63

786 40 5
                                    

M:Nee?...Sen ne dediğinin farkında mısın? Anlamadım. Ne yatak odası? Reyyan sen bana kafayı mı yedirteceksin? Eğer amacın oysa başardın çünkü. Ne işin var senin elin adamıyla yatak odasında?
Z:Aşk olsun kardeşim ben elin adamı mıyım?
M:Yok canım hiç öyle olur musun? Arkadaşımsın diye, karımla yatak odasında bulunman senin en doğal hakkın. Benim iş bilmezliğim kusura bakma.
R:Miran bir lafın sonunu mu dinlesen acaba? Bir farklılık olur senin içinde. Ben yatak odasının yanında ki çalışma odası demek istemiştim. Sen sözümü kestin.
M:Hee tamam o zaman...
Birkaç saniye bekledi. Sonra idrak ettiğiyle tekrar sesini yükseltti.
M:Yokkk.. Olmaz..
R:Neden?
Z:Orası neden olmaz?
M:Şeyden tabi..Şeyden..Sıcak..Sıcak tabi ondan olmaz.
Z:Ocak ayında mı sıcak?
M:Tabi ben geçen yandım orada. Sizi düşündüğümden ben yani. Yoksa yanlış anlamayın. Siz ikiniz, yalnız başınıza, baş başa ders çalışacaksınız. Olağanüstü güzel bir kadınla, yakışıklılığının farkında bile olmayan bir çapkın..Ne sakıncası olabilir ki? Benim için hiç mi hiç sıkıntı değil. Ama dediğim gibi sıcak o yüzden olmaz.
Z:Yemedim ama neyse tamam. Gözünün önünde çalışırız biz.
M:Estağfurullah ben öyle bir şey demedim. Sen kendin söyledin. Sen bilirsin. Bende hiç zorlama yok. Ama şunu da söylemeden edemeyeceğim tabi. Hele bir o odaya doğru adım atmaya başla, ondan sonra olacaklardan kesinlikle ben sorumlu değilim. Tercih senin.
Z:Korkmadım.
M:Neden?
Z:Senden büyüğüm.
M:Sadece altı ay.
Z:Ve senden bir santim daha uzunum.
M:Devede de boy var.
Z:Ayrıca senden otuz kilo daha ağırım.
M:Ağzını yüzünü dağıtırım diyorsun.
Z:Estağfurullah ben öyle bir şey demedim. Sen kendin söyledin.
M:Bazen seni hiç sevmiyorum bilesin.
Z:Demek duygularımız karşılıklı. Bende, sen böyle kör olunca, anlama kıtlığı yaşayınca hiç sevmiyorum seni.
Reyyan iğneleme dolu bir sesle konuşmaya başladı.
R:Sizin birbirinize olan bağlılığınıza gerçekten hayran oldum. Ne güzel anlaşıyorsunuz siz öyle?
M:Övünmek gibi olsun öyleyizdir.
R:Okulda sizin ilişkinizi anlatsam, sanırım heyet onayına gerek kalmadan deli damgasını yapıştırırlar bana. İki ciddi adam, sabahtan beri çocuk gibi didişip duruyorsunuz.
Z:Önce senin sinir kocan başlattı.
M:Hiçte bir kere. Ne dedim ben?
Z:Daha ne diyeceksin? Bir evden kovmadığın kaldı.
M:Estağfurullah sen benim misafirimsin. Evden kovmak ne demek? Duymamış olayım lütfen.
Z:Ya sabır ya Allah..Reyyan biz başlayalım mı artık?
R:Tamam başlayalım.
M:Tamam başlayın. Ben burada sessizce oturuyorum. Sizi hiç rahatsız etmem.
Z:İyi edersin.
Reyyan ve Zafer ellerinde kahveleriyle masaya geçtiler. Tüm hazırlıkları yapmış, tam derse başlayacaklardı ki, Miran yerinden kalkıp, ellerini arkasında bağlayarak yanlarına geldi.
M:İyi dersler. Allah zihin açıklığı versin inşallah.
Z:Sağol kardeşim.
M:Ben sana demedim ki, karıma dedim. Sen ders anlatıyorsun. Anlaması gereken benim karım. Onun zihninin açık olması lazım. Senin değil.
Z:Reyyan şu kocanı gönder lütfen. Başımı ağrıtmaya başladı.
M:Hahaha çok komiksin.
Z:Hadi git..
M:Kendi evimden beni mi kovuyorsun?
R:Hayır o değil ben kovuyorum Miran. Merak ediyorsan da söyleyeyim. Evet seni kendi evinden kovuyorum. Ama bana bir şey söyleyemezsin, kovmak gibi bir ihtimalinde yok. Çünkü burası benim de evim. Şimdi ders çalışıyoruz. Müsaade eder misin birazcık?
M:Tabi canım. Ne demek? Sen öyle diyorsun madem. Ben şurada oturayım. Sizde güzelce, uslu uslu ders çalışın.
Z:Teşekkürler.
Miran biraz önce kalktığı koltuğa tekrar oturdu. Yanaklarını şişirerek bir nefes çekti içine. Durduk yere kendisine yakışıklı bir rakip çıkartmıştı. Neden getirmişti ki bu adamı? Reyyan dikkatle Zafer’in anlattıklarını dinlerken, Zafer gözlerini bir an bile kitaptan kaldırmıyordu. Peki neden böyle huzursuz oluyordu? Oturduğu yerde sadece birkaç dakika oturabildi. Ellerini dizine vurup tekrar ayağa kalktı.
M:Sizin kahveniz bitmiş. Ben size bir çay getireyim en iyisi.
Reyyan, Miran’ın kendilerine rahat vermeyeceğini anlamıştı. Ama anlaşılan o ki geç anlamıştı.
R:Tamam Miran olur.
Sadece birkaç dakika sonra önlerine konan iki bardak çaya konuşmadan mimikleriyle teşekkür etti ikisi de. Hala ders hakkında konuşuyorlardı. Miran tekrar koltuğuna oturdu. Canı sıkılmıştı. En iyisi birazcık televizyon izlemek diye düşündü.
Düğmesine basıp, televizyon açıldığı gibi kendisine çevrilen bakışlarla tekrar kapattı.
Birkaç dakika sonra tekrar kalktı ayağa. Başlarına gitti. Zafer’in sinirden kasılan çenesini çok umursamıyordu.
M:Ben çayın yanına bir şey getirmemişim. Reyyan çok güzel kurabiye yapmıştı. Birde ondan getireyim ben size.
R:Miran. Aşkım sen bir evden gitsene..

Umarım beğenirsiniz 🙏 zafer ve miranın didişmesini ben çok sevdim 🤩yeni bölümde görüşmek üzere 🧡 kendinize iyi bakın 🤩

Hercai Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin