BÖLÜM 28 Kısmi Açılma

569 7 0
                                    




NEHİR

Her nefeste ciğerlerimin içine, hava yerine tankerlerce kızgın yağ doluveriyordu sanki.

Cayır cayır yanıyordum. Öyle ki, geçen haftalarda geçirmiş olduğum havale, bu yaşadığımın yanında hiç kalırdı.

Bütün bu hararetime rağmen Ateş'in buzdan ifadeleri iliklerime kadar işliyor ve onca haksız suçlamalarının bir tanesine bile karşılık verememe sebep oluyordu. O da ben sustukça acımasız bir yenisini daha ekleyip duruyordu.

Halbuki benim Uzay'la arkadaş kalma gayretimin bile arkasında yine kendisi vardı. Çünkü şuncacık zamana rağmen benim için mesele o iken, geri kalan her bir şeyin teferruata dönüştüğü vatanım oluvermişti. O ise, son olarak öyle bir cümle kurmuştu ki, beni kendisinden adeta sürgün etmişti...

"...sevgili mi olacaksınız her ne olacaksanız olun; bitsin gitsin?"

Bu cümleyle içimde koca bir isyan patladı.

Yangınlarım daha da büyüdü ve anında bütün buzullar erimeye başladı.

İşte şimdi artık, suçlamaları reddedebilir ya da savunma yapabilir haldeydim nihayet.

...ve işte şimdi artık, gerçekten vatanıma ihanet edecek kadar da delirmiştim.

Çünkü öyle bir slogan kopmaya hazırlanıyordu ki benden, hattı da hududu da direkt ben belirleyecektim ve bu, gurbet ellere sürülmemin, gayet haklı bir sebebi de olacaktı ayrıca.

**

ATEŞ

"Sen ne diyorsun be! Hem sana ne ya benim özel hayatımdan?"

Bu cümle, bütün öfkeme sakinleştirici, kalbime elektroşok, ruhuma el-fatiha olmuştu.

Ama yani, onca özel diyalogdan, o öpücüklerden, kaçamak kaçamak görüşmelerden sonra laf mıydı şimdi bu?

Hiç olur muydu?

Haksızlık değil miydi?

Şimdi ben, Togay'ın önünde, bu pek çok özel anımızdan bir kaçını Nehir'e hatırlatıp, o beni ilgilendirmediğini söylediği özelinde ne kadarlık bir hissem olduğunu ona pekala göstersem, nasıl olurdu?

"Şşşttt! Ne oluyor size ya? İkiniz de bir sakin olun bakalım."

Togay'ın bu tepkisi benim öfkemi az da olsa dizginleyebilmişti ama Nehir'in üzerinde pek etkili olmamıştı. Bir hışımla yerinden kalktı ve tek kelime etmeden kapıyı ardından sertçe çekip evimden çıktı. Tabi onun bu atarının hesabı da derhal benden sorulmaya başlandı:

"Neydi bu şimdi?"

Aslında alttan alınması gereken bendim ama bilakis, bir de onu kırıp geçmemek için, sabrımın sınırlarını zorlaya zorlaya sustum ve Togay'ın üzerime gelişlerini sineye çektim:

"Heeey! Sana diyorum sana. Adam yerine koyup bir cevap verecek misin artık?"

Ama onun da bir ayarı yoktu ve beni delirttikçe delirtti:

"Ney bu Uzay meselesi? Ne dedi sana da öyle delirdin? Dökül artık amına koyuyum!"

...ve en sonunda ben de patladım:

"Ya ne Uzaymış arkadaş, sikecem ama artık ha!"

"Yav sana ne dediğini söyle, ne? Ne anlattı sana bu adam? Söyle yav!"

BENİM YALNIZLIĞIM DAHA BÜYÜKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin