İyi okumalar :)
şeytanın tapınması
bütün gün yemiş içmiş akşamı zor beklemiştim. 4 duvar arasına tıkılınca elimdeki oyuncaktan medet umar hale gelmiştim. Akşam olup yemek vakti geldiğinde odasına gittim. Yüzü solgun ve gerçekten aç gözüküyordu.
"nasıl geçti günün Pete."
"benim iyi alışkınım ne de olsa, sen zorlanmışa benziyorsun?"
"hı-hı. Zorlandım gerçekten."
"en çok hangisi zorladı peki. Açlık mı susuzluk mu?"
"ikisi de değil."
"e ne o zaman? Ah yine başlama diğer şey diye."
Güldü. "bana sapık diyorsun ama senin aklın sürekli orada gibi geliyor. Onu kast etmedim tabi ki.
"ne peki?"
"orucu bir nedenle tuttuğumuzu söylemiştin değil mi?"
"evet, affedilmek için."
"işte ben de affedilmeyeceğimden korkuyorum. Beni de affedilmeyeceğim korkusu zorladı."
"günahın çok büyük yani."
"çok."
"o zaman daha çok çabala. Hem tanrı bu ne yapacağı belli mi olur. Affeder derler."
Yemeğimi yemeye başlamıştım. Aç bile değildim. Ancak o dokunmadı. Sadece önüne bakıyordu. Hadi ama kötü biri olduğunu biliyordum geçmişte çok tahmin bile edemeyeceğim kadar çok kötülük yaptığının da farkındaydım ama onu bu kadar üzen bir günahının olması... İşte bu şeytanın hissiyatı olduğu anlamına geliyordu. Şeytan pişman görünüyordu. Merak ettim. Bütün gün günahı üzerine düşünüp pişman olan şeyin ne olduğunu merak ettim.
"yesene. Bu saatten sonra aç kalman daha fazla affedilmeni sağlamayacak sonuçta saat geldi. Vakit bitti."
"öyle galiba. Affedilmek için bile vakit var, onu geçirince hiçbir şeyin anlamı kalmıyor." Suyunu içip yemeğini yemeye başladı. Üzgün görünüyordu. Neyse ona üzülecek değildim. Sessizce yemeklerimizi yedik. Ardından odamdan ibadet için kullandığım sunağı onun odasına getirdim. Başlamadan önce yine odamdan aldığım bir yapay gülü Tanrıya sundum, oturup gözlerimizi kapayarak birlikte dua etmeye başladık.
"Şimdi itiraf etmemiz gerekiyor. Bugünkü orucu tutmamıza neden olan günahı."
"Tamam o zaman ben başlamak istiyorum. Ama bana bir dakika izin ver."
"Hm." Odadan çıktı. İbadetin ortasında sunağı terk etmek tam da ona göre bir şeydi. Neyse onu affedecek Tanrı çok yüce gönüllü olmalıydı. Onu affetmek benim meselem olmadığı için umursamadım. Benim ise affını isteyeceğim bir şey yoktu. Yaptığım hiçbir şeyden en ufak bir pişmanlık duymuyordum.
Bir süre sonra kapı açıldı. Hala gözlerim kapalı sunakta dua ediyormuş gibi duruyordum. Onun bir şeyler yaptığını duyuyordum ama ne yaptığını çıkaramıyordum. Bir süre sonra hareketleri kesildi ve yanıma oturdu.
"Pete gözlerini açar mısın?"
"Açamam dua ediyorum görmüyor musun?"
"Benim sıram. Ve gözlerini açman gerekiyor."
Oflayarak gözlerimi açtım ve ona göndüm. Bana karşı oturmuştu. Tam karşımdaydı. Sunağa karşı dönmen gerekiyor demek istedim ancak eliyle beni susturdu ve bir demet çiçeği önüme itti. Ne olduğunu anlayamıyordum. Birden onun önümde eğilip yere kapandığını gördüm. Şeytan dizlerime kapanmıştı.
"Şimdi, sözümü kesmeden beni dinlemeni istiyorum. Bir inancım yok, inandığım hiçbir Tanrı yok. Tanrıya inanmayı bu ailede doğduğumu daha doğrusu nerede doğduğumu fark ettiğimde bıraktım. Ondan hiçbir beklentim olmadı. Beni bu cehenneme atmıştı sonra iyi bir insan olmamı mı bekliyordu. Yapmadım. Kötü oldum, kötülük yaptım. Çok kötülük yaptım. Ancak dedim ya bunlardan biri için bile pişmanlık hissetmedim. Bir Tanrı varsa o zaman ben de ona hesap sorabilirdim. Ben bu babayı mı hak ediyorum derdim. Ben dayak yerken neredeydin, ben ağlarken neredeydin derdim. Yanlış, senin için hatalı bir düşünce biliyorum Pete kabul edebileceğin bir şey değil ve haklısın doğru olduğunu düşünmüyorum zaten sadece öfkeli, yalnız ve incitilmiş bir çocuğun çığlıklarıydı bunlar. İyi bir insan olmayı seçebilirdim ama seçmedim. Bir cehennem mi var tamam yanmayı göze alarak yaptım. Karma mı var zaten karmam en baştan kötü işlememiş miydi benim? Çocukluktan beri çekiyordum Pete, neyin karması beni kötüye sürükleyecekti ki? Bundan sonraki yaşamımda kötü bir hayatım mı olacaktı, bundan daha kötüsü mü diye düşündüm bu hayattan daha kötüsü mü olacaktı yani? Ehh buna katlanıyorsam ona da katlanırım o zaman dedim. Dedim ya benim hep bir bahanem vardı Pete, kötü bir insan olmak için hep bir bahanem vardı. Ve ben bunu isteyerek seçmiştim. Pişman da değildim. Ancak bir gün baş edemeyeceğim bir kötülük yaptım. Hak etmeyen birine yaptım. Onun çok güzel bir gülüşü vardı, soldurdum. Bir gülüşü soldurmanın ne demek olduğunu anladım. O artık gülmeyince ben gülümsemenin ne demek olduğunu anladım. Onun gözlerindeki ışığı çaldım. Meğer insanın yaşam enerjisi gözlerinde saklıymış ve insan sadece nefesi kesilince ölmezmiş. Ben onun gözlerini ebediyen karanlığa boğduğumda ilk kez birini öldürmek ne demek anladım. Birini öldürmenin ne kadar acıttığını anladım. Ben onu öldürdüğümde artık ölü bir insan olmadığımı fark ettim Pete. Onu öldürdüm ama acısını ben hissettim. Artık ben hissediyordum. Onun acısını hissediyordum. Ve ölmek çok acıtıyordu.
Ne cehennemi beklemeye, ne karmaya, ne daha kötü bir yaşama hiçbirine gerek kalmadan ne kadar acı çekebilirsem çektim. Çekiyorum. Çekeceğim. Ömrüm oldukça, sonraki hayatımda, ne kadarım hayatım olursa, ben var oldukça çekeceğim. Ancak affını isteyeceğim bana mutlu bir çocukluk borçlu olan Tanrı değil. Affını isteyeceğim insan, gözümün görebileceği en güzel gülüşe sahip, ışıltılı gözleri, nazik bir dili, kocaman yüreği, bu dünyada kimseyi incitemeyecek kadar hassas kalbi olan biri. O sensin Pete. Beni affedebilecek misin?"
y.n.// Ay ne oluyor. ne oluyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Duygular | vegaspete | boyxboy
Fanfic"ben karanlığa hapsoldukça sen aydınlığa çıkıyorsun." kinnporsche eserindeki vegaspete çifti için yazılmış hayrankurgusudur. Olumsuz içerik mevcuttur. +18 İki erkek arasındaki ilişki işlenmektedir.