ATEŞ
Bütün gece uyumamış olmak sorun değildi de, bütün gece o sutyenden taşan ikilinin sürekli gözümün önünde olması çok büyük bir sorundu.
Şu erasmus zıkkımı biter bitmez, Amerika'da en az on büyük göğüslü hatunla birlikte olup, bu açığı kapatmam gerekecekti.
Togay'ın çekyatı da hakikaten söylediği kadar rahatsızdı.
Şimdi o da 'Sabah geleceğim.' dediğine göre az sonra damlardı. Tutup da onun yatağında yatmak da, onu bu amına koyduğumun çekyatına mahkum etmek olacaktı.
Ama bir dakika ya!
Onun uykusuna bir tek çekyatın rahatsızlığı kast edecekti. Benim gibi bir taraftan da o göğüslerin hayali dadanmayacaktı.
Yani yatağı mantık olarak ben hak ediyordum.
Kalktım ve direkt Togay'ın odasına gittim.
Uzun bir uğraştan sonra tam gözüm dalacakken, geldi.
Önce anahtarla kapıyı açtığını, sonra evde bana seslenişini ve en sonunda da tepemde fısıltıyla:
"Serseri herif! Benim yatağımda yatmış bir de!" diye sitem edişini duydum. Ama hiç birine oralı bile olmadım ve ramak kalan uykuma odaklandım.
Uyandığımda öğlen saat ikiyi geçiyordu.
Nasılsa ertesi gün perşembe ve sabah erken saatte dersim olduğu için, bu gün de eve gitmek yerine, okula beş dakika mesafede olan Togay'da kaldım. O da, rahatsız çekyatında ve söylediğine göre sürekli telefonuyla bölünen sabahki iki saatlik uykusu kendisini kesmediği için, erkenden beni salonda bir başıma bırakıp odasına çekildi. Ben de bütün gün uykuya doymuş gözlerimin emrine uydum ve televizyonda izleyecek bir şeyler aranmaya başladım.
Nitekim uzun uğraşlardan sonra bilim kurgudan hallice bir aksiyon filmi buldum.
Kendimi bir güzel kaptırmış, bütün günün sıkıcılığını, bir önceki gecenin atraksiyonunu ve hatta şu lanet çekyatın kıçıma batan yaylarını bile unutmuş, keyfime bakıyordum ki, erotik bir sahne çıkıverdi.
Yine bir önceki geceden can alıcı kesitler aklıma üşüşmeye başladı.
Nehir'in iç çamaşırlarıyla suyun altında vücudumu mesnet olarak kullanması...
Can havliyle o minik ellerini göğsüme bastırması...
Onu kucakladığımda, başını bilinçsizce omuzuma dayaması...
Kendime gelebilmek için göz kapaklarımdan yardım dilenip gözlerimi yumayım dedim, ama en azılı düşmanlar da onlar çıkmıştı. O dolgun göğüslerin, o incecik, oylumlu belin, geriye doğru kalkık yuvarlak kalçaların hayalini, her detayıyla santim santim önüme sermeye başladılar.
Hemen esaretlerinden kurtulup gözlerimi geri açtım ama yeteri kadar gecikmiştim bile.
Artık televizyon ekranında gördüğüm, bütün film boyunca oynayan oyuncular değildi. Çıplak adamın yerinde ben vardım ve onun altında zevkten çığlıklar atan kadında Nehir'di.
Saatin kaç olduğu ve sabaha ne kadar kaldığı hiç umurumda değildi artık. Nasılsa uyku benden çok uzaklarda bir yerlerdeydi ve uykunun yerine musallat olan bu görüntüler de uykusuzluktan çok daha vahimdi.
Yerimden kalktım.
Togay'ın vermiş olduğu eşofmanlarıyla kendimi dışarı attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM YALNIZLIĞIM DAHA BÜYÜK
Fiksi RemajaNehir, sıkıntılı geçmişine rağmen, tek derdi kendine ait bir dünya kurmak olan bir üniversite öğrencisidir. Ancak bu dönem, okuduğu üniversiteye Amerika'dan gelen bir misafir öğrenci yüzünden, bütün hedefleri şaşmış ve bir anda kendini, toz pembe bi...