BÖLÜM 46 Ne Başlangıç Ne De Son

314 7 0
                                    


NEHİR

Ateş beni öptü ve etrafımızı ellerinde mumlar olan sayısız peri sardı.

Tişörtünü çıkardı ve perilerden biri elimden tutup beni şaaşalı bir tahta oturttu.

Benim üstümü çıkardı ve diğer bir peri, kırmızı, işlemeli bir tülle başımı örttü.

Üzerime doğru eğildi ve bir melek tef çala çala yanıma geldi.

Dudakları boynuma doğru indi ve başka bir melek elinde koca bir tepsi, etrafımda oynaya oynaya dönmeye başladı.

Öpücükleri göğsüme ulaştığında ise tanrılar, ellerime ayaklarıma kına yaktı.

Ruhum nurdan bir ırmak olup geceye akarken, dileğimi bu kadar ivedilikle yerine getirdiği için bir gün önce ziyaret etmiş olduğumuz o kutsal ağaca minnetlerimi sunuyordum ki, Ateş birden durdu ve tören bitti.

**

ATEŞ

Kendime geldiğimde, ikimiz de üstsüzdük ve ben, Nehir'in, sutyeninin arkasına saklanmaya çalışan göğüslerini öpücüklere boğuyordum.

Hangi ilahi güç benden yardımını esirgemediyse bir hışımla doğrulmayı başardım ve başımı hızla diğer tarafa çevirip, tişörtümü geri giyinmeye başladım.

"Ateş."

Nehir'in ismimi fısıldamasıyla tekrar kendimi kaybettim ve bir kez daha ona dönüp soluğu dudaklarında aldım.

"Nehir olmaz!"

Öpücük.

"Olmaz!"

Öpücük.

"Olmaz, olmaz, olmaz!"

Öpücük.

Öpücük.

Öpücük.

"Nasıl duracağımı bilmiyorum, bana yardım et."

**

NEHİR

Durmak mı?

Ne durması ya?

'Durmak' ne demek?

Nedir o? Nereden alınır, nasıl yapılır, ne işe yarar?

Benim komple lügatimden çıkarmaya niyetlendiğim kelime için benden medet umuyordu.

Ben, onu daha fazla kendinden geçirebilmek adına neredeyse salonun ortasına bir direk çakıp striptiz yapacakken, o, münasebetimizi mülayim seviyelere çekmek için benden yardım dileniyordu.

**

ATEŞ

'Bu kızdan uzak durmalısın.'

'Zaten çok zor bir hayatı var...'

'Sen gidince ne olacak?'

Her öpücükte Togay'ın sesi kulaklarımda çınlıyordu.

Onun istediğini yapmıştım aslında, Nehir'e hemen hemen her şeyi anlatmıştım ama yine de bir yerlerde yanlış olan bir şeyler vardı. Vardı ki, Togay'ın sesinin arkasına sığınan vicdanım, durmam için sürekli beni ikaz edip duruyordu.

"Durma."

Nehir'in vicdanıma muhalif soluk soluğa çıkan tatlı tınısı ise, beni en az dudakları kadar çıldırtıyordu.

BENİM YALNIZLIĞIM DAHA BÜYÜKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin