53. şeytanla oyun oynama.

435 39 31
                                    

iyi okumalaar

53. şeytanla oyun oynama.

sabah uyanıp da vegas'ı yanımda göremeyince ağlayacak gibi olmuştum. o an kısa süreli de olsa vegas'ın neler hissettiğini anlamıştım, birinin ardında kalmanın ağırlığı taşınmıyordu.

şimdi vegas'ı beklerken, bunun önceki bekleyişlerden farklı olduğunu hissediyordum. bu bekleyişe hiçbir şey karışmamıştı, saf özlem dolu bir bekleyişti.

ancak yine de sabah onu yanımda görememenin acısını ondan çıkaracaktım. içimde sürekli ona şımarmak isteyen bir taraf vardı ve ben ne yapsam vegas'ın zaten beni kabul edeceğinin rahatlığı. hayatınızda bir kez koşulsuz sevgiyi tattıysanız bir daha iflah olmuyordunuz sanırım, çünkü ben artık kimsenin sevgisine ihtiyaç duymuyordum, onun hariç.

araba sesini duymamla kalbimin sesi artmaya başladı. ondan hiç ayrı kalmamam mümkün olmaz mıydı? nihayet vegas kapıyı açıp odaya girdiğinde dayanamayarak ona sarıldım, beni böyle seven kişiye karşı içimden geldiği gibi davranmaktan başka elimden ne gelirdi ki?

"çok mu özledin beni?" bir kolu belimi sıkıca sarıp diğer eli ile saçlarımı okşamaya başlayınca kafamı salladım. tam burada onun kolları arasında uysallaşasım geliyordu.

"ben de özledim, dayanamayacak gibi hissettiğimde fotoğrafına bakıp sakinleştim."

şimdi kollarından ayrılıp merakla ona bakmaya başlamıştım. "ne fotoğrafı"

"bana sean'ın telefonundan attığın fotoğraf var ya, hani ilk sen istemiştin? beni özlediğin için."

o tam olarak öyle olmasa da bozmadım onu. geçmişimizi çok kurcalamaya gerek yoktu. neyi neden yaptığım önemli değildi, sonuçta birleşmemize katkı sağlamışsa gidiş yollarına minnettar olurdum.

"hı hı. hadi yemek yiyelim çok acıktım."

"peki."

masaya yemekleri koyup paketinden çıkarırken vegas da ellerini yıkıyordu. hemen sandalyelerden birini dışarı çıkarırken bir şey olmamış gibi masayla oyalanmaya devam ettim. vegas gelip oturduğunda benim oturacak sandalyem olmadığını görüp sean'a seslenecekken onu durdurdum.

"gerek yok, bak buraya otururum değil mi?" diyerek kucağına oturdum yan bir şekilde. vegas ağzı açık kalırken sevimli olduğunu düşündüğüm şekilde gülümsedim. aptal aşkım.

"hadi soğuyacak."

Vegas başını sağa sola sallayarak yemeğe döndü. bir kolumu onun omzuna atmış yiyorken zorlanıyordum.

"zorlanıyorum beni sen doyur."

ağzımı açıp beklemeye başladım. vegas'ın gözleri ise gitgide koyulaşmaya başlamıştı. içimden gülsem de dışımdan yine hiçbir şeyden anlamayan pete görüntüsüne bürünerek kaşlarımı kaldırdım.

"sorun ne? yemeğini paylaşmayacak mısın benimle."

Vegas'ın dişlerini sıktığını fark edebiliyordum onun sınırları ile oynamak eğlenceliydi. kaşığı eline alıp yemekle doldurduktan sonra bana uzattı. başımı hafifçe eğerek onun gözlerinin içine bakarak ağzıma aldım. yavaşça yuttuktan sonra kaşık tutan eline yönelip dilimi boydan boya sürttüm. vegas'ın kesik kesik nefes almaya başlaması çok yaklaşmakta olduğumu gösteriyordu. her hareketim onu çıldırtıyordu.

"yemek dökülmüş de"

Vegas iki parmağını çorbaya sokup çıkartırken bu sefer şaşıran ben olmuştum. demek ki vegas oyuna dahil olmaya karar vermişti öyleyse güzel bir maç olacaktı.

"bak şimdi de parmaklarıma bulaştı."

"hmm temizleyelim o zaman."

İki parmağını ağzıma alıp emerken gözlerimi gözlerinden ayırmıyordum. ben de kıpırtılar vardı fakat aklımı daha çok onunkiyle meşgul ediyordum ki kaybeden ben olmayayım. parmaklarını boydan boya yaladıktan sonra ağzımın içinde git gel yapmaya başladım. parmaklarına adeta sakso çekiyordum ve bu vegas'ın harekete geçmesine neden olmuştu. diğer eli sertçe belimi sıkarken yavaşça popoma kaydı. ancak birden dondu ve hareketleri kesildi. ehe benle oyundaysan zaten baştan bir sıfır geriden başlamışsındır aşkım bunu öğreneceksin.

"Sen-sen bir şey giymedin mi içine?"

masum olabilecek bir gülüş ile kulağına yaklaşarak cevapladım.

"giydim, hatta o gün senin yanında seçtiklerimden birini, yok gibi değil mi?"

konuşurken bilerek dudaklarımı kulağına değdirirken son hamlem boynunu yalamak olmuştu. ayrılıp yüzüne baktığımda kendini zor tuttuğunu görüyordum.

"görebilir miyim?"

"rengini bilirsen, evet"

"kaç hakkım var?"

"1"

"ya bilemezsem?"

"o zaman onu göremezsin."

Vegas dayanamayarak dudaklarıma kapandığında ellerimi boynuna sarıp karşılık vermeye başladım. vegas'ı ayartmalarım işe yaramış gözüküyordu çünkü hareketleri çok çok sertti. bir eli bacaklarıma inip sıkarken diğeri poponu sıkıyor, dudakları ise iki dudağımı da emiyordu. ona yetişemiyordum.

"dur dur tahminini duyayım?"

"pete gerçekten mi?"

tekrar dudaklarıma yöneldiğinde durdurdum.

"evet vegas duyayım."

"ah sikeyim. siyah."

yavaşça kucağından kalktığımda bozulduğunu gördüm. ancak bu bir oyundu ve vegas eşinin kim olduğunu bilmeliydi. oyunları her zaman ciddiye alırdım benimle oynuyorsa kazanmak gibi bir ihtimali olmadığını öğrenecekti.

Saklı Duygular | vegaspete | boyxboyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin