dönük olan ve yastığın baskısıyla hafifçe büzüşen dudaklarına bir öpücük kondurdu. Dayanamadığı ve kocasının uyandırmanın kolay yolu olarak yaptığı bu hamleyle bir anda kocasını üzerinde, dudaklarını da örtülü gördü. Miran dudaklarını uzun zamandır hiç öpmemiş gibi öpüyor, elleri rahat durmuyor, bacaklarını okşayıp duruyordu. Reyyan heyecanlanmasına mani olamazken, ileriye gidemeyeceklerini çok iyi biliyordu. Başını yana çevirmeye çalıştı ama sadece çalışmış oldu. Çünkü Miran’ın durmak veya duraksamak gibi bir niyeti yoktu. Israrla örtülen dudakları nefes almasını yavaş yavaş engellemeye başlamıştı.
R:Mi-Mi..
M:Hıı..
R:Mir-Miran nef-es…
Miran karısının söylediklerini duymuyordu. Eli yavaşça bluzundan içeriye kaçarken, Reyyan çaresizce kocasının dudağını ısırdı. Miran hızlıca geri çekilirken, şaşkınca bakıyordu karısına. Elini hızlıca dudağına götürdü. Parmağına bulaşan kanla şaşkınlığı daha da arttı.
M:Reyyan ne yapıyorsun Allah aşkına?
Reyyan kocasının parmağında ki kanı görünce, korkuyla doğruldu yerinde.
R:Ayy Miran çok özür dilerim. Acıyor mu? Ya off yaa… Ben bir an nefes alamadım, sana da seslenmeye çalıştım ama duymadın. Ondan yaptım valla. Çok özür dilerim kocam. Keşke yapmasaydım. Çok özür dilerim. Acıyor mu?
Miran dudağını hafifçe büzdü. Şimdi tam anlamıyla küçük bir çocuk gibi duruyordu.
M:Acıyor tabi, bak kanadı..
Masumca çıkan sesini duyan birisi olsa, gerçekten de Miran için üzülürdü. Sanki hiç suçu yoktu.
M:Öpersen geçer belki.
Reyyan başını iki yana salladı. Yüzünde bir gülümseme vardı.
R:Sen hiç akıllanmayacaksın değil mi?
M:Hem de hiç…
Yavaş yavaş birbirlerine yaklaştılar.
R:Arada nefes almama izin ver.
M:Arada nefesimin bende kalmasına izin ver.
Reyyan muhteşem bir gülümsemeyle baktı kocasına. Dudakları birbirine susamışçasına sarıldı birbirine. Yorganın altına doğru girerken, duydukları sesle hızla durup, yerlerinde doğruldular.

Umarım beğenirsiniz 🙏 yeni bölümde görüşmek üzere 🧡 kendinize iyi bakın 🤩

Hercai Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin