-6. wontonlar bağlı.

746 58 23
                                    

Ehhem selamlar, belki geçmiş bölümlerini sevmeyenler olabilir buna saygım elbette var. Ancak bütünlük olması bakımından geçmişi önemli buluyorum belki hikaye ilerledikçe fark edersiniz. Neyse hoşunuza gitmezse de elbette başlıktan fark ederek okumamayı da tercih edebilirsiniz. Hani geçmiş bölümleri biraz arka arkaya geldi, belki sevmeyen varsa diye belirtmek istedim.

İyi okumalaar :)

wontonlar bağlı.

Nong iyileşmiş, buraya geleli 5 gün olmuştu bile. Ancak daha fazla yemeğimiz kalmamıştı. Ne yapacağımı düşünürken mecburen geri gitmemiz gerektiğini fark ettim. Hem belki de bizi unutmuşlardı. Başka çaremizin olmadığını kabul ederek kararımı verdim, akşam hava kararınca nong ile mutlaka eve dönmeliydik.

Nonga geri gitmemiz gerektiğini anlatmaya çalıştım ancak reddetti. Üstelik şimdi bana küsmüştü bile. Asla yüzüme bakmıyor bir köşede ellerini göğsünde bağlamış öyle oturuyordu. Ne kadar kendimi affettirmeye ve bunun tek yol olduğunu söylemeye çalışsam da yok asla dinlemiyordu. Mecburen onu önce kendimle barıştırmalı sonra ikna etmeliydim bu yüzden de biraz suyuna gitmeliydim. Gidip taş-kağıt-makas oynamayı teklif ettim. Hemen yüzüme baktı ve gözlerindeki şeytani parıltıları gördüm. Biliyordum nong, bunu asla reddetmeyeceğini biliyordum. Defalarca oynamış ve yine her defasında ben makas o taş seçerek cezama katlanmıştım. Nong'un keyfi biraz da olsa yerine gelmiş ve benle barışmıştı. Şimdi onu ikna edebilirdim, umarım.

Uzun dil dökmelerim ve yalvarmalarım sonucuc nong ikna olmuştu ama korkuyordu. Onu o adamların alacağından korkuyordu. Gözlerinden anlıyordum bu korkuyu ve tabi ki yürürken sıkı sıkıya elime yapışmasından. İki eliyle tutuyordu elimi. Çok üzülüyordum onun bu durumuna ama ne yapacağımı hiç bilmiyordum. Gerekirse yine kaçardık asla nong'u onlara vermezdim ama nong ile konuşamıyorduk ki. Mecburen elini sıkarak onun yanında olduğumu fark etmesini sağlıyordum.

Yürürken karanlıktan gidiyor ve ses çıkarmamaya gayret ediyorduk. Nong'un adımları resmen geri geri gidiyordu. Tam o sırada aklıma gelen bir fikirle etrafa bakınmaya başladım. Hah bulmuştum bile. Nong'un korkusunu geçirmek için yerde gördüğüm bir ipi aldım ve bir ucunu onun bileğine diğer ucunu kendi bileğime bağladım. Böylelikle birbirimize bağlı olduğumuzu, bizi ayıramayacaklarını, onu tuttuğumu anlatmaya çalışıyordum. Sonra başını okşadım ve ellerimizi kaldırdım. Çekiştirdim ve kopmadığını fark etmesini sağladım.

"Gördün mü bak bileklerimiz bağlı, birbirimizi kaybetme ihtimalimiz yok." Gülümsedim o da gülümsedi. Şimdi rahatlamış, ellerini gevşetmiş ve tekrar yürümeye başlamıştı. Sessizce yürümeye devam ederken evin sokağına döndüğümde ayaklarım havalandı. Korkuyla arkaya bakmaya çalıştığımda bir el ağzımı ve gözlerimi kapattı. Neler olduğunu anlayamıyordum ama boğuşma sesi geliyordu. Nong'un yanımda ama mücadele ettiğini fark ediyordum. Tekmeler savurmaya, ağzımdaki eli ısırmaya çalışsam da nafileydi. Bir türlü hareket edemiyor ses çıkaramıyordum. Nong ne yapıyordu? Ancak hala bileklik beni ona bağlıyor, burada olduğunu fark etmemi sağlıyordu. Yine de kurtulmalıydım. Nong çok korkmuştur şimdi. Korkuyla hareket etmeye çalışmam hiçbir sonuç vermezken bileğimin çekiştrildiğini fark ettim. Hayır. Bileğim gittikçe daha güçlü bir şekilde çekiştirilirken nong'u benden koparmaya çalıştıklarını anlıyordum. Ağlamaya, tekmelemeye ve ısırmaya devam ettim. Hiçbiri sonuç vermedi. Bileğim bir süre sonra serbest kaldığında ipin diğer ucunun koptuğunu nong'un benden uzaklaştığını anladım. Gözyaşlarım hiç durmuyor ancak sesim bile çıkmıyordu. Adım sesleri uzaklaşırken beni yavaşça yere bıraktılar. Hemen arkamı dönüp nong'u bindirdiklerini tahmin ettiğim arabaya koştum.

"Nong, nong. Bırakın. Nong. Götürmeyin. Nong. Korkma nong."

Araba uzaklaşırken tek yapabildiğim bağırmak, koşmak, ağlamaktı. Sonunda araba göremeyeceğim kadar uzaklaştı. Koşuşum yavaşladı ve yere yığıldım. Ben nong'u bir türlü koruyamamıştım.

Saklı Duygular | vegaspete | boyxboyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin