BÖLÜM 48 Niyetine Hıyanet

318 7 0
                                    




NEHİR

"Ya niye ya niye? Niye beni kullanıyorsun."

"Çünkü bu mesele netleşmeden; ne sana, ne bana, ne de ona rahat yok da ondan."

Togay'dan beni mazeret edişinin hesabını soruyordum ve ileri sürdüğü gerekçe bana yetmediği için de, hemen hemen telefonda söylediğini gerçeğe çıkaracak kadar çıldırmış, var gücümle ona bağırıp elime gelen her şeyi sağa sola fırlatıyordum.

"Sana ne ya, sana ne! Biz konuştuk anlaştık; sana ne oluyor?"

"Ne anlaşması be? Buradan bakınca hiç de durumu anlamış, sindirmiş gibi durmuyorsun. Şu haline bak! Daha sadece dünden bu güne soğan cücüğüne döndün resmen."

"Sensin soğan, sensin cücük tamam mı? Ayrıca bu da seni hiç ilgilendirmez! Her neye istersem ona dönüşürüm."

"Ulan düne kadar sizi birbirinizden uzak tutmak için kırk takla atıyorduk burada... Şimdi mi aynı ortama girmez oldunuz? Ne yaptınız siz Mersin'de, kavga falan mı ettiniz, nedir?

"Na-nasıl nedir?" Birden durağanlaşan tavrımla kekelemeye başlamıştım. "Se-sen bilmiyor musun?"

"Bak! Hakketen fena sinirleniyorum ama artık he! Ne yaşadınız kızım siz?"

Nasıl yani ya! Ee bu olanları bilmiyorsa, nedir bu 'Ben demiştim.' havaları dünden beri o zaman!!!

"Nehir! Beraber mi oldunuz yoksa? Söyle bana bak."

"Hayır ya! Saçmalama."

"Ne o zaman ya? Neyi bilmiyor muyum ben?"

Vallahi bilmiyor bu!

"Nehir diyorum."

"Üff ya... Git kuzenine sor, beni ne didikliyorsun."

**

ATEŞ

Neyse ki güzergahımda hiç bir kontrol noktası yoktu ve yine neyse ki, aldığım alkole, ettiğim onca evhama ve ibreyi 200'lere kadar çıkarıp trafiği allak bullak etmeme rağmen sağ salim Togay'ın evine varmıştım.

Merdivenlerden üçer beşer, çıkabildiğim kadarını tek adımda çıkarak kata geldiğimde, artık bütün tahammülüm tükendiği için, zili art arda, defalarca çalma gereği duyuyordum.

"Buyur geç!"

...ve tabi Togay'ın imalı 'Buyur'una da takılacak halde değildim. Bu yüzden tavırlı ifadesine zerre aldırmaksızın onu eşikte öylece bırakıp salona daldım.

Gözlerim Nehir'in gözlerine kavuştuğu anda yol boyunca beni talan eden bütün o negatif duygular şekil değiştirdi ve ruhumda bir rahatlama hissettim. Bu rahatlamayla kendimi anlık serbest bırakayım dedim; ama 'kendim' de yine hiç akıllı durmadı ve gidip onu göğsüme kapakladı.

**

NEHİR

...ve Eros bir kez daha köşeyi döner, irice bir oku yayına gerer, Ateş'le birbirine yaslanmış bedenlerimizi hedef alır ve bizi aynı okla kalplerimizden vurur.

"Yemin ediyorum, ikinizi de evire çevire dövesim var."

Hemen ardımızda duran Togay'ın gülerek söylediği cümleye hiç aldırış etmeden, saniyelerce sarmaş dolaş öyle kalıp, Eros'un mücadelesini haklı çıkarmaya devam ettik. Ama Togay da kendi davasının peşini bırakmadı ve bu sefer ciddiyetini takınıp sesini bir tık arttırarak gerimizde bir isyan daha çıkardı.

BENİM YALNIZLIĞIM DAHA BÜYÜKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin