BÖLÜM 58 Dans

317 7 0
                                    

NEHİR

İğrenç bir tadı vardı. Damağa yapışıp kalan, acı, kekremsi, yoğun ve iğrenç bir tat...

Ama etkisi... Tek kelimeyle şahaneydi.

Her bir damlası, kötü huylu birer kanser hücresi gibi vücudumun çeşitli bölgelerine yayılmış, bütün organlarımı görevlerinden azledip partiye dahil etmişti. Artık, ne rengarenk ışıklar, ne müziğin gürültüsü, rahatsız edici boyutlarda değildi sanki. Ya da belki de gözlerim ve kulaklarım, sadece kendilerine yetecek kadarki aydınlık ve sesi kabul ediyor, gerisini çevrimdışı tutuyorlardı.

"Beğendin mi?"

Tadını beğenmediğim her halimden belliydi, ama Ateş de zaten bunu sormuyordu, biliyordum.

Yine de cevabımın genel olarak hem iyiyi hem de kötüyü içermesini istedim ve:

"Çok fena, çok." dedim. İçinde bulunduğum vaziyeti tanımlamaya yardımcı olması adına da, gözlerimi kısıp hafifçe dudaklarımı dişledim.

Şartrözden çok daha etkili olan gülüşüyle, bir süre öylece beni izledikten sonra birden kalktı ve "Hadi dans edelim." derken, elimi tutup beni de kaldırdı.

**

ATEŞ

Bu bir teklif değildi.

Çünkü teklif olsaydı, Nehir'in ne demek istediğimi anlaması, heyecanını sindirmesi, cevabını düşünmesi, söylemesi, derken, Togay çoktan duruma ayılıp yine bir şekilde bize engel olurdu ve benim aklımdaki de kesinlikle dans değildi. Ben, bir an önce Nehir'i o incecik belinden kavrayıp, bedenini kendi bedenime yaslayıp, şartrözün kalıntıları tam gitmeden o dudaklarına yapışmanın derdindeydim.

İşte sırf bu yüzden de, bizi gözlerden uzak bir yere götürmeye çalışıyordum.

Elini tutup peşimden sürüdüğüm sevgilim ise hala gerçek niyetimin dans olduğunu sanıyordu. Kalabalığın sonunda gözüme kestirdiğim kısmen kuytu alana kaçırıldığından bihaber, hemen arkamdan itirazını bana duyurmaya çalışıyordu:

"Ben dans etmeyi bilmem ki!"

**

NEHİR

Eğlenceye dalan insanların geride kalmasına bakılacak olursa, henüz giriş yaptığımız bu dar geçidin sonu, kulübün tuvaletlerine çıkıyor olmalıydı.

Valla benim için yer veya zaman hiç fark etmezdi. Ateş elimi böyle tuttuğu sürece ben, şehrin kanalizasyon hattının tam ortasında bile, bütün hayatımı geçirebilirdim.

Tek şikayetim, çok hızlı yürüyor olmamızdı. Zira ayakta bile güçlükle duruyordum ve zavallı butilerimin konuyla hiç bir alakası yoktu. Fail, az önce bir hevesle mideme indirdiğim kanserli şartrözün ta kendisiydi.

Neyse ki sevgilim sonunda hareketimize bir son verip bizi durdurdu ve bir parça desteğe ihtiyacım olduğunu anlamış olacak ki, sırtımı sağlama almak üzere beni duvara yasladı.

Tam içimden 'Bu hangi dans?' diye geçirecekken, dudaklarım enfes dudaklar tarafından esir alındı ve en son ciğerlerime çektiğim soluk dahil olmak üzere, bütün atmosfer bir kaç dakikalığına oksijensiz kaldı.

**

ATEŞ

Sanki ara verdiğim anda elimden alınacakmış gibi, Nehir'i aralıksız öpmeye başladım. Halbuki kim buna cüret edebilirdi de, canlı kalabilirdi.

BENİM YALNIZLIĞIM DAHA BÜYÜKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin