BÖLÜM 3 Antipatik Tanışma

671 8 0
                                    

**

NEHİR

"Bu dönem tek bir seçmeli ders alabiliyorsunuz sadece, ama sen iki seçmeli dersi işaretlemişsin Nehirciğim; dolayısıyla kredi sayın olması gerekeni geçmiş ve sistem kaydını otomatik olarak iptal etmiş."

Benim aklım da fikrim de, az önce merdiven başında kendisine çarptığım erkek güzelinde kaldığı için, bölüm sekreterini ne duyuyor, ne de görüyordum. O ise hala, gayet samimi iyi niyetiyle, sorunumu gidermeye çalışıyordu:

"Ama merak etme. Şimdi biz senin kaydını tekrar yaparız. Yalnız, bu derslerden birini seçmen lazım tabi. Söyle bakalım; hangisini almak istersin? Etkili iletişim ve beden dili eğitimi mi; yoksa müzik ve nota bilgileri dersi mi?"

Aslında şu anda vaziyetime en uygun olanı beden diliydi, çünkü aklımdaki şahsiyet, tek kelime Türkçe bilmiyordu ve ben de salak gibi lise boyunca bütün İngilizce derslerini kaytarmıştım. Ama cevabım geciktiği için sekreter beni dürtmek zorunda kalınca, bir telaşla yanlış dersi seçiverdim:

"Nehir?"

"Iıı! Müzik... Müzik olsun. Müzik daha iyi."

Üstelik, bütün bu dalgınlıklar, İngilizce öğretmenimin kulaklarını çınlatmalar, kayıt yenilemeler vs. yüzünden; artık kantine geri dönecek vaktim de kalmamıştı. Derse yetişmek istiyorsam, direkt amfiye geçmem gerekiyordu ve bizim çocuklarda zaten, çoktan orada olmalılardı. 

**

ATEŞ

Kantine vardığımda, Togay'ı bir masada tek başına oturmuş, gazete okurken buldum.

Şeytan hala kulağıma, dönüp kıçımı ona görünmeden gitmemi fısıldıyordu ama koca koca iki adama da öyle saklambaç oyunları yakışmayacağından, şeytanı duymazdan gelip kuzenimin yanına gittim:

"Hey!"

"A a! Senin ne işin var lan burada."

"Bölüm danışmanı mail atmış, 'İmza atmam gerekiyormuş.', 'Bu gün son günmüş.' falan filan işte..."

Kendi sormuştu ama cevabımla hiç ilgilenmeyip, sanki çok önemli bir haber okuyormuş gibi, tüm dikkatini geri gazetesine çevirmişti.

"Hala bozuk musun oğlum?" diye dürttüm onu yeniden, ama:

"Siktir git Ateş ya." diyerek daha da asabımı bozdu:

"Togay, kız gibi trip atıyorsun ya! Tamam oğlum geçti bitti, uzatma artık." diye çıkıştım ben de. Ama herif alttan alacağına, iyice gaza geldi ve dersini ekme pahasına, bana nispet yapar oldu: 

"Uzatacağım tabi oğlum. Daha dur sen, dur. Hatta kalk ya! Kalk hadi gidiyoruz! Bana geçiyoruz. Benim evi bir göstereyim sana da, ne kaçırdığını kendin gör." 

**

NEHİR

Bugünlük ders mers, benim umurumda değildi artık ve bu durumda Gizem'in de umursama lüksü yoktu tabi. Bütün blok boyunca, bir, kulağına fısıldayarak, bir, önündeki defteri karalayarak, az önce vuku bulan şahane olayı anlatıp durdum ona. 

İlk başlarda en az benim kadar heyecanlanmıştı aslında, ama çocuğun erasmus öğrencisi olduğunu söyledikten sonra, tüm ilgisi yitip gitmişti birden. 

Çocukluğumuzdan beri beğendiğimiz dizi veya film karakterlerinden kendimize destansı aşklar yaratıp dururduk onunla hep. Zaman zaman hoşlandığımız birileri de olmuştu elbette ama öyle ciddi anlamda bir ilişkimiz hiç olmamıştı ikimizin de. Gizem'in, lisede bir basketbolcuyla, bir iki hafta takılmışlığı vardı sadece. Bende ise o bile yoktu. Üniversiteye hazırlanmak için gittiğim dershanedeki matematik hocasına hayran hayran dört-beş ay geçirmiştim, hepsi o kadardı.

BENİM YALNIZLIĞIM DAHA BÜYÜKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin