22. şeytanın heyecanı.

810 59 7
                                    

İyi okumalar :)

22. şeytanın heyecanı.

Günün en sevdiğim vakti akşamın gelmesi ile yemeklerimizi almış ve eve gelmiştim. Kapıyı açıp aşağı inerken bir ses duydum. Adımlarım yavaşladı. Bu duyduğum ses kesinlikle alttan, Pete'in yaşadığı yerden geliyordu ve kesinlikle tanımadığım bir sesti. Bu bir inleme sesiydi. İyi de Pete neden inliyordu?

Onun cezbedici sesi ile adımlarım durmuştu. Ancak kalbim depar atıyordu. Pete inledikçe bildiğim her şeyi unutuyor aklını kaçırmış gibi ona gitme isteği ile yanıp tutuşuyordum. Ben bu sesi duyduktan sonra sağır olmak istiyordum, kulaklarım başka ses duysun istemiyordum.

Elim kendinden bağımsız aletimi sıvazlarken bugün yine-yeni bir Pete ile karşılaşmış olmaya artık şaşırmadığımı fark ettim. Pete'in çok fazla kabuğu vardı ben hepsini bir bir soymak her gün yeni bir Pete'e uyanmak istiyordum. Pete beni öyle yaksın öyle kül etsin ki doğuşum ve ölüşüm sadece ona olsun, ben Pete'den başka her şeye kör olayım sağır olayım, dilsiz olayım istiyordum.

Pete ile karşılıklı kendimizi çekerken bunun daha da tahrik edici olduğunu düşündüm. Dün geceki çıplak Pete karşımdaydı, büyülü sesi kulaklarımdaydı ve kendisi bir adım ötede benim varlığımdan habersiz kendini tatmin ediyordu. Bu düşünce ile kasıklarım sızladı, elimin hareketleri hızlandı. Bir süre sonra Pete ile geldiğimizde derhal temizlenmek için yukarı adımladım. Ona aldığım yemeği Sean'a verdiğimde Pete'in yemek yediğinden emin olmasını tembihledim. Benim ise işim vardı.

*

Ertesi gün Pete'e yemeğini getirdiğimde her şeyden habersiz o yüzü ile öfke-nefret karışımı gözleri beni buldu. Ben ise ona bu gece yapacağım teklifin heyecanı içindeydim. Belki bu durum Pete ile aramızın biraz daha yumuşamasını sağlar, benden daha az nefret etmesine neden olurdu.

Pete'e burada artık kalmayacağını söylediğimde gözleri öyle bir heyecanla parladı ki bu heyecanın nedeni ağır bir kaya olup göğsüme oturdu. O buradan çıkacağını düşünmüştü. Ancak benim şu anlık bunu yapmaya cesaretim yoktu. Pete'i buradan saldığım an öyle bir kaçardı ki ardında benim tozumu bile bırakmazdı. Ben henüz kaybolmaya hazır değildim. Anlasana Pete korkuyorum. Bir ihtimalim olmamasına, yalnız kalmaya, sensiz kalmaya korkuyorum. Ölmek istemiyorum Pete. Henüz bir kere senle mutlu olmadan ölmek istemiyorum.

Pete'i odasına götürdüğümde heyecanla gözlerine baktım ancak o odasını beğenmemişti. Pete gibi biri için biraz sade bir oda olduğunu kabul edebilirdim. Ancak burası zaten benim giysilerimi yerleştirdiğim odamdı. Dün gece sabaha kadar buradaki eşyalarımı almış ve kendi odama alabildiğince koymuş gerisini atmıştım. Burayı sanki bir odaymış gibi Pete' hazırlamak için sabaha dek gözümü kırpmamıştım. O tabi ki burayı istediği gibi dizayn etmekte özgürdü. Onun renklerini görmek beni daha da mutlu ederdi.

Pete senin kendi rengarenk dünyanda bana bir yer açmanı senden isteyemem buna cüret bile edemem haddim yok. Ancak belki benim kapkaranlık dünyama biraz rengini bulaştırabilirsin. Hiçbir şey yapmasan senin varlığın güneş sarısı olup günümü ışıtıyor, gülüşün göğsümü ısıtan bir turuncu oluyor, sesin dünyanın en huzurlu mavisi, gözlerin gecenin siyahını taşıyor. Pete sen varlığınla tüm alemi içinde taşıyorken benim siyah kalmam ne kadar mümkün olabilir ki?

Saklı Duygular | vegaspete | boyxboyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin