İki Gün Sonra
R:Miran hadi hayatım. Uçak saati yaklaştı.
M:Tamam canım. Geldim geldim. Annem hazır mıymış?
R:Evet şimdi konuştum. Valizini falan hazırlamış, kapıya çıkacağım sizi bekliyorum dedi.
M:Ee tamam o zaman hadi gidelim.
R:Ayy çok heyecanlıyım ben ya. Nasıl güzel olacak kim bilir?
M:Umreye gidiyoruz muhteşem olacak muhteşem..Hele ki manevi değeriyle..
Birlikte evden çıkmaları, Ayla Hanımı almaları ve havalimanına gitmeleri bir saati bulmuştu. Uçağa binmiş kalkışı beklerken, Reyyan ve Miran’ın uzak durması Ayla Hanımın dikkatini çekmişti.
A:Hayırdır çifte kumrular, ayrı mı düştünüz siz?
R:Evet anne.
M:Umreye gidiyoruz uzak duruyoruz birbirimizden. İhrama gireceğiz.
A:Ee aynı odada kalacaksınız siz ama değil mi?
M:Evet anne. Eşler bir arada durabiliyormuş.
A:Ee durabilecek misin sen?
M:Anne tamam karıma düşkünüm ama umredeyken de yapmam öyle şeyler. Dini inancımız söz konusu olunca ben kendime çok güzel hakim olurum.
A:Ee iyi madem..Sevindim..Onu bunu bırakında Umre fikri çok güzelmiş. Kimin aklına geldi?
M:Reyyan’ın aklına geldi. O Selim, Zafer, Suat orta yerinden çatlasın. Milletin karısı balayına deniz kenarına gitmek ister, benim karım Umre’ye gitmek istiyor. Herkese nasip olmaz böylesi.
A:Maşallah benim kızıma. Peki beni de götürmek kimin fikriydi?
M:Onu ikimizde düşündük valla. İkimizin fikriydi.
A:Çok teşekkür ederim çocuklar. Allah razı olsun.
Uçağa bindiklerinde her birinde heyecan tavan yapmıştı.
R:Ayy kalbim duracak valla.
M:Bende çok heyecanlandım valla. Daha yoldayken böyle heyecanlandıysak, oraya gidince düşünemiyorum bile.
R:Sakin ol Miran.
M:Tamam sen beni düşünme. Ben idare ederim sen sakin ol.
R:Ben senden sakinim valla.
M:Anneciğim ben sana bir şey sormak istiyorum.
A:Sor yavrum.
M:Şimdi biz üçümüz Umre’ye gidiyoruz ya.
A:Ee..
M:Ee Reyyan hamile. Şimdi bizim çocuğumuzda gitmiş sayılır mı?
A:Bilmiyorum ki oğlum. Tamam oranın havasını içine çekecek, suyunu anne vasıtasıyla içmiş olacak, anne karnındayken konuşulanı duyar etkilenir diyorlar doktorlar, o heyecanı hissedecek..Ama sonuçta ibadet etmeyecek.
M:Ama ibadet edenin içinde.
A:Bilmiyorum dedim ya oğlum. Ama hayırlı bir evlat olur inşallah. Oranın varlığını hisseden bir beden nasıl kötü olur ki?
R – M:İnşallah anne.
M:Bu arada Reyyan aklımdayken söyleyeyim. Biz şimdi geldik ama doktorlar biliyorsun ki hamileliğin başında ve tam sonunda tavsiye etmiyorlar. O izdihamda bir şey olabilir diye. Sende dikkat edeceksin tamam mı?
R:Tamam Miran ederim tabi. Sen merak etme.
M:Tamam..
Sonrası çok hızlı geçmişti. Uçağın hareket etmesiyle derin bir nefes çektiler içlerine. Heyecanlı geçen yolculuktan sonra Medine’ye inmişlerdi. Uçaktan indikleri gibi camiye geçip iki rekat ihram namazı kıldılar. Hem şükür hem niyet için..Ayrı ayrı mescitlerdi aynı cümle döküldü hepsinin dilinden.
M – R – A: Allah'ım! Senin rızan için umre yapmak istiyorum. Bunu bana kolaylaştır ve kabul eyle.
Ettikleri niyetin ardından “telbiye” (lebbeyk) söyleyerek ihrama girdiler. Artık Umre’ye geldiklerini tüm yasaklarıyla hissediyorlardı. Küfür yasaktı, cinsel ilişki yasaktı, kan dökmek yasaktı..Ama zaten buraya gelen de ibadetten başka bir şey düşünemiyordu. Zemzem suyunda içerken besmele çekmeyi de, kıbleye dönmeyi de, üç yudumda içmeyi de ihmal etmediler. İçtikleri suyun şifasını bedenden ziyade ruhlarında hissettiler. Telbiye, tekbir, salavat-ı şerife ile yola çıktılar. Kabe gördüklerinde salavatlar, telbiyeler ve tekbirlerin okunmasını kestiler. Beytullah’ın o kutsal avlusuna çıktılar. Mutluluk tüm hücrelerinde geziyor, heyecan tüm hücrelerini ele geçiriyordu. Kabe’yi tavaf ettiler. Gerçekten de izdiham vardı. Olabildiğince dikkatli oldular. Tavafı bitirdikten sonra 2 rekat tavaf namazı kıldılar. Say yerine çıkılarak, Safa ile Merve arasında yedi kere Umre’nin Say’ını yaptılar. En son Say’ı da bitirdikten sonra tıraş olarak ihramdan çıktılar. Tüm ihram yasakları kalktı onlar için. Tıraş olmaktan maksat, sakalın kazınması değil, saçların kesilmesiydi. Miran karısının sevdiği o saçlarını büyük bir mutlulukla kesti. Reyyan da aynı şekilde saçlarının bir kısmını kesmişti.
Ve böylelikle on beş günlük umre ibadetini tamamlamış oldular..
Uçak İstanbul havalimanına geldiğinde mutlulukla, huzurla ve müthiş bir boşlukla indiler uçaktan. On beş günde bir yere alışılır mıydı? Alışılıyordu işte. Şimdi kendilerini İstanbul’a çok yabancı hissediyorlardı. Sebebi belliydi. Orada buradakiler insanın aklına hiç gelmiyordu.
Miran yavaşça karısına döndü. Yüzünde bir gülümseme vardı.
M:Allah senden razı olsun vesile oldun. Allah’a binlerce kez şükürler olsun buna vesile olan seni benim kaderime yazdığı için.
R:Allah senden razı olsun vesile olduğum bu şeye ön ayak olduğun için. Allah’a binlerce kez şükürler olsun seni benim kaderime yazdığı için. Ve annemden Allah razı olsun ki, senin benim kaderime ortak olmana vesile oldu. Seni benim dünyama getirdi.Umarım beğenirsiniz 🙏 yeni bölümde görüşmek üzere 🧡 kendinize iyi bakın 🤩
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hercai
FanfictionÇok sevdiğim bir hikayeden esinlenerek oluşturdum. Umarım güzel olur