Reyyan duyduğu sesle hızla başını kaldırdı. Miran sinirini her halinden belli edecek şekilde kaşlarını çatmıştı.
R:Mi-Miran..
Miran çatılı kaşlarıyla Reyyan’ın yanına geldi. Sinirle karısının gözlerine baktı.
M:O başını bir daha eğmeyeceksin. Sen utanacak bir şey yapmadın. Başını eğmeni gerektirecek bir şey yok.
Bakışlarını etrafında ki insanlarda gezdirdi. Kaşlarını mümkünmüş gibi daha da çattı. Reyyan’a başını çevirmeden elini elinin arasına aldı.
M:Hiçbirinizi tanımıyorum. Doğrusunu söylemek gerekirse de, kaç yıllık arkadaşını gözünü bir an bile kırpmadan satan bu insanların hiç birini tanımak istemem. Reyyan adına gerçekten üzgünüm. Böyle arkadaşlarla hayat sürdürmek zor olmalı. Ama artık ben hayatında olduğuma göre bu problem çok rahatlıkla ortadan kalkacaktır. Evlenmek sanılanın aksine ayıp bir şey değil. Öyleymiş gibi davranmayın. Bizim evliliğimiz bizi ilgilendirir. Hiç birinizin haddine değildir bunu sorgulamak veya saçma sapan bir kıskançlık yüzünden karımı üzmeniz. Benim sizi tanımadığım gibi sizde beni tanımıyorsunuz. Reyyan’ın gözünden akacak bir damla yaş için kime ne yaparım hiçbir fikriniz yok. Olmasını da tavsiye etmem açıkçası. Herkes kendi işine baksın. Benim karımı üzmeyeceksiniz. Herkes haddini bilecek. Üzerseniz, kıracak bir şey söylerseniz bunu bütün samimiyetimle söylüyorum ki, bunu duyarım. Duymamı hiç istemezsiniz. Merak ediyorsanız da bizzat ben söyleyeyim. Reyyan değil, evlilik için beni ayartmak, benimle evlenmemek için bir sürü bahane uydurdu. Onu ikna etmek için neler söylediğimi, nasıl ikna ettiğimi, ne kadar dil döktüğümü tahmin bile edemezsiniz. İki kişi arasında ki, görmediğiniz, duymadığınız, şahit olmadığınız bir şey hakkında nasıl böyle yorumlarda bulunuyorsunuz anlamış değilim. Gerçi bire beş katmakta âdetiniz olmalı. Cahillik bende ki sizi sorguluyorum.
Bakışlarını insanların üzerinden çekip, karısına çevirdi. Sadece Neşe ve Derin görebilmişti gerçeği. Miran’ın o çatılı kaşlarının, karısına bakmasıyla birlikte yumuşadığını.
M:Hadi gidelim. Bugün derse girmesen de olur. Ben bizim Zaferle konuşur, konun neyse sana en iyi şekilde anlatmasını rica ederim. Zaferin beş dakika da anlatacağını, sana bir yılda anlatamaz buradakiler. Zafer Türkiye’nin en başarılı doktorudur. Duymuşsundur belki adını. Zafer Atalay.
R:Du-duydum. Bizim okula seminere gelmişti. Mesleğinde çok iyi gerçekten, konuşmasından bile belli.
M:Güzel. İşte buna sevindim. Çok yakın arkadaşım olur. Bu işi de hallettiğimize göre gidelim.
R:Miran tamam okula gitmeyeyim haklısın, bende istemiyorum.
M:Ama…
R:Ama ben bir şeyle uğraşmazsam duramam.
M:Yani.
R:Ben hastaneye gitmek istiyorum.
M:Reyyan eve gitsek daha iyi olmaz mı?
R:Miran lütfen, kafamı dağıtmam lazım…Lütfen..
M:Tamam sen nasıl istersen öyle yapalım. Canını sıkma sen..
Birlikte el ele arabaya binip, gözden uzaklaştılar. Arkalarından Neşe’nin keyfini göremediler.
N:Enişteme bak be. Ne de güzel savundu karısını gördün mü Derin?
D:Gö-gördüm. Açıkçası hayran kaldım savunmasına, sahip çıkmasına ama senin de dikkatini çekti mi?
N:Ne?
D:Reyyan’a bakışı.
N:Sanırım Reyyan’ın bilmediği şeyler var.
D:Kesinlikle var. Bence bu adam Reyyan’ı seviyor. Evlilik hakkında söylediklerini duydun değil mi? Evliliğe karşı olan adam nasıl savundu?
N:Akıl karışmış, beyin yanmış, kalp işlevini ele almış..
D:Kesinlikle..Neyse yakında muratlarına ereler diye düşünüyorum. Göreceğiz..
Reyyan ve Miran hastanenin önüne gelmiş, arabanın içinde duruyorlardı.
M:Daha iyi misin?
R:Sen gitmemiş miydin?
M:Senin bu kadar huzursuz olmanı, senin tahmininden daha fazla önemsiyorum. Boşuna olmayacağını düşünüyordum. Senin yanından ayrılınca arabayı park edip, geri döndüm. Bir şeyler olacağını tahmin ediyordum ama bu şekilde konuşacaklarını tahmin etmemiştim açıkçası.
Miran’ın elinin üzerine elini koydu.
R:Teşekkür ederim. Sen gelmesen oradan nasıl çıkardım bilmiyorum? İyi ki varsın.
Miran elinin üzerinde ki karısının eline bir öpücük kondurdu.
M:Sende iyi ki varsın. Bana teşekkür etme..Sen şimdi içeriye gir, hastalarınla ilgilen akşam gel eve, ben sana bir insan kocasına nasıl teşekkür eder göstereyim.
Reyyan istemsizce bir gülümseme kondurdu.
R:Aklın fikrin hep aynı yerde.
M:Tövbe de valla çarpılacaksın. Senin için fesat, ben yemek hazırlarız birlikte öyle anlaşırız diye söylemiştim…Ama senin farklı düşüncelerin varsa bana uyar, fark etmez.
R:Off yaa. Ben bugün rezil olmalara doyamadım. Neyse ben gidiyorum artık. Yoksa bu konu uzayacak.
M:Ben uzun konuları çok severim valla. İstersen uzun uzun konuşabiliriz. Ben arabayı kuytu bir yere çekeyim, arka koltukta konuşuruz.
R:İyi günler Miran. Hadi sende git şirkette çalış biraz. Belki biraz fesat düşüncelerinden kurtulursun.
M:Hiç işime gelmedi ama bu benim.
R:Ahh ahh.
M:Aferin of değil a..
R:Hadi ben kaçtım. Deli…Umarım beğenirsiniz 🙏 yeni bölümde görüşmek üzere 🧡 kendinize iyi bakın 🤩 hoşçakalın 🤣 🤣 🤣
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hercai
Hayran KurguÇok sevdiğim bir hikayeden esinlenerek oluşturdum. Umarım güzel olur