BÖLÜM 20 Kaderle İştigal

581 8 0
                                    


NEHİR

En azından iki kelimeyi bir araya getirebilecek kadar kendimde olabileyim diye, oturup kalbimle anlaşma yapmaya başladım:

'Bak efendi! Şimdi sen, yerinde sakin sakin oturup, sadece fizyolojik görevlerini ifa edeceksin ki, ben de aşık olmak için seçe seçe bu seçtiğin en imkânsız adamın, milyonda bir ihtimal olan beni sevme olasılığını, hiç değilse binde birlere falan çıkarmak için uğraşacağım. Tamam mı?'

Ama biz daha antlaşmamızı neticelendiremeden Gizem'le Togay lobide belirdiler.

"Oooo! Günaydınlar Hanım Efendi Hazretleri. Tatlı uykunuzdan uyanabilmişsiniz nihayet. Diğer Ekselanslarından bir haberiniz var mıydı acaba? Makamındalar mı kendileri?"

Başka zaman olsa, bu alaycı konuşmalarına aynı dozda karşılık alırdı Togay ama şimdi iptal olan randevumun yasını tutmakla meşguldüm. Bu yüzden hiç oralı bile olmadım ve o da söylenmeye devam etti:

"Sözde tatile geldik. Götünüzü bir devirdiniz Maşallah... Tam dokuz saattir uyuyorsunuz."

**

ATEŞ

Bir hevesle merdivenleri koştur koştur indim ama Togay'la Gizem'i Nehir'in yanında görünce tabi, tüm o heveslerim bir tarafıma kaçtı. Ben de tempoyu düşürüp, salına salına yürümeye başladım.

Yanlarına vardığımda, kuzenim olacak puşt, her zamanki gibi yine bir 'göt' muhabbetinin içindeydi. Utanmaz herif!

"Heh! Diğer Uykucu Şirinimiz de teşrif ettiler nihayet. Hoş geldiniz Ateş Bey! Şeref verdiniz, sefalar getirdiniz Efendim. Gözümüz yollarda kaldı! İstirahatiniz, ecelimiz olacaktı neredeyse!"

Daha kendisinden, az önce telefonda yaptığı şu 'camış' hakaretinin hesabını bile soramamışken, şimdi kalkmış üstüne bir de böyle saçmalıyordu. Onun adına açmış olduğum 'hesabı sorulacaklar listesi' fena kabarıyordu, haberi yoktu:

"Selam." dedim, yanındaki kızların hatırına tüm hesapları erteleyip.

**

NEHİR

Togay'ın komik sandığı üç kuruşluk skeci bitmek bilmiyordu bir türlü. Halbuki kendisinden başka kimsenin eğlendiği yoktu. Hatta ona o kadar yanık olan Gizem bile sıkılmış olacak ki:

"Ya tamam artık hadi... Kesin şamatayı da, güneş batmadan gidip yüzelim biraz..." diye araya girdi.

Sanki daha iyi bir fikrim varmış gibi:

"Bence bu saatten sonra yüzmeyelim. Yarına kalsın artık." dedim ve saniye geçmeden de Togay'dan ağzımın payını aldım:

"Ya ne yapalım? Çıkıp uyuyalım mı mesela!"

**

ATEŞ

Bu it, gerçekten sabrımı zorluyordu artık. Sırf Nehir'e laf sokmanın derdine düşmüştü köpek. Yoksa onun da hiç yüzesi yoktu, biliyordum. Bu yüzden ben de onu en hassas karnından vurup;

"Bir şeyler yemeğe gidelim mesela..." dedim imalı imalı. Anında caydı yüzme fikrinden dönek.

"Valla ben çok da açım aslında ha!"

"Evet. Aynen. Ben de çok açım. Sen daha acıkmadın mı Gizem?"

"Ee tamam madem. Öyle yapalım."

Nehir'in de destek vermesiyle sonunda Gizem de ikna oldu ve hazırlanmak için, yarım saat sonra yine lobide görüşmek üzere odalarımıza çekildik.

BENİM YALNIZLIĞIM DAHA BÜYÜKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin