BÖLÜM 12 Aynı Can Ayrı Yaşam

632 8 0
                                    

NEHİR

Akşam Gizem'le evde çaylarımızı içip, televizyonda rastgele bir dizi izliyor, karakterler hakkında yorumlar yapıyorduk. Odamdan gelen telefonun sesiyle sefamız bölündü.

"Eğer onlarsa açma sakın." dedi Gizem peşimden.

Dayıları mı kastediyordu ve dolaylı olarak da bir havale krizi daha kaldıramayacağını...

"Deli misin? Açar mıyım hiç?" dedim salondan odama doğru yollanırken.

Arayan Togay'dı.

Salçalı makarna planım yalan olmuştu ama ona gayet uzun ve içli bir mesaj atmıştım. Bir taraftan özür dileyip, bir taraftan konuyu Ateş'ten uzak tutmak adına duygu sömürüsü yapan bir dil kullanarak...

Sonuç; işte bu telefonuydu. Ya özrümü kabul etmişti ya da ajite cümlelerimden dolayı beni azarlamak için arıyordu.

"Alo!"

"Ne haber?"

Neyse ki sesi sakindi ve bu da ibrenin birinci olasılığa daha yakın olduğu anlamına geliyordu.

"İyidir, senden?"

"İyilik sağlık bizden de... Ateş'le bir şeyler içiyoruz, dışarıda." dedi ve biraz duraksadıktan sonra da: "Nehir, ben de özür dilerim, ben de biraz ileri gittim galiba." diye devam etti.

Oh be! Sonunda sorun çözülmüştü.

Cevap vermedim ama istemsizce kıkırdamaya başlamıştım. Benim bu memnuniyet mırıltılarımı duyunca o da:

"Ya sen benim için çok kıymetlisin kızım ya. Sen var ya! Sen... Sen... Ulan ben o Uzay'ı galaksiye gömerim senin için be. Hatta Roma'yı da yakarım gerekirse, Rize'yi de." dedi. "Ama önce Gizem'in annesiyle babasını çıkarırım bak."

Öyle sempatikti ki... Sessiz tebessümlerim yerini aleni gülüşlere bırakırken:

"Aa! Hatice Teyzem'i de çıkar ama..." dedim.

"He doğru, o da var."

O da gülüyordu artık ve bu da nihayet, Uzay konusunun tamamen kapandığını gösteriyordu.

"Siz iki serseri ne yapıyorsunuz barlarda, çabuk evlerinize hadi." dedim af dileme merasiminin tamamen geride kalması için.

"Tamam tamam. Kalkacağız zaten birazdan." dedi o da ve kapattı.

Tam dönüp odamdan çıkacakken bir daha çaldı telefonum. Zıkkımlandığı alkolden söylemesi gereken önemli bir şeyi unuttu sanıp, ekrana bakmaksızın cevap verdim ama bu sefer arayan kendisi değildi.

"Ba-ba!"

**

ATEŞ

Togay, güya dağıtmaya gittiğimiz barda, gecenin ikisine kadar, Nehir'in o lavuğa karşı önceki senelerdeki tutumlarını anlata anlata beynimi sikmişti. Üstüne bir de ben ağzımı bile açmamışken, nasıl olduysa benim sayemde hatasını anlamış bulunup, müzik ara verir vermez Nehir'i aramış ve kızdan bir araba özür dilemişti.

Benim eve, yürüyüş mesafesiyle bir beş dakika uzaklıkta bir mekandaydık ve gerçekten de sağlam devirmiştik. Bu halde araba kullanması doğru olmayacağı için, Togay'a bende kalmasını önerdim; o da hiç ısrara gerek kalmadan davetime icabet etti. Meğer çok sevgili kuzenim, geçen hafta yatağında uyuyup onu salondaki çekyata mahkum ettiğim için intikam peşindeymiş. Daha eve girer girmez direkt odama gidip, üzerini dahi çıkarmadan kendini yatağıma atıverdi ve onu salona yollamamam için de sızmış taklidi yapmaya başladı. Bilmiyordu ki benim çekyatım, onun yatağından bile rahattı.

BENİM YALNIZLIĞIM DAHA BÜYÜKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin