88

524 34 4
                                    

Ayla Hanım: Ee gelelim sebebi ziyaretimi..
Selim: Gelmeyelim Ayla teyzeciğim..
M:Neden?
Selim: Çünkü bizim bazı şartlarımız var.
M:Ne gibi?
Selim: Bizim Bursamızın çok güzel gelenekleri var.
R:Ne gibi?
Zafer: Evet ne gibi?
Suat: Kız istemeye bir paket çay, şeker, ekmek götürülür kızı verirlerse çay demlenir, evde olan yemeklerden sofra kurulur, kahve içilir. Kızı vermezlerse getirdikleri malzemeleri kız tarafı oğlan tarafına geri gönderir.
Ayla Hanım: Oğlum biz Bursa da mıyız? Getirmedik bir şey.
Selim: O zaman size kız mız yok. İyi akşamlar. Biz sizi yolcu edelim.
M:Ne demek kız yok? Getirdik biz her şeyi. Çifter çifter aldım ben. Şekerimde var, çayımda var, unum, tuzum, suyum, ekmeğim de var.
Suat: İnanmam getir görelim.
M:Yalan mı söyleyeceğim? Aldım diyorum.
Selim: Bence biz kızı vermeyelim. Bu oğlan bizim kızı üzer. Her şeye bir lafı var.
Suat: Bence de. Size kız mız yok. İyi akşamlar. Biz sizi yolcu edelim.
M:Yok yok..Tamam demedim bir şey getiriyorum hemen.
Selim: Acele et. Sabaha kadar seni bekleyemeyiz.
Miran koşarak bagajdan malzemeleri aldı. Heyecanla tekrar kapıya geldiğinde, kapıyı yine güzel karısı açmıştı. Bu kez yanında kimse yoktu. Bunu fırsat bilip, elindekileri yere bıraktı. Tam elini kaldırdı karısına sarılacaktı ki, Sema kollarının arasına giriverdi.
Sema: Canım eniştem. Beni bu kadar sevdiğini bilmiyordum.
Miran kollarını hızla çekerken, kaşlarını çatmış, karşısında ki kadına kızgınca bakıyordu.
M:Sema senden de kocandan da hoşlanmadığımı söylemiş miydim?
Sema: Evet söylemiştin. Birkaç milyon kez.
M:İyi bari. İçim rahatladı.
Ebru: Senin Reyyan’la konuşman yasak.
R:O neden?
Neşe: Şöyle ki kardeşim. Henüz seni vermedik. Yani bu adam senin için hala bir yabancı.
M:Arkadaşlar fazla abartmasak mı? Bu kadın benden hamile yahu.
Derin: Orası bizi ilgilendirmez. Bırakmasaydın hamile.
Ebru: Katılıyorum.
Sema: Bende.
R:Bir karışmadığınız o kalmıştı. Siz bizi gözetleyeceğinize kocalarınızla konuşun. Ne yapıyorlar öyle? Yok kız vermiyoruz falan..
Ebru: Onların kararı bir şey diyemem.
M:Hiçbir zaman durmaz o çenen. Bıdı bıdı konuşursun, şimdi susacağın tuttu değil mi?
Sema: Hadi içeriye geçelim. Kızacaklar valla. Bu seferde geç kaldın diye kızı vermezler benden söylemesi.
M:Bak bunu doğru dedin işte.
Miran elindeki poşetlerle salona girdi. Poşetleri kenara bıraktığında oldukça sabırsızdı.
M:Evet dediğim gibi her şeyi aldım. Hem de çifter çifter.
Selim - Suat: Tamam.
Kısa cevapla Miran tekrar kaşlarını çattı. Tamam mı yani? Tüm tepki bu kadar mıydı? Biraz önce bunlar yüzünden kızı vermiyorlardı. Şimdi görünce tek tepkisi tamam mı olmuştu yani?
M:T-tamam derken. Bu kadar mı?
Selim: Tamam derken tamam diyoruz. Ne yapalım yani? Ayaklarına mı kapanalım iki poşet getirdin diye? Koskoca şirketin var. Alacaksın tabi.
M:Selim kardeşim uçmasan mı acaba?
Suat: Bildiğin bize kafa tutuyor. Bence kızı vermeyelim. Size kız mız yok. İyi akşamlar. Biz sizi yolcu edelim.
M:Tamam..Tamam demedim bir şey.
Herkes bıyık altından gülümserken, sinirle gerilen iki kişi Reyyan ve Miran’dı.
Ayla Hanım: Evet şartımızda gerçekleştiğine göre gelelim sebebi ziyaretimize.
Suat: Yanlış anlaşılma olmasın. Bu gelen poşetler bu ev için değil. Bu eski bir adettir. Önceden ev ahalisi bunu tüketirmiş. Ama Allah’a şükür burada ki herkesin maddi durumu iyi. Bu sadece yardım yapmak için bir bahane olacak. Üzerine ekleme yapılarak bu paketler ihtiyaç sahiplerine verilecek.
Miran, Reyyan ve orada bulunan neredeyse herkesin gözleri istemsizce doluvermişti. Bakışlarını Zafer’e çevirdi.
M:Sende biliyor muydun? O yüzden mi fazla fazla almam konusunda beni teşvik ettin.
Zafer: Ee biliyordum tabi. Bizim birbirimizden gizli saklımız mı var? Senden gizledik bunu ama bu sayılmaz. Sana sürprizdi sonuçta.
M:Biraz uyuz, gıcık, sinir, çok bilmişsiniz..Ama harikasınız..İyi ki benim dostumsunuz. Bir kez daha gurur duydum.
Suat – Zafer – Selim: Bizde hep seninle gurur duyduk.
Ayla Hanım: Allah insanların duaları vesilesiyle sizi cennetine alsın inşallah. Hayırlı bir mevzu, hayırla devam etsin inşallah. Bu sefer konuya giriyorum. Allah’ın emri, Peygamber efendimizin kavliyle kızınız Reyyan’ı, oğlumuz Miran’a istiyoruz. Oğlum kızınızı çok mutlu edecek buna ben kefilim. Gözünüz asla arkada kalmaz.
Selim ve Suat önce karılarına sonra birbirlerine baktılar. Kaşlarını çatıp karşısında ki adama baktılar. Cevapları merakla bekleniyordu.
Selim: Oğlumuz ne iş yapar?
Ayla Hanım: Şirketi var efendim kazancı iyidir. Kızımızı rahat ettirir inşallah.
Ebru: Valla ben kazanca bakmam. Nice zenginler var, karısına zırnık koklatmıyor. Sende onlardan mısın?
M:Ben senin kocan mıyım? Adam şirketini bile elinden aldı, bana mı laf ediyorsun?
Ebru: Şirketimi elimden almadı. Ben erken emekli oldum, kocamla çocuğumla ilgilenmek daha mantıklı geldi.
Derin: O ney kız? Biz okul bitince nereden iş bulacağız diye düşünüyoruz, kadın hazır şirketi bırakmış evde yatıyor.
Neşe: Kızım çalışmış didinmiş, kazanmış. Fazlasını tutsa ne yapacak? Hayatın keyfini çıkartması en iyisi.
M:Sizin işiniz değil. Benim mürüvvetim konuşuluyor şu anda. Sırası mı şirketin?
Suat: Sanki bu damat çok konuşuyor. Benim bildiğim, damat dediğin şu anda ellerini önünde birleştirmiş, kızı vermezler diye Yusuf Yusuf edecekti. Sende ki bu rahatlık nereden geliyor?
Miran, Derin ve Neşe’nin yanında oturan karısına baktı. Yüzüne bir gülümseme kondurdu. Gözlerini karısının üzerinden ayırmadan konuşmaya başladı.
M:Birincisi beni seviyor, ikincisi beni seviyor, üçüncüsü benden hamile.
Zafer: Bizim oğlan akıllı. Önce işini garantiye aldı, ondan sonra istiyor.
M:Konumuza dönelim mi artık? Ben gerilmeye başladım da.
Selim: Bir de kafa tutuyor.
Hızla ayağa kalktı. Kaşları çatıktı.
Selim: Vermiyorum kızı. Hadi başka kapıya.
Reyyan şaşkınca yanındaki arkadaşlarına baktı.
R:Vermiyorum mu dedi o? Yoksa ben mi yanlış duydum?
Neşe: Yok yok yanlış duymadın. Cidden vermedim dedi.
Derin: Baya baya vermedi.
Neşe: Eniştemi tutun. Gözleri seğirmeye başladı valla. Elleri kasılıyor.
R:M-miran..
Miran gerçekten de seğiren gözleriyle bakıyordu etrafa. Yavaş yavaş oturduğu yerden kalktı.
M:Vermiyor musun?
Selim de aynı hızla kalktı yerinden.
Selim: Hayır vermiyorum.
M:Vermiyorsun.
Selim: Vermiyorum.
Suat, Selim’e yaklaştı.
Suat: Cidden vermedik mi?
Selim: Hayır vermedik.
Neşe: Verdik verdik. Biz verdik.
Selim: Hayır vermedik.
Derin: Verdik..
Suat: Vermemişiz..
R:Verin verin.
M:Bence de verin. Hem de hemen verin. Sizin sağlığınız için söylüyorum. Zira ben geriliyorum.
Selim: Ben vermek istemiyorum. Kızımın güvende olduğundan emin olmak istiyorum. Haftaya tekrar gelirsiniz, eğer keyfim yerinde olursa veririm. 
M:Reyyan hiç kimsede olmadığı kadar benim yanımda güvende bu bir..İkincisi de ben senin keyfini mi bekleyeceğim?
Suat: Bak o konuda Miran’a bende kefilim.
M:Benim karım hamile hamile..Uzatmayalım.
Selim gözlerini kapatıp, ellerini alnına bastırdı.
Selim:Onu hiç hatırlatma. Aklıma geldikçe sana daha çok sinirleniyorum. Sen nasıl benim kızımı kendi hain emellerine alet edersin. Dua et kızımla evleniyorsun. Yoksa ben sana yapacağımı bilirdim.
M:Herkesten özür dilerim. Özellikle de senden anne. Ama o kız benim karım. Çocuk yaparken sana mı soracaktım?
Selim:Soracaktın tabi o kız benim kızım.
M:Selimciğim sen biraz fazla mı kaptırdın acaba? Hani alıştırma falan derken sen işi baya baya yokuşa sürüyorsun.
Suat: Miran haklı bence..
Selim vücudunu Suat’a çevirdi.
Selim: Ona bende kefilim. Miran’ı tanıyorum bende. Sadece onu sinir etmek hoşuma gidiyor. Baksana nasıl sabretmeye çalışıyor? Onun çıldırışını görmek çok hoşuma gidiyor. Biraz delirtmek istiyorum.
Suat: Hee sen kızı veriyorsun yani.
Selim: Vermeyip ne yapayım Suat, saçmalama. Kız hamile.
Suat: Sen boşver. Kızı ver bence.
Selim: Ne güzel eğleniyorduk.
M:Bence bu kadar eğlence yeter. Kısık sesle konuştuğunuzu sanıyorsunuz ama hiç de öyle konuşmuyorsunuz, haberiniz olsun.
Ebru: Selim kocacığım çok abartma istersen. Benim kızı vermeden önce söyleyecek iki cümlem var. Müsaadenizle onları söylemek istiyorum. Ben mehir istiyorum.
M:Mehir mi?
Ebru: Evet mehir. Senin karını hiçbir şekilde madur etmeyeceğini biliyorum. Ama adet olduğu üzere, olması lazım.
R:Ha..
M:Benim evim arabam, varım yoğum, aldığım nefesim bile onun. Ben mehir olarak her şeyimi veriyorum.
R:Hayır ben istemiyorum.
M:İnsanın bir dakika sonrasının bile bir garantisi yok. Ne zaman emaneti teslim edeceğimizi bilmiyoruz. Aslında Ebru’nun söylemesine hiç gerek yoktu. Çünkü ben zaten çok önceden bir vasiyet hazırlattım. Bana bir şey olduğunda bütün varlığım karımın olacak.
R:Mi-Miran..Hayır..
M:Dediğim gibi çok önceden hazırladığım bir şey. Üç günlük, beş günlük bir mesele değil. Çok önceden.
R:Hayır istemiyorum. Ne mehir istiyorum, ne mal mülk? Benim sahip olduklarım bana yeter. Benim kocam, bebeğim, annem..Seninle birlikte hayatıma giren herkes bana yeter. Ben daha fazla bir şey istemiyorum. Daha önce ne yaptıysan, onu geri almanı istiyorum.

Umarım beğenirsiniz 🙏 yeni bölümde görüşmek üzere 🧡 kendinize iyi bakın 🤩 🥰 🤩

Hercai Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin