fici seven kişiler hatrına yazabiliyorum desem :) beni sizler motve ediyorsunuz canımlar o yüzden size ithaf ediyorum..
44. şeytan anımsıyor.
daha kaç gece önce burada ikimiz el ele otururken şimdi yalnız başıma yıldızlara bakmak bana acı veriyordu. gerçi bana evin hangi köşesi, ya da yaşamımın hangi saniyesi acı vermiyordu ki? pete'den sonra.. pete hayatıma anlam kattıktan, beni kendine bağladıktan, dünyamı bana nefes alacak yer bırakmayana dek kendiyle doldurduktan sonra..
bu pete'i ikinci kaybedişim. ancak pete'in beni ilk terk etmesi. şimdi pete'in gidişinin 14. günü geçtikten sonra anlıyorum ki pete gitti. gerçekten beni bırakıp gitti. işte bu gerçek, ilk ayrılığımızdan daha çok yakıyor canımı. çünkü p'm beni terk etmemişti, o nong'unu isteyerek bırakmamıştı, beni ondan almışlardı. ancak pete beni kendi elleriyle bırakmıştı. bir olmaya, bağlanmaya söz verdiğimiz gün bıraktı. pete'e çok acı çektirdiğim doğru ancak şimdi olsa ona söylemek isterim ki içi rahat edecekse canım daha önce hiç bu kadar acımamıştı.
üstelik nong p'sini kaybettiğinde onu bulmaya dair umudu vardı. tekrar bir araya geleceklerine, p'sinin kalbinde onun yeri olduğuna dair bitmeyen bir umudu vardı. pete giderken nong'un kalbindeki o umudu da aldı. şimdi hiç olmadığı kadar umutsuzum da.
sayamadığım kaçıncı şişeyi devirir ve çatıda, yıldızlarla dolu gökyüzünün altında uzanırken artık beynim iyice uyuşuyor gibi hissediyorum. sonunda istediğim gibi biraz da olsa pete'in beni terk ettiği gerçeğinden uzaklaşıyordum. bu uyuşukluk beni biraz rahatlatsa da çok geçmeden kulaklarım uğuldamaya ve anlamadığım konuşmalar duymaya başladım. sanki zaman algımı yitirmiş gibi hissederken kıpırdayamıyordum. bunun rüya olma olasılığını bile bilemezken içimden hareket etmek de gelmiyordu doğrusu. kendimi ana bırakırken konuşmaların etrafımı doldurmasına izin verdim.
"gökyüzünde gördüğün şu yıldız kümesi var ya hani şu en parlak olan üçlü, işte onların isimlerini biliyor musun?"
bu konuşmanın tanıdıklığı beni gülümsetti. pete bir saniye olsa dahi zihnimden uzaklaşmıyordu, kendinden başka bir şey ile asla meşgul etmiyordu beni. kıskanç sevgilim beni kendisiyle delirtmek istiyordu. gökyüzüne bakmayı sevdiğini öğrenir öğrenmez bütün gün tüm yıldızların ismini öğrenip onu etkilemeye çalışmıştım. gökyüzüne birlikte ilk kez baktığımız o gece onları ben söylemiştim pete'e.
"o üçlüden en parlak olanı görüyor musun işte onun adı vega. benim de en sevdiğim yıldız o bu arada."
şimdi kafam olabilirmiş gibi daha da karışmıştı işte. benim en sevdiğim yıldız vega değildi ki.. pete'e vega demediğimi hatırlıyorum ancak bu konuşma neden böyle geliyor kulağıma.
"bu arada ne kadar zaman oldu ancak hala adını söylemedin. adını söyleyecek misin yoksa ben sana istediğim gibi bir ad vereceğim?"
"hmm o zaman gökyüzünün en parlak ve en güzel yıldızlarından olan vega sana çok yakışmaz mı? ne dersin vegas desem olur mu?"
kalbim güm güm atarken pete ile yaşamadığımıza emin olduğum konuşmanın bana bu kadar tanıdık gelmesine anlam veremiyordum. pete ile ben bu anı daha önce mi yaşadık yoksa benim sarhoş ve bulanık zihnim bunu şimdi mi kurguluyordu. hiçbir şeyi doğru bilemezken pete'in beni en azından başka bir evrende sevdiği gerçeğine tutundum. pete bana en sevdiği yıldızın ismini verecek kadar çok sevmiş.. dudaklarım kendiliğinden kıvrılır gözlerimden yaş akarken en azından pete'in beni bir kez bile olsa gerçekten sevdiğine mutlu olmuştum. yarın hatırlayamayacak bile olsam bu gece bu ihtimal beni mutlu etmeye yeterdi.
y.n.// side story isteyen varsa taslakta neredeyse bitmiş bir bölüm var atarım isterseniz, yok karıştırma derseniz de sonra :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Duygular | vegaspete | boyxboy
Fanfiction"ben karanlığa hapsoldukça sen aydınlığa çıkıyorsun." kinnporsche eserindeki vegaspete çifti için yazılmış hayrankurgusudur. Olumsuz içerik mevcuttur. +18 İki erkek arasındaki ilişki işlenmektedir.